(27)

203K 10.2K 5.7K
                                    

Boy aynasının karşında yan dönerek, bedenimi ikinci bir deri gibi sarmış beyaz elbisemi hafifçe yukarı doğru çektim. Bakışlarım aşağılarda, çıkık kalçamın üzerindeydi. "Bahar, sence benim kalçam çok mu küçük?"

Gözleri aynadaki yansımamdayken kaşlarını çatarak kalçamı inceledi.

"Küçük değil o kadar, güzel. Daha ne olsun istiyorsun?"

Ece'nin kalçasını görseydi, benimkine kalça demezdi. Görmediğinden böyle rahat konuşuyordu.

Bakışlarım aynadaki aksimdeydi, çoğunlukla göğüslerimin üzerinde. Göğüslerim de küçüktü. Basenlerim de yoktu. Ece'nin yanında dümdüz bir beden gibi kalıyordum. Onu görmeden önce, belim ince, kalçam çıkık ve göğüslerim tam ayarında dolgun gelirdi ama şimdi sanki hiçbir şeyim yokmuş gibi geliyordu.

Kapı zilinin çalmasıyla elbisemi düzelterek hızla kapıyı açtım. Yarım saattir Pınar'ın gelmesini bekliyordum. Onunla birlikte Ece'ye unutamayacağı bir yılbaşı hediyesi verecektik.

"Aldın mı?" dedim kapıyı açtığım gibi. Hin bir gülümsemeyle kafasını salladı.

"Senin söylediklerine ek olarak ben de bir şeyler ekledim."

"İyi yapmışsın."

"Sen şu orkideleri tut," dedi, delikli karton kutunun üzerindeki orkide buketini bana doğru uzatarak. Direkt aldım, Pınar da kutuyla içeri geçti. Kutuyu masanın üzerine bıraktı ve kuru temizlemeciden gelen elbisesini giymek için benim odama gitti.

Bizimkilerle birlikte yılbaşını kutlamak için gece kulübüne gidecektik, aslında ben Engin'le ayrı bir plan yapmak istemiştim fakat o devriyesi olduğunu söylemişti. İzin alması için ısrar ettiğimde ise "Öyle yerler beni bozar," demişti.

Gerçekten hakkını veren bir öküzdü ama âşık olmuştuk bir kere.

Pınar da üzerini giyinip hazırlandığında ben orkide buketini, Pınar küçük delikleri olan kutuyu alarak evden çıktık. Bahar, bizimkilerle birlikte kulübe geçeceği için evde kalmıştı. Bizim kulübe gitmeden önce halletmemiz gereken küçük bir iş vardı.

Bin bir zorlukla bulduğum, Ecelerin kaldığı otele geldiğimizde duvar kenarına geçerek, delikli karton kutunun içerisindeki envaiçeşit sürüngen hayvanı orkide buketinin içine boşalttık. Zehirsiz yılan, solucan, akrep, böcek... İçine de küçük bir not koyduk; notta, benim gülkurusu rengindeki rujumla kondurduğum öpücük vardı.

Pınar'la birlikte otele girdik. O, elinde buketle odanın kapısını çalarken ben, koridordaki duvar kenarında onu bekliyordum. Kapı açıldı. Pınar "Bu size," dedi, Ece'nin fiziğini izlerken yavaş yavaş buketi ona uzattı.

Şimdi neden dünden beri durmadan "Kalçam çok mu küçük?" diye sorduğumu anlamıştır.

Kapı kapandığında Pınar benim yanıma geldi, hemen uzaklaşmadık oradan. Ece'nin tepkisini kaçıramazdım.

Yarım dakika geçti.

Bir dakika geçti.

Ve Ece'nin çığlığı tüm otel duvarlarını sardı, bir iki kez yankı yaptı. Koridordan geçen çift, odaya doğru baktı, bir süre ne olduğunu çözmeye çalıştılar. Ece'nin çığlıkları hiç azalmadı, aksine artarken biz yakalanmamak için oradan uzaklaştık.

İşte şimdi rahat uyuyabilirdim.

Ve işte şimdi Ece, orkideyle gülü birbirine benzetebilirdi.

Polis Şakaya GelmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin