-Bana yardım etmen gerekiyor!
Genç adam durdurduğu arabayı tekrar çalıştırdı ve yola devam etti. Artık genç kızı hiç duymuyor gibiydi. Eylül geldikleri mekanı bir yerlerden hatırlıyordu. Mert'in peşinden içeri süzülürken içerideki ağır alkol kokusunu duyamasa da anılarında hissetti.
Genç adam bardan kendisine içki alıp dalgın gözlerle etrafını izlerken yanından ayrılmadı ve o beşinci kadehini bitirene kadar sıkıntıdan patladı. Arada kendisini görebilen birileri var mı diye kalabalığı taramaktan da vazgeçmiyordu. Genç bir çocuğun kendisine bakıp güldüğünü gördüğünde sevinçle yerinden zıpladı ve o tarafa süzüldü fakat çocuğun gözleri onu takip etmeyip sabit kalınca arkasına dönmek zorunda kaldı. Tabi ki orada bir kızıl afet duruyordu.
Sıkıntıyla Mert'in yanına döndüğünde genç adamın hareketlendiğini gördü. Hem de bir kadının yanına. Onun eğilip kadının kulağına bir şeyler fısıldamasını ve kadının cilveli bir eda ile onaylamasını izledi şaşkınlıkla. Çok geçmeden onların arkasında arka koltukta eve doğru yol alıyordu.
Evde kapı bir kez daha yüzüne kapandığında içeri girmeye cesaret edemedi çünkü arabada bile bakışlarını zar zor çekebilmişti üzerlerinden. Neydi o kadının Mert'in kucağına eğilip yaptığı. İğrenç!
Şimdi bu sesleri duymamak için yaşlı kadının odasında kapalı kalmaya bile razıydı. Böyle giderse Mert'in sabah iki hayalet ile uğraşması lazımdı. Zira kadın birazdan can verecek gibi bağırıyordu.
Sonunda sesler kesildiğinde usulca odaya süzüldü. İkisinin de sızdığını görünce Mert'in tarafına dolaştı ve çekinerek parmak uçlarını onun kirli sakallı çehresinde dolaştırdı. Ne hissetmesi gerektiğini biliyordu fakat bu rüzgara dokunmak gibiydi. Hatırladıklarından farklıydı. Artık çaresizce bir ölü olduğunu kabul etti. Fakat neden hala buradaydı ve neden kim olduğunu hatırlamıyordu. Eğer gideceği bir yer varsa ve gitmesi gerekiyorsa kesinlikle bu adamla bir bağlantısı vardı. Yoksa dünya üzerinde onlarca yer varken neden burada sıkışıp kalmıştı.
Mert'in irkilmesi ile ona biraz daha yaklaştı.
-Mert!
Genç adam yatakta dönünce bir eli yanında yatan kadının kalçasına kaydı ve anında okşamaya başladı.
Kadınında ıslak bir kedi mırıltısı eşliğinde adama dayandığını fark eden Eylül içinde beliren kıskançlık hissine karşı koyamadı.
-Madem öyle sen istedin Mert!
Eylül öyle bir bağırmaya başladı ki Mert anında yataktan fırladı. Eylül artık kendisine hakim olamıyordu, kadını Mert'in yatağında gördükçe çığlıkları gerçeğe dönüşüyor ve içinden bir güç yayılıyordu. Arkasındaki balkon kapısının gürültü ile çarpmasını duvarda asılı olan tablonun yere düşerek parçalanması izledi. Mert gözlerini ona dikmiş izlerken kadın korku içinde kıyafetlerini bile almadan evden fırladı. Mert kaçıp giden kadının arkasından şöyle bir baktıktan sonra yatağa sırt üstü devrildi ve gözlerini kapattı.
Eylül yarattığı kargaşayı şaşkınlıkla izlerken Mert'in rahatlığına inanamıyordu. Dayanamayarak yatağın başına dikildi.
-Bana baksana sen!
Mert'in gözleri aralanarak tekrar Eylül'ü buldu ve anında yataktan fırladı. Beline sardığı havlu ile genç kıza döndüğünde odayı ilk kez görüyormuş gibi inceliyordu.
-Bunları sen mi yaptın!
-Özür dilerim, tabloyu kırmak istememiştim.
Mert şimdi bambaşka bir gözle inceliyordu Eylül'ü. Az önce olanlar gerçek ise, rüya değilse, kadın bile adı neydi, her neyse kaçıp gittiyse...
-Oha!
Mert merakla Eylül'ün etrafında dolaşmaya başladı.
-Bu imkansız, hayır olamaz. Mümkün değil.
-Bana cevaplar vermen gerekiyor. Ben nasıl öldüm?
-Sen ölmedin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUNA TUTSAK
RomanceHayata dair tüm zevkleri kadınların bedeninde tadan bir erkek, bir kadının ruhuna aşık olursa yaptıklarının bedelini imkansız ve acı bir aşkla mı öder? Dokunamadığı, belki hiç sarılamayacağı kadına aşık olmaktı Mert'in sınavı.