~Bölüm 38~

46 1 0
                                    



"Tamay!"

İçeriden gelen babamın sesiyle irkilerek kalktım ayağa. Zaten sabahtır içimde kötü bir his vardı ve babamın beni çağırırken kullandığı ses tonu iyice tüylerimi diken diken etmişti. Terlemiş avuç içlerimi diz kapaklarıma silip saçlarımı düzelttim. Sanki duruşmaya çıkacaktım, değişik bir heyecan mı sıkıntı mı bilinmez bir şey vardı. Kapımı açarak dışarıya çıktım. Babam Emin ve Yiğidi odalarına göndermiş olacakki ayak altında gezinen yoktu. Annem telaşla babamın paltosunu tutmuş bir bana bir babama bakıyordu. Yüzüme gergin bir gülümseme yayıldı.

"Hoşgeldin babacım."

Annemin elinden paltoyu alıp hızla astım ve tekrar onların yanına geçtim. Babam eliyle karşısında ki koltuğu gösterdi. Zoraki gülümsemem eşliğinde gidip koltuğa oturdum ve elime aldığım bir yastığı kucağıma bastırdım.

"Nasılsın baba?" Dedim merakla. "İyiyim iyi, sen?" Diye sordu imayla. Kaşlarımı çattım. Anneme yardım ediyordum, okulumu aksatmıyordum, kötü bir şey yapmadım. O zaman konumuz ne? "İyiyim Allah'a şükür." Dedim. Bak hele bak bak, hemen imana geldin. Utanmasam ve birazda korkmasam iç sesime gülebilirdim kendi kendime. "İyi olursun tabii. Demir ile ne yaptınız?" Bingo! İşte beklenen an! "Ne yapalım baba?" Diye sordum. Yüzümde ki zoraki gülüş artık yanak kaslarımı ağrıtmaya başlamıştı. "Barıştınız mı diyorum kızım! Niye salağa yatıyorsun?" Dediği an sıçradım. E yani geldiğinden beri bir ciddi, bir gergin havalar, tabi salağa yatarım! Salağı geçtim şu an ayakta bile yatarım bu konuşmamayı yapmamak için.

"Evet babacım, barıştık." Dedim. Ben nefes mi alamıyorum yoksa odada ki oksijeni babam ciğerlerine mi hapsediyor? Kesinlikle panik atağım var! "Biliyorum," E biliyorsan niye dram yaratıyorsun be adam? Burada ecel terleri döktüm. "Sahilde iç içe sarmaş dolaş olursanız cümle alem bilir!" Öyle bağırmıştı ki! Annem bizi yalnız bırakmak için girdiği ama bizi gizli gizli dinlediği mutfaktan koşarak çıkmıştı. Kafamı önüme eğdim. Diyebilecek ya da kendimi savunabileceğim hiçbir şeyim yoktu! "Ben seni sevdiğim için sana izin verdim! Göz yumdum bu işe! Ama öyle milletin ağzına sakız olacak kadar geniş miyiz!?" Diye bağırdı. Aslında genişlikle bir alakası yoktu. Babam çok katıydı. Aslında Demiri bilmesi bile harika bir gelişmeydi.

"Oh ne güzel ya! Gördün mü Sinem! Kızın elin adamıyla sarmaş dolaş sahilde geziyor!" Diye bağırdı tekrar ve ayağa kalktı. Dolmuş gözlerimi saklamak için katiyen ona bakmıyordum. Ağlamamak için resmen titriyordum. Babam bana normal bir şekilde bağırsa bile içten içe kırılan bir insanım, şimdi daha kötü olmuştum. Benim baba yanım çok kırılgandı. "Bak bana!" Diye bağırdığında annemin babamı durdurduğunu görebildim. Babam derin bir nefes alıp odada gezinmeye başladı. "Kalk ayağa!" Dedi babam. Bağırmamış ama ses tonunu yüksek tutmuştu. Ayağa kalkıp derin bir nefes aldım ve baktım ona. Dolmuş gözlerimi görünce kaşları havalandı ve tüm gardını indirdi. Babam bana asla dayanamazdı. Yavaşça yanıma gelip yüzümü ellerinin arasına alıp alnımı öptü.

"Bakma öyle gürlüyorum ama biz böyle gördük. Halanın sevgilisi olacaktı da deden bilecekti! Vallahi öldürürdü orada halanı! Ama ben yine çok seviyorum diye izin verdim sana ama bize ters kızım. Bakma, içimde bir yerlerde seni paylaşamamazlıkta var." Dedi gözlerime şefkat dolu bakarken. Kafamı sallayıp sarıldım ona sıkıca. Konuşursam ağlayacağımı bildiğim için en güzel hareketi yaptım. "Şimdi Sinoş, söyle Muhterem Hanım gile, yakın zamanda gelsin istesinlerde aramızda bir söz bir nişan yapalım, milletin ağzını kapayalım." Dediğinde şaşkınlık artık beni aptal etmişti. "Baba ben istemiyorum!" Dedim endişeyle. "O ne demek!? O zaman niye çıkıyorsun elin herifiyle!" Dediğinde gözlerimden akan sular artık yüzümü sırılsıklam etmişti. "Baba..evliliğe hazır değilim. Korkuyorum." Dedim burnumu çekerken. "Hemen evlen demiyorum kızım, yüzük takalım bir. Milletin ağzını kapayalım." Dedi ve ben izin vermeden gidip paltosunu aldı. "Neyse ben gidiyorum akşamda geç gelirim zaten." Diyip çıktı.

GECE GÜNEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin