4. bölüm

713 169 23
                                    

                      İyi okumalar...😎

Hastanede soyunma odasında  saatlerce ağlamaktan gözlerim kan çanağına dönmüştü. Daha ne kadar çok ağlıcaktım. Aşk nasıl bir şeydi böyle.
Ne kadar kalmıştım orada, hiçbir fikrim yoktu. Kafayı yiyecektim, canım neden bu kadar çok yanıyordu.
Biri bana işkence yapsa bu kadar canım yanmazdı. Nefesim kesiliyor, kalbim sıkışıyordu.
Eve gidememiştim. Annemlerin beni böyle görüp sorguya çekeceklerini bildiğimden gidememiştim. Onlara her ne kadar yalan soylemek istemesemde, bugün nöbetim olduğunu söylemiştim, ve hastaneye gelmekle, soyunma odasına gidip saatlerce ağlamıştım. Şu an eminim ruh gibi duruyordum. Ben bu acıya nasıl katlanıcaktım hiçbir fikrim yoktu...

                          **********

Banu, Aras ve ben üçümüz bahçeye çıkmış sohbet ederken bir süre sonra  
Yavuzda gelmişti. Yavuz hemşirdi, genelde hastanede kalırdı ama, arada bir ambulansa bizimle de gelirdi.

Beni böyle gördüklerinde endişelenmişlerdi, ama bazen sık sık beni böyle görmeye alışık olduklarından dolayı, birşey dememişlerdi. İlk zamanlarda, üstüme gelip neyim olduğunu öğrenmeye çalışıyorlardı.

Tabi bende bir ara çok  sinirlenmiş, bağırmıştım onlara. Yaptığım çok yanlıştı biliyorum ama, zaten canım sıkkın oluyordu, birde onlarda üstüme gelince kendimi kaybetmiştim. O günden beri beni böyle gördüklerinde sormaya çekiniyorlardı, ama gözlerine baktığımda benim için endişelendiklerini görebiliyordum. Bu bakışlara daha fazla maruz kalmamak için, ayağa kalkıp,

"Ben kahve almaya gidiyorum ,isteyen varmı?" Diye sordum hepsi istediklerini söyleyince kantine gidip 4 tane kahve söyledim. Hasan amca kahveleri ayarlarken,bende birkaç tane çikolata aldım. Kahve'nin yanına iyi giderdi. Hasan amca kahveleri hazır ettiğinde,
Kahve tepsisini aldım ve tam dönerken birisine çarpmamla elimdeki tepsi yere düştü. Kız yerdeki kahveleri toplarken bir yandanda
"kusura bakmayın, çok özür dilerim isteyerek olmadı" diyordu.

"Asıl ben özür dilerim"dedim ve bende  kahveleri almak için eğilip toplarken, bir yandanda kıza bakıyordum. Birisine benzetmiştim. Kız kafasını kaldırıp bana bakınca şaşkınlıkla kıza baktım.

Bu kız Rüzgârın nişanlısı değil miydi,yakından bakınca dahada guzel olduğunu farkettim. Ne işi vardı ki hastanede, Rüzgaramı birşey olmuştu acaba. Kızı incelerken onunda bana şaşkınca baktığını farkettim.

"Ona çok benziyorsun" Diye fısıldadı.

Neyden bahsediyordu bu, kız hala şok olmuş gibi bana bakıyordu. Elimdeki kahveleri  alıp ayağa kalktım ve kıza

"tekrar kusura bakmayın"dedim. Tepsiyi kızın karnına çarptığım için tekrar özür dilemem gerektiğimi düşünmüştüm.

Biri arkamdan endişe ile Sibele seslendi.

"Sibel, noldu iyimisin sen"diyerek Sibelim yanına geldi ve yavaşsa ayağa kaldırdı.

Sibel bir eliyle beni göstererek, "E..emir, şu kıza ba...bakar mısın?" Dedi. Kız hala şokta gibi kelimeyi, hem kekelemiş, hemde titrek bir şekilde söylemişti.

Emir denen adam kime dercesine, önce Sibele baktı ve ardından bana dönmesiyle oda Sibel gibi şaşkınlıkla bana baktı. Bir anda kendimi tuhaf hissetmiştim. Çok farklı bakıyorlardı bana. Yüzümü, gözümü her yerimi gözleriyle inceliyorlardı. Beni böyle incelemelerine fena halde gıcık olmaya başlamıştım.

"Ne diyorsunuz siz yaa, hayalet görmüş gibi ne bakıyorsunuz bana" sinirlenmiştim. Helede tanımadığım birisinin beni bu şekilde incelemesi, beni çok sinirlendirmisti.Ama onlar hala bana bakmakla meşgullardı. Bu yüzden beni duymaları için yüksek sesle hatta bağırarak,

Yalnızlığı Demledim...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin