Bölüm 17

1.3K 125 5
                                    


Eylül güneşin doğuşunu izledikten sonra kendisini Mert'in odasında hayal etti. Tahmin ettiği gibi genç adam uyuyordu. Dün gece eve geldikten sonra genç adama dinlenmesi için ısrar etmiş, kendisi biraz düşünmek için gökdelene geri dönmüştü. Tüm şehrin uyanışını izlerken kafasında binlerce düşünce dolaşıyordu.

Yatağın yanına yaklaştı ve genç adamın huzurlu ifadesini süzdü. Parmakları ile onun hafif kirli sakalını okşarken uyanmasından korkuyordu. Mert'in elini yüzüne kaldırması ve irkilmesi ile geri çekildi. Suç işlerken yakalanmış bir çocuk gibiydi.

Genç adamın gözleri ışığa alışmak istercesine kırpıştı ve anında Eylül'ü fark etti. Aynı anda doğrulmaya başlamıştı.

-Günaydın!

-Günaydın uykucu, haydi kalk bakalım. Bugün iki ameliyatın var.

-Of, hatırlatmasan olmaz!

Genç kız gülerek odadan aşağı süzüldü. Yarım saat sonra Mert mutfağa girdiğinde genç kız kendisini bekliyordu. O'nun kahve makinesine yöneldiğini gördüğünde itiraz etti.

-Kahvaltı yapmalısın Mert.

-Hiç vaktim yok.

-Hastane de daha da vaktin olmayacak. Ben hazırlamak isterdim ama durum malum.

Mert kendisini Eylül'ün hazırladığı kahvaltı masasına otururken hayal etti birden. Genç kız da yanına oturmuş, bitmek bilmez azmiyle ağzına lokmaları tıkıştırıyordu. İçine dolan umuda ve huzura hazırlıksız yakalandı. Kendisini toparlayarak dolabı açtı ve içindekilere göz gezdirdi.

-Onu bilmem de bu dolaptakileri yersem benim hastanelik olacağım kesin!

Şimdi Eylül'de gelmiş dolapta açık kaldığı için şişmiş süt şişesine, yarısı küflenmiş peynire bozulmuş hazır yemek kutularına bakıyordu.

-Of çok fena, gerçekten yenmez bunlar. Hiç mi alışveriş yapmıyorsun?

-Sence? Neyse, hadi çıkalım. Kahve yeter.

Genç kız yapacak bir şey olmadığı için çaresiz onu takip etti. Genç adamı arkadan süzmekten de kendisini alamadı. Muhteşem omuzları neyse de daha aşağıya inince gözlerini çekmek için kendini zorladı. Bir erkekte o poponun ne işi vardı Allah aşkına!

Arabaya süzüldüğünde hala kendisinden utanıyor ve röntgenci gibi hissediyordu.

-Ne o çok sessizsin bugün?

-Yok, bir şey düşünüyordum.

-Ne?

-Önemli değil.

-Söylesene Eylül, çıldırtma beni. En sevmediğim şey, bir şey düşünüyorum ama söyleyemem tripleri.

Eylül işte şimdi pislemişti ortalığa. "Haklı adam, ne diye bir şey düşünüyorum dersin ki diye" geçirdi aklından. Şimdi sıkıysa anlat adamın totosuna bakıp utandığını.

-Ee, bekliyorum.

-Önemli değil ya, squat mı yapıyorsun diye düşündüm.

İlk aklına geleni söylemişti söylemesine de Mert kahkahalara boğulmuştu.

-Oha!

-Söylemeyeyim diyorsam vardır bir bildiğim dimi, ne soruyorsun.

-Yani sen benim totoyu mu kesiyordun, ondan mı sessizdin?

-Of Mert ya, sadece tamamen anatomik bir inceleme ve kadınca bir iç çekiş. Biz kadınlar o kadar çalışırız şu totoyu yapamayız, siz erkekler hop hemen taş!

RUHUNA TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin