Multimedya: MIIA- Dynasty
Ayza Sancak
---------------------------------------------------
Çiçek yaprakları üzerinde gezinen parmaklar kadar masum değildir çoğu dokunuş. Hele ki minicik bulut yanaklı çocukların vücutlarında gezinenler, ayaklar altına alınmış pamuk şekerlerine benzer. Ruhumun beden bulmadığı anlar; fazla yakın değil yıllar kadar öncesi, anne karnına uğramadan önce. Seni üzdüm mü tanrım? Yoksa kötü bir beyazlık mıydım, ya da orada da mı griydim? Bana biçtiğin kumda yüzmeye çalışıyorum, artık üzülmediğimi sen de biliyorsun. Ve ben de biliyorum ki, sen en sevdiğin çocukların acı çekmesin istersin. Ve yine biliyorum ki benim kendi kanım damağıma ilişirken sen benden daha sevdiğin O'nu cennetine çektin. Minnettarım tanrım, onu kurtarıp onun acısını da bana yüklediğin için minnettarım.
O çocuk artık tamamen senin, hiçbir zaman bana ithaf edilmemişcesine senin.
Bıraktığın yerde, soğuk betondayım hâlâ. Rengi solup kime karıştığını bilmediğim saçlarım da yanı başımda. Herhangi bir yerde bir batığa dönüşseydi eğer renklerim, inan acımazdım. Keşke binlerce batığa dönüşüp bana saplanmasalardı. Çünkü batıklar bile bende sırıtır, güzel durmazdı.
Birinci gün
İkinci gün; dadımın toprakla buluştuğunu, Okyanus'un evinde daha önce baygın yattığım odanın soğuk zemininde öğrendim. Yatak sıcaktı, zemine inmiştim. Kaçmaya yeltendiğim camın altına sinmiştim. Geldiğimden beri çıkmamış, bir lokma dahi yememiştim. Bir yerden sonra karnım da isyanını kesip sustu. Okyanus, kapının ardından gelen dalgalı sesiyle verdi gömüldüğü haberini. Sustum.
Üçüncü gün
Dördüncü gün
Sessizde geçirdiğim birkaç gün daha
Bile isteye değil, zaman kavramı umrumda olmadığı için bu kadar uzun süredir buradaydım hala. Yerini öğrendiğim su ve küçük tuvaletli banyo hariç dışarı çıkmıyordum, içeri de giren olmuyordu. Onlar için bile ya gece ya da sabah çıkıyordum sıcak sayılsa da yerleri ayaz odadan.
Başımı soğuk zemine yaslayıp ne kadar kaldığımı bilmesem de umrumda da değildi. Dadımın himayesinde yapılan iğneler yokluğuyla ızdırap verse de kafamı dolduran ağrıların yanında herkese bir yer verdim. Dizlerimi karnıma kadar çekip soğuk yerde yatarak ağrılara teslim olmuştum.
Evin içinde çizdiğim güzergahtan sapmayıp başka bir yere gitmesem de üçüncü günün sonunda buraya geldiğim gün yapılan sandviçleri hala durduğu tezgahtan alıp, küflerini de ayıklayıp biraz atıştırmıştım. Ev toplu olsa da mutfak kullanılmıyor gibiydi. Zaten yediğimi de ağlayarak çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLANMIŞ ÜCRA
ChickLit"Bir düşüş kaç ölüm, biliyor musun?" Siyah ve sonsuz dehlizlerde birbirlerine teslim olan iki çocuğun silahsız oyunu. Aynı dehlizde birinin bedenen, ardından diğerinin ruhen gerçekleşen ölümü. Ölümün peşinden sürüklenen tam 10 yıl ve birbirleri...