~Bölüm 21~

34 1 0
                                    


Bu kadar fazla beklemenizin sonucunda iki tane daha bölüm yayınlamak istedim. Bunu bir özür olarak görün lütfen 🙏🏻 Kendinize iyi bakım ve oylayıp yorum yapmayı unutmayın♥️

"Bu yaptığımız tam bir çılgınlık!" Dedim elimi anlıma vururken. "Ya hadi işte ben seviyorum İstanbulu!" Dedi İlay yatakta zıplarken. "Annemler?" Diye sorarak Demire döndüm. Gülerek ayağa kalktı ve telefonunu sallayarak yanımızdan ayrıldı.

Ne mi oluyor? Anlatayım.

Demir, artık burada çok sıkıldığını söyledi. Sözde burası ona göre çok soğuk bir yermiş, kanı ısınmamış artık burada kalmak istemiyormuş, İstanbul'a kaçalım diyor! Bir tek Demir değil, ben hariç herkes onu onaylıyordu. Asaf annesi gili görmek için zaten can atıyordu. Ve belli ki herkes evini özlemişti. İlay, İlkay, Harun, Can ve Rüya da bir ton tatil yapacakları için mutlulukla onaylıyorlardı. Bilmiyorlardı ki mahalleye gittiğimizde oraya sıkışıp kalacağımızı. Çok seviyordum. Deselerdi ki o mahalleden bir kere bile çıkmayacaksın, kesinlikle kabul ederdim! Ama işte buradan kaçmak çılgıncaydı. Annemler ne diyecekti. Biliyorlardı ki ben annemlere doğruları söylemeden duramazdım. Yani illaki haberleri olacaktı.

"Tamay.." dedi Bersu bana yaklaşarak. Herkes o kadar bu konuya dahil olmuştu ki kimse bizi duymuyordu. "Hı?" Dedim Bersuya samimi bir şekilde dönerken. Gülümseyip bana sarıldı sıkıca. Bende ona sarıldım. Özlemiştim doğrusu. Ne olursa olsun biz hep fikir alış verişi yapardık Bersuyla. Her anımızı beraber geçirirdik, en büyük destek birbirimizdik. Bu kadar küslük bana da ağır gelmişti. Çünkü ben Bersuyu çok seviyordum. O benim Ailemdi çünkü. Biz hepimiz kocama bir aileydik. Sinir haliyle çıkmıştı işte ağzından bir şeyler. Zaten takmamıştım pek.

"Aldım!" Diyerek içeriye girdi Demir. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Mutluluğu gözle görülür derecedeydi. "Zor oldu ama izin aldım Tamay. Anahtarı gidip ananenden alacakmışız!" Dedi Demir. İlay sevinçle bana döndü. "Oley be!" Dedi. Bende güldüm. Bunlar asla akıllanmayacaklardı. Demirin telefonu çalarken merakla ona döndüm. Dün akşam en güzel yerde telefon çalmış daha da susmamıştı. Ve sabah yemeğe indiğimizde de sürekli çalmıştı. Şimdi de öyle. Demir benimle göz göze gelmemeyi çabalayarak odadan çıktı. Bu iş artık canımı sıkmaya başlamıştı. Ama önemsemeden bizimkilere döndüm. "Olum hadi biz oranın yerlisiyiz ya siz?" Dedi Gökcan abi herkese bakarken. "Ben tek yaşıyorum zaten. Erkekler bizde kalır." Dedi Çınar abi. "Bizimkilerde evde yok biliyorsunuz." Dedim bende Çınar abiyi taklit ederek omuz silkerken. "Çok güzel olacak ya." Dedi İlay sevinirken. Gerçekten sevindiğinde çok heyecanlanıyordu.

"Onu bunu bilmiyorum arkadaş ama ben yatıyorum dün yatamadım hiç." Dedim ve kendimi yatağıma attım. "İyi sen yat o zaman. Bizde şöyle bir yürüyüşe mi çıksak?" Dedi Bersu. Gözlerim kapalı olsa da bir çoğunun onaylayan sesi kulaklarıma doluyordu. Sonra zaten kapı kapandı ve tüm sesler kesildi. Bende uykunun huzurlu kollarına attım kendimi.

Sessiz ve ıssız ormanda çıplak ayaklarımla dolaşmak büyük cesaretti benim için. Hava çok soğuktu ve benim üzerimde beni ısıtacak sadece bir hırka vardı. Onun kollarını çekiştirip kafamı gökyüzüne kaldırdım. Yıldızlar sanki Demirin yüzünü çizmişlerdi Göğe. Gülümsedim.

"Gidiyorum Tamay.."

Demirin sesi irkilmeme sebep olurken arkamı döndüm. Beyaz göleğiyle tam karşımdaydı. Gözleri kan çanağı kesilmişti. "Demir..." diyip ellerimi Demire uzattım ama kaçtı benden. "Nereye Demir!?" Diye bağırdım endişeyle. "Seni çok seviyorum." Dedi endişeyle. "Demir dur, bende seni çok seviyorum gitme." Dedim ağlamaya başlarken. "Gitmek zorundayım." Dedi kafasını iki yana sallarken. "Demir dur Allah aşkına!" Diyip arkasından koşmaya başladım. Bu kadar zamandan sonra aşkı bulmuşken bırakmakta ne demekti? O da benimle koşmaya başlamıştı. O kadar uzaklaşmıştı ki! Ayağım takılıp yere düştüğümde kalkmaya çalıştım ama onu göremeyince yere oturdum.

GECE GÜNEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin