~Bölüm 14~

51 1 0
                                    

En fazla saatler sonra filan atıyorum bu bölümü ben ne kadar iyi bir insanım, ne kadar iyi bir yazarım😂 Kendimi övmekte üstüme yok sanırım.😂 Ama yani sözlü olarak duyduğum güzel yorumlar beni çok gururlandırıp çok fazla onurlandırıyor.  O yüzden hem yazma isteğim hemde bölüm atma isteğim çoğalıyor. Amaan Yazar hatun yine amma konuştu he. E o zamansa geçin bölüme ne diyim😂

Multi Media: İlkay Karaman

Gerinerek sol tarafıma döndüm ve gözlerimi açtım. Ne kadar güzel uyumuşum öyle. Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda bir mağara gördüm. Aa! Pardon İlayın ağzıymış. "Lan!" Diyip burnumu elimin tersiyle sildim. "Sus!" Diyip vurdu ve diğer tarafa döndü. Bir dakika ben en son nöbette değil miydim? Buraya ne ara geldim? Kaşlarımı çatarak üstüme baktım. Dünkü kıyafetlerle duruyordum. İlayın da yatmasını fırsat bilerek kot pantolonum ve sarı tişörtümü giyinip saçlarımı topuz yaptım. Ayaklarıma spor ayakkabılarımı giyinip çadırdan çıktım. Etrafıma baktığımda bomboştu. Kimse kalkmamıştı daha. Saat kaçtı ki! O sırada çadırımın yanına çekilmiş bir sandalyenin üzerinde uyuya kalmış bir Demir abi gördüm!

"Sen yatarken başında nöbet tutmuş sanırım.." diye mırıldanan İlaya döndüm. Ne ara kalkıp yanıma gelmişti? "Çok harika ya.." diye mırıldandı. "Uf düşündüğün şeye bak. Kaldıralım hadi." Dedim. Yanına gidip baktığımda kollarını göğsünde bağlamış kafası sağ omuzuna düşmüş, saçları da anlına düşmüştü. Yüzüme küçük bir tebessüm yayıldı. Onu ilk defa uyurken görüyordum. Bu, değişik bir histi. "Demir abi.." diyip kolunu dürttüm. "Abi kalk." Dedim. Kolumdan çekip bana sarılınca kas katı kesildim. "Sadece biraz daha.." dedi. Kocaman adam biraz daha uyumak için yalvarıyordu! Gülüp ondan ayrıldım. Benim ayrılmamla boşluğa düştüğü için gözlerini açtı.

"Tamay?" Diyip esnedi ve saçlarını karıştırdı. "Günaydın." Dedi. "Günaydın!" Dedim bende neşeli bir halle. Bu halime gülüp arkasına yaslandı ve ensesini kaşıdı. "Daha kimse uyanmamış istersen kalkıp biraz çadırında dinlen." Dedim. Ayağa kalkıp bana baktı "Gerek yok ya. Üstümü değişip geleyim." Dedi ve yanımdan ayrıldı.

"Bizde sabah yürüyüşü mü yapsak?" Dedi İlay şort ve sporcu atletiyle yanıma gelirken. "Çok güzel olur." Dedim ve yürümeye başladık. Dün Demir abinin ne olur ne olmaz diye bana verdiği haritayı da çadırdan aldım ve ilerlemeye başladım. "Ee sizin yürüyüş nasıl geçti Denizle?" Dedim. "İyiydi biliyor musun? Dengesiz gıcık filan ama yüreği güzel." Dedi. Dudak büküp güldüm. "Biraz da fesat.." diyip kaşlarını çattı. "Ama korkma ağzının payını verdim." Dedi kendinden emin gülerek. "Fesatsa yüreği güzel değildir." Dedim gülerek. "Çok konuşma." Diyip o da güldü. "Siz Demir Abinle ne yaptınız?" Dedi imayla.

"Ne yapalım? Ben uyumuşum zaten.." dedim. "Aynen gece yarısı bir baktım çadırımı vuruyor birisi açtım Demir, kucağında da sen." Dedi. "İşte ondan sonra niye uyandırdın girseydin filan dedim. Olur mu öyle şey? Tamayı bırakıp çıkacam, dedi ve seni bırakırken bile çadıra bakmadan çıktı." Diye devam etti. O kadar iyi bir insandı ki.. "Sana değer veriyor Tamay, bunu görüyorsun değil mi?" Diye sordu birden. "Görüyorum." Dedim. "Ama sen değer veriyor musun? İşte bak pek emin değilim." Dedi. Kaşlarımı çattım. O ne demekti? Aralarında en çok tabi ki Demir abiye değer veriyordum. "Saçmalama." Dedim. "İlkaya bile daha çok değer veriyorsun gibi." Dedi İlay aklına gelen her cümleyi diline vururken.

"Geri dönelim mi? Acıktım ben." Dedim. "Kaç sen.." dedi ve gülerek geldiğimiz yolun tersine döndü. Geri dönüşümüz öyle konuşarak olmamıştı. Daha çok ben düşünüp susmuştum. Ben tabi ki de ona çok değer veriyordum. Bu zamana kadar hep sevgisini belli eden bir insandım zaten.

GECE GÜNEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin