Adamı kimse elimden alamıyordu, sinirden söylediğim kelimelere şimdiden pişman olmuş ve kendi ölümüme imza atıyordum. Nefesim gitgide kesiliyor, göğüs kafesim sıkışıyor, ciğerlerim nefes almamı ister gibi yakıyordu kendisini. Artık daha fazla dayanamıyordum. Ben yalan söylemekle ölümümü kendim çizmiştim. Bilincim kapanmadan önce en son gördüğüm surat, kıpkırmızı olmuş, gözü dönmüş bir şekilde bana bakıp elleriyle beni boğan, ve endişe ile korku dolu gözlerle onu üstümden almaya çalışan polisler...***
Hastane odasında sessiz sedasız oturmuş olacakları düşünüyordum. Şimdi beni tutuklucaklar mıydı, hemde suçsuz olduğum halde.
Annem ve abim yanı başımda oturmuş benim gibi onlarda neler olacağını düşünüyordu. Babamsa bu işte bir iş olduğunu anlamış, polisleri ikna etmeye ve kanıt aramaya çıkmıştı. Nasıl olacaksa artık.En son ben bayılmışım ve hasta odasına götürüp müdahale etmişler, neyseki bedenim yorgun düştüğü için ve bu olaylarda olunca hemen bayılmışım. Boğazımdaki acı hala yerinde duruyordu. Emindimki 2 saate moraracakti. Adamin yerinde bende olsam bende beni boğardım. Ne diye ateşe barutla yaklaşıyorsam. Ama o kufürlerede göz yumamazdım.
Kapının önündeki sesleri duyunca bir an ister istemez gerildim. Polisler kapının önünde beni bekliyorlardı. Kaçmamam için, bu durum o kadar iğrenç bir durum ki anlatamam.
Olacakları düşünmeye başlarken
Birden aklıma gelen şeyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Benim çantam serseri kılıklı çocuklardaydı ve telefonumda çantamdaydı, ambulansı arayan da onlardı ve onlar aradıysa, yani bu da demek o adamın vurulduğu yerdeydiler.Yoksaa... Aman Allah'ım... Bunlar olmasın adamı bıçaklayan. Belki de benide görmüşlerdi ve kendilerini kurtarmak için suçu benim üzerime atmış olabilirlerdi. Yaparlarmıydı bunu, biz senin sandığın kadar kötü değiliz dememişlermiydi. Ama düşününce gayet mantıklı sonuç çıkıyordu. Bunları polise anlatmam lazımdı, ama kanıt yoktu birşeyler yapmam lazımdı birşeyler. Doktorun içeriye gelmesiyle düşüncelerimden ayrılmak zorunda kaldım.
Serumumun bitmesi çok olmuştu ama vakit kazanmak için bunu bildirmemiştik. Doktor serumu kontrol ederken polislerden birisi içeri girmesiyle babamda arkadan girmişti. Ne yapmıştı acaba birşeyler bulabilmiş miydi. Sıkıntıdan derin bir nefes alıp seslice ofladım. Doktor son muayeyide yapınca polislere dönüp,
"Hastayı taburcu edebiliriz, riskli bir durum yok" demesiyle polis hemen benim ellerimi tutup, kelepçelemeye başlayınca gözlerimin dolmasına engel olamadım.
" Napıyorsunuz siz yaa, kelepçede ne demek, benim kızım suçsuz tamam mı, bırakın onu..." Annemin polislere bağırmasıyla gözümde biriken bir damla yaşın düşmesine emgel olamamıştım.
"Hayatım sakin olur musun, onların görevi bu" babam annemi sakinleştirmeye çalışırken bende polislerle beraber dışarı çıkmaya başlamıştık.
Başım önümde koridorda sessizce, Polislerin koluna girmiş ve sürüklemelerine izin vermiştim.
Ameliyatın önünden geçerken ister istemez kafamı kaldırmamla o adamla göz göze geldik. Bir an içimde anlamlandıramadığım bir his oluşuverdi. Adamın kıpkırmızı gözleri, beyaz teni, kırmızı dudakları fazla ilgi çekiciydi. Şu an çok sinirli olsada, bu hali hayli bir yakışıklıydı.
Biran düşüncelerime kızıp kafamı hızla iki yana salladım. Ne saçmalıyordum ben, bu adam beni boğmaya calışmış, küfür etmişti, istediği kadar yakışıklı olsun karaktersiz olduktan sonra, haklıydım kim ne derse desin.****
Nezarethanede donuk ifadeler içinde mahkeme gününü bekliyordum. Tam 12 gündür buradaydım. Avukatımdan başka gelen yoktu. Avukatın dediğine görede mahkeme gününe kadar annemlerin beni görmesi yasakmış.
Korkuyordum hemde fazlasıyla ya suçsuz olduğum anlaşılmazsa, ne olacaktı. Kamera kayıtlarıda silinmiş ve ben napacağımı bilmiyordum.
Hapise mi girerdim acaba ,hemde bu yaşta. Sinirlerim alt üst olmuş bir şekilde ellerimle saçlarımı çekmeye başladım. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Ya o adam ölürse ben de biterdim. Tek kurtuluşumuz o adam dı, ameliyat başarılı geçsede hala uyanamamıştı adam, herkes ben dahil olmak üzere , ümitle uyanmasını bekliyorduk , ya serserilere ne demeli, anlatmak istiyordum polislere ama avukatım, bunu sadece ikimizin bilmesi gerektiğini söylemiş, mahkeme gününe kadar beklememiz gerektiğini söylemişti. Ya o zaman kadar onlar kaçarlarsa, ya bir daha kimse bulamazlarsa, derin bir offfffff çekip ellerimle yüzümü sıvazladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığı Demledim...
De Todo"GİTMEEE..!!!" Boğazım yırtılırcasına bağırmıştım. Ama gitmişti işte, hemde kendi hayatını yaşa deyip gitmişti...