Multimedya; NF- got you on my mind
Başından beri Safir Toka ya da tarak-toka olarak adlandırılan toka alttakine benzer bir şey, hayalimdeki daha sade ve şık. İsmini de üzerindeki safir taşlardan alıyor. Zihninizde kolay canlandırmanızı istedim.
Zevkli okumalar 🖐️
------------------------------------Kalpleri tutkuyla kavrulan gökteki cisimlerin yerdeki rağbeti
Ruhsuz bir şehvetle savrulan saflığın matemi ve mabedi
Ruhun kalemi, kaderin mürekkebi yazmayacaksa
Kalpsiz kalsın serzeniş, çığlığı bastıracak seni, sen kadar beni.Yerkürenin her karışını taşıyan rüzgar, az önce at kuyruğu halini bozduğum saçlarımı arsızca uçururken ellerimi dirseklerime dayadım. Üşüyordum. Hava öyle soğuktu ki beni bile üşütüyordu. Evden çıkarken üzerime bir şey almamış olmanın suçluluğu ile de sesimi bile çıkartmıyordum. Mızmızlanırsam Okyanus'un ne tepki vereceğini hem kestiremiyor, hem de bunu yapmak istemiyordum. Çenem ne zaman titreyecekmiş, dişlerim birbirine vuracakmış gibi olsa kilitlenmişcesine kapatıyordum çenemi. Böylece soluk rengimden başka hiçbir şey üşüdüğümü göstermiyordu. Arabaya doğru yürüken, Okyanus da oteli gibi arkamda kalmıştı. Nathalie Otel'den çıkalı dakikalar olmuştu. Ölmem gerektiğini Okyanus'a söyleyen o kadından sonra biz de çok kalmamış, çıkmıştık.
Evet, ölmek pek umrumda değildi ama o an üşümek fazlasıyla kalp kırıcıydı. Soğukla dost olduğumuzu sanardım.
Arkamda adım seslerini işittiğim Okyanus'tan farklı bir hışırtı daha geldi ama o yöne bakmadım bile. Bakarsam rengimin attığını görebilirdi ve o an benden daha büyük sorunları olduğu ortadaydı. Hala bembeyaz ve halsiz görünüyordu. Günlerdir yemek yiyor gibi gözükmüyordu ve bir de şu turuncu saçlı kadın. İçlerinden hangisi onu böylesine yıpratıyor bilmiyordum.
Saniyeler sonra omuzlarımın üzlerine ağır denebilecek bir kumaş binmesiyle sıktığım yumruklarımı açtım. Kumaş, bir monttu ve onu omzuma bırakan el hızlıca yanımdan geçerek önüme geçti. Okyanus, bunu yapmasıyla montsuz kalmıştı. Hem de bu havada. İçi sıcak olan mont bedenime bindiği andan itibaren hem kokusunu hem de ısısını benimle paylaşıyordu. Ama önümde ilerleyen Okyanus'u öyle bırakmak istemiyordum.
"Baksana," dedim adımlarımı hızlandırıp ona yetişmeye çalışırken. "...montumu almamayı seçen benim. Bunun bedelini sen ödeyemezsin. Montunu al lütfen."
Okyanus bana bakmadan derin bir nefes aldı ve alt dudağını dili ile ıslattı.
"Yanılıyorsun. İsteseydim şimdiye üzerinde benim montum değil, seninki olurdu."
Siyah araca yaklaşmıştı ve neredeyse üç metre sonra arabanın yanındaydık. Malûm montu omuzlarımdan sıyırıp avucuma topladım.
"Öyleyse neden istemedin?" dedim hiçbir şey anlamayarak. "Montumu almamı söyleseydin şu an ikimiz de üşümüyor olurduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLANMIŞ ÜCRA
ChickLit"Bir düşüş kaç ölüm, biliyor musun?" Siyah ve sonsuz dehlizlerde birbirlerine teslim olan iki çocuğun silahsız oyunu. Aynı dehlizde birinin bedenen, ardından diğerinin ruhen gerçekleşen ölümü. Ölümün peşinden sürüklenen tam 10 yıl ve birbirleri...