❤️Keyifli okumalar❤️
Rüzgar...
"Rüzgar, artık kendine gel oğlum öldüreceksin adamı," diyen Emir'i duymamazlıktan geliyor, elimdeki adamı öldürene kadar dövmek istiyordum.
"Lan oğlum, ben sana güvendim, seni kardeş bildim, nasıl yaparsın lan ha nasıl," derken bir yumruk daha attım gözüne. Elimi kaldırmış tekrar vuracakken, kolumu tutan Emire sinirle bakıp,
"sakın beni durdurmaya kalkışma Emir, emin ol hiç acımam sanada," deyip bir yumruk daha çaktım adama.
"Rüzgar lütfen kendine gel, öldüreceksin adamı, daha yeni Duruy'la kavuştun, birde seni polis karakollarında kurtarmayla uğraşmasın kızcağız"diyen Sibelle, derin nefes aldım. Sakin olmalıydım, ama olamıyordum.
Emir, kollarımdan tutup beni koltuğa oturttururken, Sibel'de Arda'ya yardım ediyordu. Evet yanlış anlamadanız, dövdüğüm kişi Ardaydı. Kardeşim bildiğim Arda. Neden dövdüğüme gelecek olursak.
Arda yıllardır, annem ve halamla birlik olmuş meğer, beni Hollanda'da oyalamış, Duru hakkındaki tüm o istediğim evraklara ulaşamamamın sebebi, bu Arda şerefsizin yüzündenmiş, attığım her adımda, anneme ve halama haber vermiş, beni hepten Durumdan uzak durmamı sağlamış. Şimdi gelmiş, utanmadan benden özür diliyordu, Güya yaptığı yüzünden pişmanlık duyduyormuş.
Sakin olmak için derin nefes alıp, sinirle tekrar Arda'ya baktım.
"Abi özür dilerim, yemin ederim isteyerek yapmadım, benide tehdit ettiler. ne olur dinle beni, anlatmama izin ver"derken eliyle de burnunu tutuyordu. Belli ki burnunu kırmıştım. Beter olsundu.
Sibel, Arda'ya gerekli pansumanları yapıp ilaçları verirken, sabırla onları bekliyordum. Bir süre sonra Arda,
"Abi öncelikle, tekrardan özür dilerim. Bunu isteyerek yapmadım, Zahide teyze seni Duruy'la gördükçe, hep sinirlenip benimle çatışıyordu zaten. Çünkü Duruyu benim senin başına musallat ettiğimi düşünüyordu.Bir süre sonra gelip, Duruyu senden uzak tutmamı istemiş karşılığındaysa bana belli bir miktar para teklifi etmişti."
Demesiyle sinirle atılıp, "sende sırf lanet para için kabul ettin değilmi, lan ben senin" deyip tam üstüne atlayacakken Emir'in beni tutmasıyla, koltuğuma geri çökmüştüm.
"Saçmalama Rüzgar, az çok tanırsın beni, asla parada gözüm olmamıştır. Zaten kabul etmedim. Sürekli başka tekliflerle peşimden geliyordu. Hollanda'ya gittigimizde rahatlamış olsamda, işler istediği gibi olmamıştı halan yüzünden. Bu sefer halan benimle uğraşmış, ikinizin görülmemesi için elinden geleni yapmıştı. Hani Duru'nun kazasından sonra ölüm haberi alınca Türkiye'ye gelmiştik cenaze için. Sen gittikten 1 hafta sonra dönecektim Hollanda'ya hatırlarsan," deyip bana bakınca,
"eee" dedim, merak etmiştim açıksası, annem gene ne işler çevirmişti.
"1 hafta sonra havaalanına gitmek için taksiye binecekken, karşı taksiden Biri inmişti. Aynı Duruya benzetmiştim. Kafam karışmış, o gün onu takip etmiştim. Bir insan bu kadarmı benzer felan, neyse ki gittiğimde başka eve gidince o değil sanmıştım. Ama nedense içimden onu takip etmek gelmişti. O gün geri dönmekten vazgeçip, araştırmaya başladım. Ama Duru'nun tüm bilgileri öldü olarak kayıtlandığı için elime hep eskileri geliyordu. Dayanamayıp okuduğu okula gittiğimde, orada da görünce emin olmuştum. Ama orada sadece ben değil, Defne halanıda görmüştüm. Oda şüphelenip okula gelmiş, beni tanımadığı için içim rahatken, gidip Duruyla konuşmak istedim. Neler olduğunu öğrenmek için. Ama tam Defne halanın yanında geçecekken,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığı Demledim...
Acak"GİTMEEE..!!!" Boğazım yırtılırcasına bağırmıştım. Ama gitmişti işte, hemde kendi hayatını yaşa deyip gitmişti...