~Bölüm 5~

63 3 0
                                    

Up uzuuun bir bölüm oldu canımın içleri❣️ Bu bölüm silindi ve ben tekrar yazmak zorunda kaldım. Emin olun bu kadar içime sinmeseydi yazmazdım ama çok çok güzel oldu. Eminim ki sizler de beğeneceksiniz🍡 Hadi okumaya geçin, kendinize iyi bakın. Parmaklarınız yıldızlarla buluşsun

Multi Media: Çınar Aksöz

"Mahalle şenliği!" Diye bağırarak odaya daldı Bersu. Ah! Geleneksel mahalle şenliğimiz ne ara gelmişti ya? "Oley be!" Dedim gülümseyerek. Herkes harika şeyler yapar pikniğe giderdik açıkçası. Şenlik dediğimiz buydu ama gırgır şamata eksik olmazdı. Halay bile çekerdik. Acayip eğlenceli bir ortam oluşurdu. "Bu geleneksel mahalle şenliği kaç senedir var?" Dedi Ela. "Kaç yüz yıldır desen daha yeri eminim." Dedi İmer ve göz devirdi. Piknik filan severdi ama bir böceğe bile katiyen dayanamazdı. Gülüp yanaklarını sıktım. Ardından çalan telefonumu elime aldım. Annem arıyordu. Kesin ona yardım etmediğim için söylemecekti. Eh, haklıydı bu sefer.

"Efen-"

"Hadi çabuk eve gel kıyafetlerini değiştir. Yemeklere yardım etmedin bari taşımamıza yardım et piknik alanına gidiyoruz."

"Tamam." Diyerek kapattım telefonu.

Daha dün nasıl yatmışsak sabah kalktığımızda saat ondu. Dolayısıyla İmerlerde kalmış oldum. Açıkçası İmerlerde kalacağım ilk günümün böyle olacağını düşünmemiştim. Sabaha kadar otururuz gülmekten artık ağlayacak raddeye geliriz harika bir gün geçiririz filan sanmıştım. Evet İmerle en iyi arkadaş olabilirdik ama hiç birbirimizin evlerinde kalmadık. Nedense toplanma yerimiz gibi Bersu gilde kalırdık. "Ben gidiyim de hazırlanayım. Saat bir de orada buluşuruz." Diyerek odadan çıktım. "Çağla abla! Görüşürüz!" Dedim mutfakta sigara içen Çağla ablaya. "Görüşürüz bir tanem!" Diyerek el salladı. Hızla evden çıktım ve koşmaya başladım. Nefes nefes kaldığımda durdum ve soluklandım ardından bizim evin kapısını çaldım.

"Heh gel." Dedi annem kapıyı açarak. Hızla odama girdim. Kot bahçıvan tulumumu giyindim. Kısaydı. Yani şorttu. İçine giydiğim beyaz ince tişörtümü düzeltip saçlarımı topuz yaptım ve parfüm sıkarak odadan çıktım. "Al onları da al!" Dedi annem Emine eliyle yerde ki poşeti göstererek. "Hah! Tamay şu tencereyi al." Diyerek kucağıma tencereyi koydu. "Anne bu ne? Bunun içine ne koydun? Anne! Bak Yiğitte yok etrafta! Onu mu pişirdin?" Dedim korkuyla. "Tamay! Zevzeklik yapma. Senden önce Demir geldi bir kaç eşyayla beraber Yiğidi de alıp gitti." Dedi. Beyaz sporlarımı giyip dışarıya çıktım. Babam bagajı düzenliyordu. "Tencere kucağında kalsın." Dedi annem uyararak. Kafamı salladım.

Arkaya oturup dizlerimin üzerine koydum tencereyi. "Oh! Ne yaptın Sinoş böyle mis gibi koktu." Dedi babam gülümseyerek. "Etli yaprak sarması." Diyerek gülümsedi annem. "Yaprak sarması mı?" Diye böğürdü benim. "Bağırma be! Kulağım." Diyerek kulağımı tuttum. "Kızım, kardeşine karışma." Dedi babam kaşlarını çatarak. Oflayarak başımı cama yasladım ama beynim saniyede 2948283 kere zıpladığı gibi kaldırdım. Vay anam beynim ters döndü be. "Abla." Diyerek fısıldadı Emin. "Ha?" Dedim. "Biraz yaprak sarması versene." Dedi. "Höst! Herkes yiyecek, sende o zaman yersin." Dedim. "Ya, elli bin insan var orada bize kalıyor mu?" Diye artistlik yaptı. "Hayırdır olum? Kime atarın?" Dedim kaşlarımı çatarak. "Tamam abla özür dilerim şimdi yiyebilir miyim?" Dedi. Gülümsedim ve "Hayır." Dedim. "Of!" Diye tısladı. "On lira ver beş sarma vereyim." Dedim. "On liraya gider bir kilo sarma alırım." Dedi Emin ve göz devirdi. "Annemin sarmalarını değil ama." Dedim ve tencerenin kapağını açıp bir tane aldım ve ağzıma attım.

"Bu ne bu? Reklam stratejisi mi? Yiyip canımı çektirecen ve on lira alabileceğini mi sandın?" Dedi Emin. "Galiba yanılmadın." Diyerek cüzdanını çıkardı ve yedi lira bıraktı önüme. "En fazla yedi." Dedi. "Anlaştık." Dedim ve beş tane sarmayı ağzına tıkıp kapağı kapattım. "Aşırmayın sakın!" Diye bağırdı annem. "Yok anne kapak hafif kalkık kalmış, onu düzelttim." Dedim. Sonra sessiz bir yolculuk yaptık ve piknik alanına geldik. Oflayarak indim ve etrafa baktım. Bizimkilerin hepsi yere oturmuşlardı. Bende gidip tencereyi piknik masasının üzerine koydum ve annemlere baktım yardım edilecek bir şey var mı diye. Annem gözlerini kapayıp açtı, yani başka bir şey olmadığını söylemişti. Hızla bizimkilerin yanına gidip çömeldim.

GECE GÜNEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin