🌷 keyifli okumalar 🌷
Ben galiba Rüzgardan hoşlanmaya başlamıştım. Bunun başka açıklaması olamazdı. Bir insan her sesini duyduğunda bu kadar mutlu olurmuydu. Sevidiğiyse olurdu işte.
****
Sahil kenarında, sessizce balık ekmek yiyorduk. Ne o konuşuyor ne ben konuşuyordum. Arada kaçamak bakışlar atsamda yinede her bakışta yakalanıyordum. Bir ara kaçamak bakış attığımda hafifçe güldüğünü gördüm. Neden güldüğünü anlamasamda benimde yüzümde hafif tebessüm oluvermişti. Bu kadar yakışıklı olduğundan haberi var mıydı acaba? Ben dalmış Rüzgara bakarken birden kafasını kaldırıp göz göze geldik. Yakalanmanın verdiği utançla kafamı önüme eğecektimki bana çapkınca göz kırpmasıyla bir an ne yapacağımı şaşırdım. Bu haksızlıktı. Bu kadar yakışıklı olupta kendine hayran bırakması çok haksızlıktı.
Sessizliğimiz Rüzgar'ın telefonunun çalması ile bozuldu. Bir süre karşı taraftakini dinledikten sonra,
"tamam geliyorum" deyip ayağa kalkınca , bende refleks olarak ayağa kalktım.
"Hayırdır rüzgar, bir sorun mu var " dedim.
"Her zamanki şeyler işte" deyince kaşlarımı çatıp hala cevabı bekliyordum. Bıkkınca nefesini verip konuşmaya başladı."Babamm, bu proje işlerini bir an önce halletmem İçin beni çağırıyor, bu aralar şirketi çok boşluyormuşumda, fazla ilgilenmiyor muşumda, " onun bu tatlı hallerine yüzümdeki gülümsemeyle izliyordum.
"Baban, haklı iş hayatı başka,iş olmazsa olmuyor, fazla boşlamamak lazım." Deyince kaşlarını çattı ve
"Bu durumdan rahatsızsın yani" demesiyle ona baktım."Neyden rahatsızım," anlamamıştım neyden bahsettiğini.
"Neyse boşver, seni eve bırakayım, benim gitmem lazım""Gerek yok Sen git ben taksiyle giderim," deyince sinirle bana baktı ve,
"Benim bırakmamı neden istemiyorsun" noluyordu buna, aldırış etmemeye çalışıp,
"Ondan değil, babanı bekletme diye dedim."
"10 dk geç kalırım, birşey olmaz" deyince peki demekle kalmıştım.*****
Bütün günlerim okul, hastane, ev arasında geçip duruyordu. Rüzgarın babası ile hiç görüşmemiş geçmiş olsun dememiştim. Rüzgarın dediğine göre, tanımadığı birinin, boşuna gelip geçmiş olsun demesine gerek yokmuş. Ne alaka diye düşünsemde, yinede Birşey dememek lazımdı aslında. O olaydan sonra Rüzgarın babası çok değişmiş ve herkese karşı hep bir mesafeli davranmaya başlamış. Önüne gelene, bağırıp, çağırıyor, durduk yere insanların kalplerini kırıyormuş. Ben odamda ders çalışırken telefonumun çalmasıyla telefonu elime aldım ve arayanın Rüzgar olduğunu görmemle hemen telefonu açıp kulağıma koydum.
"Aloo, fındığım, nasılsın" onun sesini duyunca tüm yorgunluğum gitmiş gibiydi.
"İyiyim, sen nasılsın"
"İyi bende, 5 dk'ya oradayım hazırlan, dışarı çıkalım biraz" demesiyle sıkıntıyla ofladım.
"Üzgünüm, şu an sınavlara çalışıyorum, bu sınavı geçmem lazım Rüzgar, bu yüzden başka zaman inşallah."
"Tamam işte, hem ben sana yardımcı olurum." Demesiyle sevinçle
"Gerçekten mi?, yapar mısın bunu?" dedim.
"Tabiki güzelim, sana her konuda seve seve yardımcı olurum."
"Tamam hemen hazırlanıyorum."
"Tamam görüşürüz" demesiyle, mutlulukla gülümsedim.***
Rüzgar ile bir cafeye gitmiş, bir yandan ders çalışırken bir yandanda kahveleri içiyorduk. Kolundaki saatte baktığımda akşam 7 olduğunu görmemle, şaşkınca kaşlarım havaya kalkmıştı bu kadar saattir çalışıyormuyduk yani.
"Anladın mı "diyen Rüzgara bakışlarımı kaçırdım. Gerçekten onunla ders çalışmak çok zordu. Onu izlemekten kafamı bir türlü derse veremesemde, kendimi zorlamış bir kaç şey öğrenmiştim. Ama şu son soruya kafam bir türlü almıyordu. Rüzgar bıkkınca oflayıp,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığı Demledim...
De Todo"GİTMEEE..!!!" Boğazım yırtılırcasına bağırmıştım. Ama gitmişti işte, hemde kendi hayatını yaşa deyip gitmişti...