~Bölüm 18~

40 2 0
                                    


Merhaba sanırım bir aya yakın yokum. Ya da daha kısa ama bana bir ay gibi geldi. Kusura bakmayın intarnet sıkıntımdan dolayı paylaşamadım. Ama benden bir kıyak iki bölüm birden❤️

Ensemde ki sızıyla elimi enseme ötürdüm. Burnuma gelen kokuyla ise yüzümü buruşturdum. Rutubet kokusu ve baş ağrısı şu an çekilemez bir haldeydi. Her yerim uyuşmuş gibiydi. Öyle rahatsız bir pozisyondaydım ki, her yerim ağrıyordu. Gözlerimi açıp baktığımda her yer simsiyahtı. Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp olanları düşündüm. Sahi, ne olmuştu bana? Ben nerdeydim? Gözlerim iyice karanlığa alıştığında bomboş bir odada olduğumu gördüm. Daha çok büyük bir depoya benziyordu. Bir yanda üç tane büyük tenekeler, bir yanda duvara yaslı bırakılmış odunlar vardı. Karşımda da bir tane sandalye. O kadar iğrençti ki oturduğum yer midem bulandığı için bir kaç öğürmüştüm. Omuzumun üzerinden yaslandığım duvara baktığımda ise duvarda ki küfleri görmemle titredi. Ne kadar iğrenç bir yerdeydim ben. Evet başak burcu olduğum için, titizlik şu an kim tarafından buraya hapis edildiğimden daha önemliydi. Ama galiba işin aslına gelebilirdik.

"Biri var mı?"

Bağırışım tüm odada yankılanırken cümlemi tekrarladım. O sırada kapı açılıp ışık açılınca karanlığa alışmış olan gözlerime vuran ışıkla gözlerimi kapattım. Yavaşça gözlerimi kısarak kafamı kaldırıp gelen adama baktım. Uzun boylu bir adamdı. Fazlasıyla da kalıplı. "Uyandın mı?" Sorduğu soruya gülmeye başladım. "Yok ben uyur konuşurum kardeş." Dedim gülmeme devam ederken. "Patron bayan uyandı!" Bağırışıyla irkilirken kaşlarımı çattım. "Bayan değil kadın." Dedim. Adam konuşmamın şaşkınlığıyla hızla geri çıktı dışarıya. "Beni de götür ya buradan! Ne kadar pis bir yer burası!?" Diye bağırdım.

Bir gülüş sesi kulaklarıma dolarken kaşlarımı çattım. "Küçük kızımız fazla titiz galiba?" Dedi. "Yerine göre titiz diyebiliriz." Dedim. Ben bu adamı nereden tanıyordum ya? O kadar tanıdık bir yüzü vardı ki. Onu tanımak için gözlerimi kısarak daha dikkatli baktım ama yok, çıkartamadım. İyi giyinişli, uzun boylu, göbekli, sakallıydı. Ekinde ki şık siyah bastonunu iki kez yere vurup güldü. "Beni tanıyamadın değil mi?" Diye sordu. Kafamı iki yana salladım ciddiyetle. "Babanın bir arkadaşıyım ben." Dedi pis pis sırıtarak ve gelip tam karşıma oturdu. "Şuradan çıkabilir miyiz?" Dedim tenime damlayan suyla. Gülerek kafasını iki yana salladı. "O kadar da zengin duruyorsun beni kaçıra kaçıra buraya mı kaçırdın?" Dedim küçümser gibi ona bakarken. "Maalesef.." dedi ve arkasına yaslandı.

"Seni kendime ait mülkiyetimde misafir etmek isterdim ama buraya kısmetmiş." Dedi dudak bükerek. "Bende öyle isterdim.." dedim tiksintiyle.

"Beni neden kaçırdın?" Diye sordum. "Sonunda asıl konumuza gelebildik." Dedi ve sandalyesini çekip tam karşıma oturdu. "Seninle bir sıkıntım yok." Dedi. "Ama babanı korkutmamız lazım, değil mi güzellik?" Diyip elini yüzüme sürdü. "O pis elini yüzümden çek." Dedim. "Dur dur, saygısızlık yapma. Ban o kadar elini kolunu da bağlamadık." Dedi. "Biraz anlayışlı ol." Diyip sırıttı ve ceketinin cebinden telefonunu çıkardı. "Sadece babanla konuşmanı istiyorum, tamam?" Diye sordu kaşlarını kaldırarak. Buranın tam olarak meresi olduğunu çözebilseydim eğer babama adres verebilirdim hemen, fakat diyorum ya tek bir pencere bile yoktu.

"Efendim?"

Babamın sesi önce boş depoda sonra ise kulaklarımda çınlarken ne kadar uzun zamandır onunla konuşmadığımı fark ettim. Onun sesine o kadar hasret kalmıştım ki, duyduğum sesiyle gözlerim dolmuştu. O kadar olay olmuştu ki babamı unutmuştum resmen. Annemle konuşuyorduk ama babamla hiç konuşmamıştık.

"Paki nasılsın?"

Evet babamın diğer adıydı. Arkadaşları arasında ve çevresinde hep Paki ismi kullanılır hiç Ahmet ismi bilinmezdi.

GECE GÜNEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin