Multimedya; SYML- where's my loveBir Önceki Bölüm Özeti: Ayza, Okyanus ve diğerleri dahil herkesin bulunduğu bir kafede, Algos'un yardımcısı Hakan Ayza'yı bulur. Yalnız olabilecekleri bir yer ayarlamasını ister ve itiraz etmesini engelleyerek tehtid eder. Leonore'un başına gelenler yüzünden Okyanus'u da kendisinden uzak tutmak isteyen Ayza, çalıştığı iş yerinde Hakan ile buluşur. Hakan'ın Ayza'ya yeniden tecavüz etmeye kalkışacağı sırada oraya onlardan önce gidip depoya saklanan Okyanus, Hakan'ı onun kendi silahı ile vurur ve bayılan Ayza'yı eve götürür. Feryal ve Kübra dışında herkesin bildiği bu olay, kızlardan saklanır. Sağlığının bozulduğunu kendi gibi Armin'in de fark ettiği Ayza, Armin'in arkadaşı olan psikologla görüşmeyi reddeder ve herkes gittiğinde Okyanus ile yalnız kalır. Ayza'nın Hakan'a baş kaldırması ile etkilediği Okyanus, onun sırf Leonore'dan kaldığı için bir kitabı defalarca okumasıyla ilgilenir ve bir karar verir.
"Yirmisekiz düğüm açacağız."
Biraz geciktiğim için size önceki bölümün bir özetini bırakmak istedim. Yeni doğan bir kardeşim var ve beni epey zorluyor. Okuduğunuz son bölümler onun ağlamaları arasında yazıldı bile diyebilirim. :/
Zevkli okumalar.😅🤚
_________________________________"Nedeni önemli değil. Çünkü bazı şeyler sahiden gereklidir benim değerli farem. Gerekli şeyler yüzünden masum sanılanlar, kurban gibi gözükür. Kendilerinin neden oldukları acılar yüzünden kıvrananlar ise senin beni adlandırdığın gibi çağırılır; Algos gibi."
O gün tatsız bir gündü. Atlas ve Batu az önce annemizden yedikleri tokat yüzünden ağlarken benim düşündüğüm tek bir şey vardı. 'Ah, onları ne kadar da özlemiştim öyle!'
Dakikalar sonra kardeşlerim sakinleşti ve tokat yemelerine sebep olan komik pantolonları giymeye razı oldular. Cardew'in bizi hazırladığı an sonunda gelmişti. İlk kez fotoğraf çektirecektik. Üçüzler olarak ilk kez hemde. İçimdeki heyecan ve hala aileme sıkı sıkıya sarılamamanın özlemiyle en sessizleri bendim. Gözlerimdeki ürkeklikle anneme baktım ve onda ilk kez bu bakışları gördüm. Sanki Cardew fotoğrafımızı çekerken o da bundan memnundu. Bizi bir arada görmek sanki ona ilk kez heyecan vermişti. Hatta belki kardeşlerime attığı tokat için içi bile acımıştı.
Ancak Ayla Sancak sanıldığı kadar kolay anlaşılmaz. Annemizde gördüğüm bu duygu karmaşası yerini yeniden içki içme isteğine bıraktı ve Cardew'e bu üç hayalkırıklığı için boşa uğraştığını bağıran bir bakış atarak odasına çıktı. Cardew bizim üzerimizi düzeltirken onu umursamadı ve üzerimdeki güzel beyaz elbiseyi düzeltip kumral saçlarımı parmaklarıyla taradı. Biz altı yaşındaydık, o ise daha onaltı.
Bizi önce bir gururmuş gibi bütün soyumuzun resimlerinin üzerinde durduğu şöminenin önüne sıralardı ama daha sonra burayı beğenmedi.
"Bu köşe sizi tam bir Sancak yapıyor." dedi o zamanlar kötü olan Türkçesiyle. Kardeşlerim ne dediğini anlamamıştı fakat ben anladım. Neden Sancak gibi görünmemizi istemediğini ise anlamak zor değildi. Bizi oradan apar topar çekti ve manzarasında evimizin büyük bahçesi ve yüz metre ilerideki tek bina olan kilisenin bulunduğu camın hemen altına sıraladı. Atlas yerinde duramıyor, Batu ise etrafa sinirle bakıyordu. Üzerinde zorla giydirilen kareli pantolonun hırsını alamamışcasına sinirliydi. Ben ise fotoğraf çekilene dek nefes almamaya yemin etmiş kadar dik ve hareketsizdim. En sonunda kamerayı gözüne yaklaştıran Cardew bu halimi gördüğünde başını kaldırarak bana baktı.
"Tu ne veux pas être photographié?" dedi fotoğrafımızı çekmesini isteyip istemediğimi sorarak. Başımı iki yana sertçe salladım ve bana bakakalan kardeşlerime karşı renk vermedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLANMIŞ ÜCRA
ChickLit"Bir düşüş kaç ölüm, biliyor musun?" Siyah ve sonsuz dehlizlerde birbirlerine teslim olan iki çocuğun silahsız oyunu. Aynı dehlizde birinin bedenen, ardından diğerinin ruhen gerçekleşen ölümü. Ölümün peşinden sürüklenen tam 10 yıl ve birbirleri...