Arkadaşlar kusura bakmayın,uzun zamandır bölüm atamadım, bu yüzden sizlerden özür diliyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz.
🌹Keyifli okumalar 🌹"Evettttt..."
"Sizlerde bu güzel çiftimize şahitlik ediyor musunuz?"
Arasla aynı anda " evet, ediyoruz " dememizle salonda bir alkış daha koptu. İmzalar atılırken, hemen Banuya bağırmaya başladım,
"Ayağına bas, ayağına" derken, salondaki, Yavuzun birkaç arkadaslarıda Yavuza, Banu'nun ayağına basmalarını söylüyorlardı.
"Kızım bassana adamın ayağına, ne bekliyorsun,"Banu ile Yavuz şaşkınlıkla bize bakarken en sonunda dediğimizi kavramış, hızlı hareketlerle birbirlerinin ayağına basmaya çalışmışlardı. Tüm salon bu güzel çiftin hareketlerine kahkahalarla gülmüşlerdi.
İlk danslarını yapmak için salonun ortasına doğru ilerlerken, bende Rüzgar'ın yanına, yani sevgilimin yanına gittim. Bu geçen 3 hafta içinde rüzgarla iyi vakit geçirmiş, gizlice buluşur olmuştuk. Ailemize daha söylememiştik, Rüzgar öyle istemişti. Çünkü Defne hanım benim ondan uzak durmamı istiyordu, ailemde Defne hanımın evinde çalıştığı için görüştüğümüzü, yani birbirimizi bulduğumuzu öğrenmeleri tehlike olabilirdi. Neler döndüğünü en kısa zamanda öğrenicektik ama şimdilik bunları ertelemiş, birbirimiz ile vakit geçirmeye calalışıyorduk. Bugünde Banu ile Yavuz'un düğünü vardı. Buraya gelmiş, son kez iyice eğlenip, yarın neler döndüğünü, sakin kafayla oturup düşünecektik. Ve araştırmalara baslıcaktık. Gerçi Rüzgar'ın nedense birşeyler bildiği şüphesi içime doğuyordu.
Bir süre sonra müzik değişti ve halay başlayınca Rüzgarın elinden tutup halaya katıldık. Rüzgar böyle düğünlere katılmadığı için bu şekilde oynaması beni benden almıştı. E doğal olarak alışkındı tabi lüks, ortamlara, düğünlere felan, böyle deli dolu, mahalle düğünü biraz zor gelecekti ona. Kahkahalarla gülmek istiyor ama başkasının gözünde bu kız delim'i gibi gözükmemek için, maalesef sırıtmakla yetiniyordum. Rüzgarda bu halinden hiç şikayetçi değil, aksine oldukça mutlu görünüyordu. Sanki şu anın tadına bakıyor gibiydi. Nasıl oynuyor, dışardan Nasıl gözüküyor pek umursadığı söylenemezdi.
Bütün gün, oynamış, kısaca kurtlarımızı dökmüştük. İlerleyen saatlerde, Kuşak merasimi başladığında, Banu'nun erkek kardeşi olmadığı için, babası bağlandığında hepimiz gözyaşlarımıza boğulmuş o anın hüznünü yaşamıştık.
Herkes gelinle, damatla vedalaşmaya , salondan yavaştan yavaşa dağılmaya başlamışlardı.. En son olarak hastanedeki arkadaşlar, yani biz bize kalmıştık. Pek kalabalık değildik ama çok da az kişi yoktu toplamda 20 kişi kalmıştı. Banu gitmeden gelin çiçeği atacağını söyleyince hevesle toplanmış Banu'nun arkasına dönmesiyle, ellerimiz havaya kaldırmış, çiçeği yakalama heyecanı sarmıştı bedenimize.
O sırada salondan, "Mustafa Ceceli MAŞALLAH" çalmasıyla şaşırmıştım. Çünkü herkes dağılmış, orkestranında yavaştan toparlandığını düşünmüştüm. Bir süre Banu çiçeği bir iki kez hava kaldırıp kaldırıp indirdi. Atıyormuş gibi yapıp atmayınca hepimiz sinir olmuştuk, ama bu tatlı bir sinirdi. Banu birden arkaya döndü, ve şarkıyla beraber çiçeği bana vermesiyle çok şaşırmıştım.
Bu hani internette felan görmüşsünüzdür, evlenme teklifi yaparlardı yaa, hah işte resmen kendimi ona benzetmiştim, bir süre sonra bunun sadece benzetme değil resmen yaşayacağımı anlamıştım. Şaşkınlığım Rüzgarın elinde kırmızı güllerle gelmesiyle dahada şaşırmış , heyecandan titrer olmuştum. Etraftan ıslık, ve alkış sesleriyle şaşkınlığım gitmiş yerine iyice heyecan sarmış ve utanmıştım. Rüzgar gelip elimdeki çiçeği tekrar Banuya verdi ve kırmızı güllü olan çiçekleri verince alnıma ufak bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığı Demledim...
De Todo"GİTMEEE..!!!" Boğazım yırtılırcasına bağırmıştım. Ama gitmişti işte, hemde kendi hayatını yaşa deyip gitmişti...