22. bölüm

288 57 44
                                    

 
Daha fazla dayanamadım 20 viteyi beklemeden paylaşıyorum 😀ben sizden daha çok heyecanlıyım 😂

         ❤️  Keyifli okumalar❤️

Kendime geldiğimde, hemen Meleği kucağıma alıp, hızlı adımlarla arabaya binip son sürat hastaneye sürdüm. İçinde dualar ediyor, Allah'ım bir mucize olsun diyordum. Hastaneye geldiğimde, Meleği doktorun eline verdim. Bir süre sonra doktor gelip, herşeyin geç olduğunu söylemesiyle, dizlerimin bağı çözülmüş olduğum yere çökmüş, ilk defa o gün Hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştım. Meleğimide kaybetmiştim.

Meleğin cenazesinide, Duruyuda alıp, Urfa'ya geldik. Konakta babamı arıyor hiçbir yerde yoktu, onu en son terasta bulunca o sinirle babamın burnuna yumruk atıp, dövmeye başlamıştım. Etraf yavaştan kalabalık olmaya başlamıştı. Babamın bana boş gözlerle bakması beni dahada  hırslandırmış daha çok dövme isteği olmuştu. Kaç dakika dövmüş, kaç dakika oradaydım hiç bilmiyordum ama, tek bildiğim kendimden geçmiş olmamdı. Babama o gün ilk defa dövmüştüm.

Günlerdir başından Ayrılmıyor, babamdan seni korumaya çalışıyorduk. Psikolojimiz resmen alt üst olmuştu. Artık babamlada uğraşmak istemiyordum. O günden sonra,kendi başıma cafe işletmeye başlamıştım. Seni o zamanda nüfusuma almış, soyadımıda taşıyordun artık. Ama meleğinkini yapmadım, hatta kimliği öldü olarak geçmiyor, yani yaşıyor gibi şu an,
Biliyorum yasak ama, hala onun öldüğüne kabullenemiyorum.
Yine bir gün babam kapımı çalana kadar, o zamana sen 5 yaşındaydın,
Yalvardı, herşeyim elimden gitti, yardımcı ol felan filan, ilk başta acımasızca kovdum onu, ben kovdukça geri geliyordu. En son dayanamadım. Ne olursa olsun babamdı, çökmüştü artık. Belki bu olanlar onu akıllandırmıştır diye düşünmüştüm. Babama ailemden ve en önemlisi Durumdan uzak kalırsan yardım ederim dedim. Kabul etti haliyle, başka şansı yoktu. Yıllardır babamla el ele verip, işleri büyütmeye başladık, çok yavaştan ilerliyorduk.

Bir gün bir Patlak verdi, teklifler gelmeye başladı, şirketimizi yeniden devralmış, ihalelerde kazanmaya başlamıştık. Çok kısa sürede eskisinden daha iyi duruma gelmiştik.
Tabi bu süreçte babamında Duruya karışmadığını farketmiş, konağa tekrardan geri dönmüştük. Bu beni şaşırtsada üstünde durmadım."

Babamın,dedemin bana karışmadığını söylemesiyle sinirle güldüm, her okul çıkışında dayak yiyen, senden nefret ediyorum diye her seferinde dile getiren kimdi acaba, demek dedem bu yüzden benden nefret ediyordu, hoş duygularımız karşılıklıydı ya neyse, babamın sesiyle tekrar dinlemeye devam ettim. Bu anlatılanlar keşke bir şakadan ibaret olsaydı.

"Bir gün şirkette mesai saatinin dolmasına rağmen, ben hâlâ şirkette dosyalarla ilgileniyordum. Saatin kaç olduğundan bile haberim yoktu. İşimi bitirip dosyaları, babamın odasına koymak için odasına doğru ilerledim. Tam kapıyı açayım derken, odanın kapısının zaten açık olduğunu farkettim içerde birileri vardı. Dikkat kesildiğimde, babamın birileriyle konuştuğunu anladım. Normalde kapı dinleme huyum yoktur ama, Duru'nun adı geçince meraktan dinlemeye başlamıştım. Yine ne işler karıştıyordu.

Babamın 'az kaldı  diyorum size sadece 2 sene bekleyin, 18 yaşına gelsin vericem kızı size " diyordu. Adam ise"Bak bu son şansın Kazım ağa, eğer o kızı bize vermezsen değil seni tüm sülaleni başına yıkarım'

Tehdit dolu sesleri kulaklarıma ulaştığında sinirden ellerim ayaklarım Titrer olmuştu. Dosyayı olduğum yere fırlatıp, sessiz ama hızlı adımlarla eve doğru geldim ve sizi o gece uykusundan uyandırıp İzmir'e doğru yola koyuldum. Kendi kendime sinirleniyor, bunca zamandır nasıl bunları anlamadığıma şaşırıyordum. Babam Akıllanmamıştı, akıllanmayacaktıda. İzmir'e geldiğimizde iki ay boyunca sürekli kendimle savaşıyordum adeta. Kimseye söylemeye niyetim yoktu. Birinin bilmesi, sonumuz olabilirdi. Düşündüm nereye gidebiliriz, nasıl saklanabiliriz. Aklıma Ekrem abi geldi belki yardımcı olabilirdi, karar verip haftaya istanbula yola çıkmayı düşünüyordumki, o gün tanıdık simalari görünce apar topar, eve gelmiş, mecburen erkenden İstanbul'a gitmek zorunda kalmıştık. Babamdan gizlediğim hatta annenin bile bilmediği, evim vardı İstanbul'da, ben bile daha gidip görmemiştim, sadece biriktirdiğim paralarla bir ev alıp, lazım olduğunda o evi kiraya verip para konusunda sıkışmamaktı.

Yalnızlığı Demledim...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin