Eylül Mert'in güvenlik şefiyle yaptığı sert konuşmayı hissizlik bulutu içinde izledi. Kendisine bunu yaşatan adam elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor, o ise kardeşine hasret iki dünya arasına sıkışmış yaşama tutunmaya çalışıyordu. Mert'in konuşması bitmeden yoğun bakıma çıktı. Yatakta yatan bedenine bakarken içine düştüğü umutsuzluk onu yok edecek noktaya gelmişti.
Mert'in içeri girmesi ile ona döndü. Genç adamında kendi halinden pek farkı yoktu. Eylül ile konuşmaya çalışmadan tedaviye başladı. Saatler sonra arabaya bindiklerinde aralarında konuşan kelimeler bir elin parmak sayısını geçmemişti.
Eylül'ün gözü önlerinden geçtikleri marketin ışıklı tabelasına takılınca aklına birden gelmiş gibi irkildi.
-Dur, dur!
Mert aniden durduktan sonra Eylül'e döndü.
-Yine ne oldu Eylül, aklımı alıyor senin bu çıkışların.
Eylül suratını astı.
-Market gördüm.
-İyi de İstanbul'da binlerce market var, bunun için mi paniğin?
-Seni düşünen de kabahat.
Mert derin bir iç çekerek arabadan indi ve somurtup oturan Eylül'ün kapısını açtı. İkisinin de Sinan'ın gelişinin yarattığı havadan sıyrılmaya ihtiyacı vardı.
Eylül'ün garip bakışlarını fark ettiğinde dudağının kenarı yukarı kıvrıldı.
-Ne kadar kibarım görüyor musun? Kapıların içinden geçmene gönlüm razı olmadı benim güzel ruhum.
-İltifat etti bal kabağı!
-Bal'dan sonrasını duymadım.
Genç adamın aralarını yumuşatmaya çalıştığını fark eden Eylül daha fazla uzatamadı ve gülümseyerek Mert'in ardına takıldı. Markete girer girmez reyonlara yönelen Mert'i durdurarak alışveriş arabası almasını sağladığında Mert hala söyleniyordu.
-İki parça şey alacağız Eylül ya, ne arabası.
Genç adam aynı anda reyonlar arasında kendisini süzen insanları fark etti ve gün geçtikçe Eylül konusunda dikkatsiz davrandığını fark etti. Yakında kendisini tımarhaneye kapatabilirlerdi. Parkasının iç cebinden bluetooth kulaklığını çıkarıp kulağına yerleştirdi.
Eylül ise alış veriş arabasının üzerine bağdaş kurmuş Mert'e gülüyordu. Onun işini tamamladığını görünce konuşmaya başladı. Aklından alışveriş listesini yapmıştı.
-Şimdi temizlik malzemeleri, süt ürünleri, kırmızı ve beyaz et, meyve-sebze...
-Eylül delirdin mi? Ben ne yapayım temizlik malzemesini?
-Hı, doğru. O zaman diğerlerinden başla.
Bir saat sonra alışveriş arabası tıka basa dolmuş kasada sıra beklerken Mert sinirden köpürüyordu.
-Bu alışverişi neden biz yapıyoruz Eylülcüm, bir daha açıkla bakayım bana. Tabi sen taşımayacaksın bunları! Gönderirdik birisini almaya!
-Spor bunlar spor. Kol kası yaparsın işte.
Genç kadının gözleri bu seferde Mert'in geniş omzuna ve kalın parkadan bile belli olan kol kaslarına takılmıştı.
Onun gözünün izlediği rotayı takip eden Mert'in siniri uçup gitmiş, yerini başka bir duygu kaplamaya başlamıştı.
-Gördüğün üzere ihtiyacım yok.
Aynı anda genç adamın gözleri kasada kendisine bakarak sırıtan kızlara kaydı. Birkaç yaşlı çiftte onun telefonda tartıştığı biri olduğunu düşünerek gülümsemelerini saklamaya çalışıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUNA TUTSAK
RomanceHayata dair tüm zevkleri kadınların bedeninde tadan bir erkek, bir kadının ruhuna aşık olursa yaptıklarının bedelini imkansız ve acı bir aşkla mı öder? Dokunamadığı, belki hiç sarılamayacağı kadına aşık olmaktı Mert'in sınavı.