Multimedya; Alan Walker- On My WayMerhabalar,
burada kalabalık etmeden mutlu bayramlar dilemek istiyorum.Zevkli okumalar! ♡
Akira Cardew Sancak
_________________________________
Yankısı kulaklara yapışan bir ölümdü bu.
İsmine yaşam denen bir ölüm.
Zaman zaman anlıyorum ki asıl ölen bendim.
Hafızamda yaşattıklarım canlıydı.
Ortada tek bir ceset vardı,
O; Ay'dı."Sen, kafesimdeki bir kuş değilsin Ayza. Sen; kafessin. İçinde büyüttüğü herkesi zehirleyen bir kafes. İşte, seni en çok da bu yüzden değerli buluyorum güzel kızım. İçindeki canavar, benimkinden bile büyük."
"Ayza. Ayza, kızım. Duyuyor musun?"
Bir erkek sesi ile dünyadan soyutlanmış halimle irkildim. Bu, çalıştığım marketin sahibi Ünal Bey'den başkası değildi. Korkarak ona döndüğümde güvenli bir şekilde gülümsedi.
"Bir süredir aynı düğmeye basıp duruyorsun kızım. İyisi mi müşteri ile ben ilgileneyim. Sen iyi misin?"
Doğru ya, karşımdaki genç de en az Ünal Bey kadar benim kendime gelmemi sessizce kasanın karşısında beklemişti. Mahcubiyetle özür dilemek için genç, belki benden birkaç yaş büyük olan çocuğa döndüğümde yüzündeki garip ifadeyi gördüm ve aniden vazgeçtim. Evet, hiç de uygun bir hareket sayılmazdı ama gözlerinin garip parlaklığı içime derin bir korku salmıştı. Ünal Bey, önüme geçip hala bekleyen genç ile ilgileneceği sırada o, gözleri hala benim üzerindeyken konuştu.
"Önemli değil babalık. Ben onu beklerim, sen işine bak." dedi ve yüz hatlarını rahatlatıp sırıttı. Bu, Ünal Bey'in dikkatli olmamız konusunda bizi uyardığı 'serseri tipler'den bariz biriydi.
"Ee, ilgilensene benimle Ayza."
İsmimi söylemeden önce duraklamış, göğsümde asılı olan karta bakarak zar zor okumuştu. Karşımdakinin garip tavırlarına hiç de takılmaya mecalimin olmadığını fark ederek Ünal Bey'e temkinli bir bakış attım. Eğer Ünal Bey gencin istediğini yapıp işine bakmazsa başının derde gireceğini hissediyordum çünkü silik de olsa annemin yanındayken ezberlediğim alkol kokusunu genç çocuktan alabiliyordum.
"Halledebilirim. İyiyim Ünal Bey." dedim ve hızlıca yaşlı adamı oradan uzaklaştırdım. Gözünün hala bizim üzerimizde olduğunu biliyordum ve bu biraz da olsa güven veriyordu.
"Başka bir isteğiniz var mı?" diye sordum para üstünü veririken ve bir an önce gitmesini dilerken. Yüzüne bakabilecek, konuşabilecek gücü bile kendimde bulamıyordum. Aklım o gün okulda olanlarla öyle meşguldü ki defalarca dalıp gitmiş ve birileri tarafından uyarılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLANMIŞ ÜCRA
ChickLit"Bir düşüş kaç ölüm, biliyor musun?" Siyah ve sonsuz dehlizlerde birbirlerine teslim olan iki çocuğun silahsız oyunu. Aynı dehlizde birinin bedenen, ardından diğerinin ruhen gerçekleşen ölümü. Ölümün peşinden sürüklenen tam 10 yıl ve birbirleri...