Ta daa! Yeni bölümle karşınızdayım. 😂 Bölümümüz biraz texting ağırlıklı. Umarım beğenirsiniz! 😻 Biliyorsunuz ki önerilere sonuna kadar açığım. Bu yüzden 'şu olsa' dediğiniz ya da 'şundan daha çok bahset' dediğiniz ne varsa yazabilirsiniz. ❤️ Ayrıca kullandığım modellerin isimlerini çok fazla soruyorsunuz ve ben de kitap sonu söyleyeceğim diyorum. Bunun sebebi ise size yapacağım sürpriz. 🙈 Gerçekten sevineceğinize inanıyorum. Sizleri biraz daha bekletsem bana kırılmazsınız değil mi? 💕
Şimdi sizlere iyi okumalar diliyorum ve diğer bölümde görüşmek üzere gidiyorum! 🧡
İlke ile olan konuşmamızdan sonra geri derse girmiştim. Ders boyunca Sırma'nın 'ne konuştunuz?'sorusuna maruz kalsam da ona teneffüste anlatacağımı söyledim ve kafamı sıraya gömdüm. Ders hala coğrafyaydı ve benim şu an en son ihtiyacım iklimlerle ilgili bilgiydi.
Dersin kalan yirmi dakikasında uyumaya başlamıştım. Teneffüs zili çalsa da uyumaya devam ettim. Sırma bebeğim biraz daha bekleyecekti, ne yapayım?
Kafamı koyduğum kitaba daha çok sarılırken açıkta kalan yanağımda tüy gibi bir öpücük hissettim. Hemen ardından yanıma oturan kişinin kokusu burnuma dolunca gülümsedim.
Ben onun bir şeyler demesini beklerken o hiç bir şey demedi. Sadece kollarını kollarımın etrafına sardı ve yanağını saçlarıma yasladı. İçim sıcacık olmuştu. Kollarında huzur doluydum.
Teneffüs bitene kadar Deniz'le öylece durduk. İkimiz de kımıldamıyor ve konuşmuyorduk.
Zil çalınca gözümü açtım. Bir şeyler demek için ağzımı açmıştım ki Deniz benden önce davrandı. Yüzünü iyice saçlarıma gömüp o boğuk çıkan sesiyle, "Sonsuza kadar burada kalsam ya,"dedi ve ben eridim. "Keşke," diyerek iç çektim. Keşke kalsaydın...
"Gençler rahatınızı bozmak istemem ama öğretmenler zili çaldı."
Sınıftan birinin söylediği bu sözle Deniz istemeye istemeye kalktı ve gitmeden yanağıma bir öpücük kondurup, "Diğer teneffüsler gelemeyebilirim Peri'm. Antrenman yapmam gerek. Çıkışta beni bekle, olur mu?"diye sordu. Genişçe gülümseyip kafamı salladım. Tabii olurdu.
"Görüşürüz!"
******
Okulun geri kalanı klasik geçmişti. Deniz teneffüslerde gelemeyince sınıftan çıkasım gelmemişti. Kimi zaman uyumuş kimi zaman da sınıftakilerle muhabbet etmiştik. Kısacası saman tadında bir gün olmuştu."Nilperi hadi!"
Kapının ağzında bekleyen Acar'a, "Montumu giyip geliyorum, patlama," dedim ve askılıktan siyah montumu üzerime geçirdim. Hemen ardından çantamı sırtıma taktım ve kapıda sızlanan ikizimin yanına gittim. "İki dakika bekleyemiyorsun. Benden önce çıkmandan belli zaten!"
"Yürü Nilperi, yürü!"
Enis Acar ile birlikte sınıftan çıktık ve bahçeye indik. O sırada yanımızda olmayan Sırma ve Berkant'ı sordum. "Çocuklar nerede?"
Ellerini ceplerine sokarak omuz silkti. "Onlar Berkant ile beraber gittiler bugün."
"İyi bakalım," dedim. "Biz de Deniz'i bekleyelim. Gelir birazdan."
Kafasını salladı. Banklardan birine geçip oturduk ve Deniz'i beklemeye başladık. Daha oturalı beş dakika olmadan karşıdan bize doğru gelen babamı gördüm.
"Baba? Hayırdır?"
Babam yanımıza gelince ayaklandık. Enis Acar'a "Çocuklarımı okuldan almaya gelemez miyim?" Diye cevap verdi babam. Güldüm. Hemen beline sarılıp yanağına bir buse kondurdum. O da bana aynı şekilde karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babasının Kızı|Yarı Texting
Krótkie Opowiadania''Bön bön çocuğu izleyeceğine yemeğini ye.'' ''Seni mi izlememi tercih ederdin?'' iğnelemem ona koymamış olacak ki, çapkınca sırıttı. ''Kusura bakma, çilli. Tipim değilsin.'' ''Bana diyene bak! Seni gidi aptal çam yarması!'' Sandalyesinden kalkmadan...