Hayır hayır ben aşık oluyordum. Ben Duru nur bu adama kör kütük aşık oluyordu...
*****
Misafirler bir bir gelirken bizde masadaki son kontrolleri yapıyorduk. Her ne kadar gitmek istesemde, annem buna izin vermemişti. Zahide hanım beni görmese sorun olmazdı ama eninde sonunda görücekti beni.
Herkes gelmiş ben mutfakta dururken annem yanıma geldi ve,
" Hadi, duru servis yapıcaz seni bekliyorum "derken korkuyla gözlerim pörtledi resmen. Annem Zahide hanımdan çekindiğimi bilmiyordu, ama o kadın beni görürse eminim misafirlerin yanında beni rencide Edip, kovardı Ve doğal olarak anneme karşı mahçup olurdum.
" Anne, kusura bakma servisle uğraşamam ben,"derken sıkıntıdan ellerimi çıtlatmaya başlamıştım.
"Nedenmiş o bakalım, benim güzel kızım." Annemin sinirle söylediği kelimeyle aklıma geleni direk uyguladım ve
" Valla dökerim felan rezil olmak istemiyorum anne, e yok illa götür diyorsan sen bilirsin"
Annem bir süre bana baktı ve aklına yatmış olmalıki tamam deyip kendi servis yapmaya gitti. Derin bir ohh çekip bu işten kırtulduğuma sevindim. Benim biraz sakarlık söz konusu olduğundan dolayı bunu göz ardı etmiş olmalıydı. İlk defa sakarlığım bir işe yarıyordu.***
Bütün günüm yorgunlukla geçmiş, misafirler gitmişti, bende çardakta oturan biricik sevdiğim adama kahve yapıyordum. Kahveyi yapmış çardağa doğru giderken, tanıdık bir sesi duymamla adımlarım ister istemez yavaşlamıştı. Bu ses tanıdık geliyordu,
"Vay vay vayyy , sende abayı yakmışsın be koçum, "
sonrasında kahkaha sesi, bu ses acayip tanıdık geliyordu ama çıkartamamıştım. Çardağa yaklaştığımda Rüzgarla birlikte birisi karşılıklı ayaküstü sohbet Edip konuşuyorlardı. Adam arkası dönük olduğundan yüzünü göremiyordum,
"Saçmalamayı kes oğlum, senin için katlanıyorum bunu biliyorsun, yoksa ne içim olur o ufaklıkla" demesiyle olduğum yerde çivilenmiştim. Neler oluyordu,
"Tabi tabi, bende yedim"tekrar kahkaha atmasıyla Rüzgarın kükreyerek "Ardaaa," demesiyle sesin Sahibini tanışmıştım. Bu adam saçımı boyayan adamdı, hapse girmemi sağlayandı, o günden sonra onu görmemiştim. Demek yine bir oyunun içindeydim, rüzgarın bana bu kadar yakın davranmasına hep bana karşı boş olmayışına yoruyordum ama demek onunda bir sebebi var ve bana katlanmak zorunda kalıyordu. Bu çok canımı yakmıştı gözümü sımsıkı kapatmamla hangi ara dolduğunu anlamadığım gözlerimden bir damla yaş akmıştı. Gerçekten salaktım o kim ben kimdim. Onun bana bakacağını neden bu kadar emin olmuştum ben. Onun tabiriyle küçüktüm ben 16 yaşındaydım oysa o 26 yaşında ve daha olgundu,işi gücü yerinde bir adamdı. bense okul, ev
arasında giden bir öğrenciydim. Resmen duygularımla oynamıştı. Bu çok başka bir şeydi. Sevdiğin insanın sana karşı böyle olması tarif edilemez bir acıydı. Sakinleşmek adına derin nefes alırken ciğerlerim buna isyan eder gibi yakıp geçmişti. Bu hissi ilk defa hissettiğim için ne yapacağımı bilememiştim. Tek çare kendimi artık salak yerine koymamaktı."Demek yüzsüzlük yapıp buraya gelmiş ve birde utanmadan onları dinliyorsun haa"
Bu ses Rüzgarın annesi Zahide hanıma aitti. Yakalanmıştım. Bu kadından nedense korkuyordum çok sert bir mizası vardı. Rüzgar ve Arda sesi duymalarıyla buraya bakınca bende Göz yaşlarımı hemen silip arkamı döndüm. Karşımda ellerini göğsünde çiçek yapmış ve sinirle bana bakan bir adet Zahide hanım vardı. Bana yaklaştı ve işaret parmağını gözüme sokarcasına salladı ve sadece benim duyacağım tonda,
"Oğlumdan uzak dur dedim ama beni dinlemedin o zaman senin anlayacağın dilden konuşalım varoş çocuğu" derken mümkünmüş gibi daha çok yaklaştı ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığı Demledim...
De Todo"GİTMEEE..!!!" Boğazım yırtılırcasına bağırmıştım. Ama gitmişti işte, hemde kendi hayatını yaşa deyip gitmişti...