Neden (15)

221K 13.2K 5.8K
                                    



Mustafa "Lan!" diye kahkaha atarken, dizine eliyle birkaç kez vurdu. Kendini durdurmak ve yorum yapmak istiyor gibi bir hâli vardı ama kahkahasına engel olamıyordu. Başı, vücudunun üst kısmı hatta bacakları dahi oynuyor; tüm vücuduyla anlattığım olaya gülüyordu.

Engin'i nezarethaneye kilitlediğimi öğrendiklerinden beri kendilerinden geçmişlerdi. Hepsi gülüyordu. Kabul, komikti fakat ondan aldığım mesajdan sonra bana o kadar da komik gelmemeye başlamıştı.

Öyle bir kaybol ki izini bulamayayım.

"Na... nasıl?"

Arda eliyle karnını tuttu, karnına doğru eğilerek kahkahalarının arasından kekeleyerek konuşmaya çalıştı.

"Bi... bir daha a... anlat." Bir yandan konuşmaya çalışıyor bir yandan da büyük ihtimalle gülmekten ağrıyan karnını tutarak "Huh, huh," sesi çıkarıyordu. Derin nefesler alması da cabası...

Dudaklarımı yaladım. Olayı hiç de komik anlatmamıştım, Yalnızca "Engin beni kızdırıyordu, ben de sinirlendim, yaptığım temizliğe bakmak için içeri girdiğinde onu nezarete kilitledim," dedim. Bu kadardı.

Komik miydi? Biraz... Tamam, epey... Ama şimdi korkuyordum.

Bana acil sahte pasaport ve para lazım. Hayatımın geri kalanını yurt dışında kanun kaçağı olarak geçireceğim.

"Arkadaşlar," dedim sesimi yükselterek. "Bir şey olmaz, değil mi ya?"

Yalnızca birazcık da olsa motivasyona ve umuda ihtiyacım vardı.

"Yok be," dedi Arda. "Ne olacak ki? Alt tarafı beş on yıl."

Mustafa "Emin misin?" der gibi Arda'ya baktı ve "Babası bakan," diye söze girdi. Bu benim hiç unutmadığım bir ayrıntıydı.

Arda'nın konuşmasına fırsat vermeden, Pınar lafa atıldı. "Rahat müebbet alır."

"Sağ olun ya, sağ olun, gerçekten."

Onlar konuşurken içimde var olan umut parçası da yok oldu. Aslında, hapse girmekten korkmuyordum; bu, kendime çizdiğim sonlar arasında en masumuydu. Kafamdaki senaryolarda Engin her seferinde ansızın beliriyor, "Bunu yapmayacaktın!" diyerek bana yaklaşıyor, sonra üzerimde yaratıcı işkenceler uyguluyordu.

"Bizim," dedi Mustafa, Egemen'e bakarak. "Emniyeti hacklememiz lazım, o kamera kayıtlarına kesin ulaşmalıyız, oğlum! Hayal edemiyorum tepkisini!"

"Hani," dedim dizimi kırıp üzerine otururken. O anı hatırlamamla yüzümde gülücükler açtı. "Anahtarı kilitlersin de tık sesi çıkar ya, Engin onu duyduğunda, yani kilitlendiğini anladığı ilk an var ya... mükemmeldi. Öyle bir şoke oldu ki, öyle bir şoke oldu ki..."

Anlatamıyordum bile.

"Ya, of, anasını satayım, bizim bunu izlememiz lazımdı ya! Mükemmel olay, abi!"

Kesinlikle öyleydi! Her ne kadar Engin'in bana attığı mesajdan sonra korkmaya başlamış olsam bile o anı hatırlayınca tekrar tekrar gülmeye başlıyordum. Hele ki benim gibi, aynı şeye otuz kere gülme potansiyeli olan biri için, esprisi hiç eskimeyecek bir olaydı.

Kahkaha seslerimize kapı sesi de karışınca bir an oturduğum yerde gerildim. Grup olarak eksiksizdik. Herkes bizim evde olduğuna göre, gelen bir yabancıydı. Çok misafirlerimiz gelmediği ve şu an biraz Engin tarafından tehdit altında olduğum için ister istemez gerilmiştim. Kim o, dercesine bakışlarımı bizimkilerin üzerinde gezdirdiğimde onların kaldıkları yerden hâlâ gülmeye devam ettiğini gördüm. Tabii, tehdit altında olan kişi ben olduğum için gayet rahattılar.

Polis Şakaya GelmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin