''Mısırlılar başlangıçta evrenin kaosun kara sularıyla dolu olduğuna inanırdı. İlk tanrı Re-Atum, aynı Mısır karasının Nil'in taşan sularından her sene ortaya çıktığı gibi sudan, yükseldi ve ortaya çıktı...'' Profesör elindeki eski ciltli bir kitabı okurken önümdeki Jungkook'un omzuna vurmuştum yavaşça. Arkasını dönmese de dikkatini çektiğimden emin olduktan sonra eğilip fısıldadım.''Senin yüzünden bunu çektiğime inanamıyorum.''
Yavaşça elini salladı arkaya doğru. Bu ''Git başımdan, sersem.'' demekti. Konuşmanın yasak olduğu derslerde anlaştığımız hareketlerle iletişim kurardık. Mesela, ayağıma tekme atması ''Siktir git.'' demekti. Her ne kadar bundan memnun olmasam da.
''Re-Atum'dan sonra Şu, bildiğiniz gibi hava, ve Tefnut, nem, ortaya çıktı...''
Bildiğiniz gibi mi? Nereden bilebilirdim bunu?
''Şu ve Tefnut'un iki çocuğu olduğu zaman dünya yaratıldı. Nut ve Geb, gök ve yerdi. Şu ve Tefnut karanlıklarda gezerken kaybolunca insanlar yaratıldı.''
Duyduklarım komikti. Hele de bir profesörün ağzından duymak daha da gülünç kılıyordu bunları.
''Zira Re-Atum gözünü onları aramaya gönderdi ve onlara kavuştuğunda döktüğü sevinç gözyaşları insanlara dönüştü.''
''Sen ciddi misin!''
Profesörün sesinin kesilmesiyle söylediğim şeyi içimden değil de oldukça yüksek bir sesle dışarıdan söylediğimi fark etmem geç olmamıştı.
''Bay Park?'' dedi orta yaşlardaki profesör. ''Bir sorun mu var?''
Jungkook arkasına dönmüş, ''Bittin sen.'' bakışı atıyordu ben ne yapacağımı bilmez bir şekilde etrafa bakarken. Değil bu dersi almak, bu bölümde bile değildim. Derse misafir öğrenci olarak katılmıştım. Öğleden sonra dersim yoktu ve kafede tek başıma Jungkook'u beklemektense derse girmek cazip gelmişti. Ama tabi derse girene dek.
''Hayır, efendim.'' diye mırıldandım yerimden kalkarken.
''Öyleyse sizi tatmin etmeyen kısım ne?'' demişti burnuna düşen gözlüklerini düzeltirken. Kitabı kapatmış olması bile beni yeterince germişti zaten. Ne gerek vardı buna?
''Efendim?''
''Ciddi olup olmadığımı sordunuz sanıyordum.''
Şaşkınca üzerime yöneltilmiş alay dolu bakışları görmezden gelerek profesöre bakmaya devam ettim. Eğer kendi sınıfımda başıma gelseydi bu Kore'ye dönmek zorunda kaldırdım.
Keşke tarih öncesinden kalma bir fosil olsaydım. Yıllarca bulunamazdım ve alay konusu olmaktan da kurtulurdum.
''Bay Park?''
Jungkook'la göz göze geldiğimde ''Kaç.'' kelimesini yakalamıştım dudaklarından. Elbette ki, özür dileyip eşyalarımı kucaklamam ve amfiden ayrılman sadece birkaç dakikayı almıştı böylece.
Her ne kadar Jungkook kaçmamı söylemiş ve ben de dediğine uyarak sınıftan kaçmışsam da bu bir kaçma değildi. Sayılmamalıydı. Eğer bir kaçma örneği görmek istiyorsanız da birkaç yıl önce bizimle Mısır'a gelmeliydiniz.
Kendi kendime söylenerek koridor boyunca yürümeye başladığımda duvardaki Rönesans Dönemi'nde kalma resimleri incelemeye başlamıştım. Sanırım ters yöne gidiyordum çünkü bu katta daha çok bilmem kaçıncı yüz yıldan kalma parçalar olmalıydı. Bu sefer de homurdanarak geldiğim yöne doğru dönmüştüm. Nasılsa herkes dersteydi ve etrafta kimse yoktu. Zaten fakültenin doğu kısmı her zaman boş olurdu, koca bir amfi dolusu öğrencisi olsa da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semi-Gods Among Us - Yoonmin
Fanfiction''Seth'in oğlunu kurtarmanızı ve Apep'le savaşması için onu ikna etmenizi istiyorum." | Öncesi: Semi-Gods of Egypt Yan Hikaye: Children of the Gods