Final

176K 9.5K 5.3K
                                    

Dört yıl sonra...

"Satmıyorum arabamı, kardeşim! Satmıyorum! Sabahtan beri kaçıncı bu ya, ilanınızı sikeceğim artık. Vermedim ben ilan falan!"

"Engin Eraslan değil misiniz?"

"Benim."

"Neden satmadığınız şeyi siteye koyuyorsunuz, o zaman?"

"Koyma-" Devam etmedi, çünkü bakışları bana kaydı. O an bende ne gördü, bilmiyorum ama benim ikinci el satılık araba sitesine ilan koyduğumu anladı. Bir şey demeden telefonu kapattı. Usulca yerimden kalktım, masumca da gülümsedim.

Engin bakışlarını bir an olsun benden ayırmayınca gerildim ve çocuk odasına doğru giderken "Beren," diye seslendim. Gülümseyecek gibi oldu ama dudakları oynamadı. Aramızda çok az bir mesafe kaldığında, koşmadan hemen önce bir kez daha "Beren," diye seslendim fakat dirseğimden tutmasıyla birlikte sesim, çığlığa dönüştü.

"Nereye, karıcığım?"

"Engin, aşkım, gerçekten çok sinirlenmiştim sana. O yüzden..."

"Ne yaptım da sinirlendin?"

"Yeni bir şey yapmadın," dedim. Kaşlarını anlamak istercesine çattığında devam ettim konuşmama. "Üç gündür Mustafa'nın Pınar'a yapacağı evlenme teklifini organize ediyoruz ve çok güzel oldu. Ben de bir evlilik teklifi almadığım için sinirlendim. O yüzden yani, haklıyım."

"Beş sene önce olan bir şey için," dediğinde "Olmayan," diyerek düzelttim onu. Derin bir nefes aldı, diliyle dudağının kenarını yaladı ve tekrar derin bir nefes aldı.

"Alt tarafı bir ilan," dedim atarlı bir şekilde. "Silersin, olur biter."

Aslında ona kızgın değildim ama eğer ben atar yapmasaydım o, sinirini korumaya devam edecekti.

"Senin bu üste çıkışların beni hasta ediyor."

Omuz silktim ve o sırada Beren paytak adımlarla salona girdi. Altındaki pembe pijamasının bir bacağı katlanmış ve giymekte inat edip ağladığı için ona iki beden küçük gelen tişörtü göbeğine kadar sıyrılmıştı.

"Açkım, babacım yine n'aptı?"

Ben ona hep "aşkım" diye seslendiğim için bana "açkım" diyor -aşkım demeye dili dönmüyor-; Engin ona "babacığım" diye seslendiği için ona da "babacım" diyordu.

"Bir şey yapmadı, aşkım," dedim bakışlarım Engin'in üzerindeyken. Yapıp yapıp tüm suçu Engin'in üzerine attığım için, kızımız babasını yaramaz biliyordu. "Bizi Mustafaların yanına götürmesi için babanı ikna et, diye çağırdım."

Çünkü babacığın bu saatten sonra arabasıyla beni bakkala bile götürmez, kızım.

Beren, Mustafa'nın ismini duyduğu gibi elini çırptı, olduğu yerde zıplayarak "Mustafa, Mustafa," dedi. Mustafa'yı çok seviyordu, Mustafa da onu. Engin'se bu duruma inanılmaz bozuluyordu.

"Hani sen Mustafa'yı bir daha sevmeyecektin, babacım," diye Beren'in yanına gitti ve onu kucağına aldı.

"Ama babacım, Mustafa da beni ata bindircekmiş, onu da sevmem gerekiyor. Ata bindirsin, sonra sevmicem, gerçekten." Babasının yüzü yumuşamayınca küçük elleriyle iki yanağından da tuttu, başını salladı ve "Bak, gerçekten," dedi.

Gülümsedi Engin.

"Ben seni ata bindiririm."

Beren dudaklarını aralayarak itiraz etmeye çalıştı fakat diyecek bir şey bulamadığı için dudaklarını tekrar kapattı. Engin onun tavrına gülümseyerek sarı saçlarını gözlerinin önünden çekti.

Polis Şakaya GelmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin