-Jungkook-''Nereye gidiyoruz?''
Ufak tartışmamızın ardından geldiğimiz tapınağın uzun ve karanlık koridorunda ilerlerken aramızdaki mesafenin açılmaması için Taehyung'un kolunu tutmuştum. Bana kızgındı ve birkaç kez sıkılaşan parmaklarıma karşılık bir tepki vermemişti. Neredeyse gece yarısı olduğu için tapınağı düzgünce görememiştim ama Teb'deki Horus Tapınağı'na benzer bir yapıya sahip gibi görünmüştü bana. Bu yüzden Taehyung'un peşinden ilerlerken tek endişem Jimin'in iyi olup olmamasıydı. Taehyung onun iyi olduğunu söylemişse de Jimin gibi biri için iyi olmak yeterli olamayabilirdi, en azından böyle bir durumun içindeyken.
"Gittiğimizde görürsün." Taehyung karşılık verdiğinde adımlarını hızlandırmış ve kolunu parmaklarımın arasından kurtarmıştı. Yoongi'nin arkadan "Sana kızgın." diye fısıldadığını duyar gibiydim. "Kimin yüzünden acaba?" dedim homurtuyla.
Yoongi'yi kurtarmak için Tanrı Thoth'un tapınağından -ve tabi Taehyung'dan- kaçmıştık ama bu yüzden bana kızgın olması gerekiyor muydu? Karşımda bir başka tanrı çocuğu da olsa aynı şekilde olacaktı tavrım. Bana alınmamalıydı.
''Şimdi kimi göreceğiz?'' dedi Yoongi, kolunu omzuma attı. Rahatlığı beni çileden çıkartıyordu. Peşinde birçok tanrı çocuğu vardı ve yakalandığında -ki yakalanmıştı- Seth'in oğlu için feda edilecekti. Omuz silkerek ''Biraz korksan fena olmazdı.'' diye mırıldandım. ''Göreceğin kişiler seni feda etmek için hazırda bekliyor.''
''Bunu yapamayacaklarını ikimiz de biliyoruz?''
''Ne demek istiyorsun?'' dedim merak ederek. Planımız Tanrıça Bastet'in tapınağına giderek çocuğundan Apep'le savaşmasını istemekti. Bastet, Ra'nın önemli bir savaşçısıydı. Sekhmet gibi tüm insanlığı yok etmek gibi çılgın hamleleri bulunmamıştı ama güçlüydü. Ve de sadık. Eğer çocuğuyla karşılaşarak Apep'le savaşmaya ikna edebilseydik Yoongi'ye gerek de kalmayacaktı. Ama tapınağa bile varamadan yakalanmıştık.
Sorum üzerine Yoongi hafifçe kolumu sıkarak göz kırptı. Taehyung bize aldırmadan yürümeye devam ettiği için aramızdaki mesafe çoğalmıştı. ''Bir planım var.'' Yüzünde hoşnut bir ifade vardı konuşurken. Jimin'in kötü zevklerinin biliyordum ama bu bile Jimin için fazlaydı. Hala kabullenemiyorum.
''Sen önden git, tamam mı?''
''Başını belaya sokacaksın.'' Geriye çekilerek kolunu çektim. ''Aklından ne geçiyor, bilmiyorum ama karşında Horus'un oğlu var.''
''Horus'un oğlu mu?'' dedi gülerek. ''Beni bununla mı korkutmaya çalışıyorsun?'' O an söylediği şeyden mi olsa gerek, etrafımdaki havanın değiştiğini hissettim. Koridor soğumuş, bedenim usulca titremişti. Neler olduğunu anlamak için etrafıma bakamamıştım bile. Çünkü gözlerim karşımdaki kızıla dönen gözlerde sinirlenmişti.
''Ben Çölün Efendisi'yim. Ben Tanrı Seth'in oğluyum.''
...
''Kurabiye ister misin, ufaklık?''
"Kurabiye mi?"
Elbisesinin eteklerini savurarak yanımdan geçen kadını incelemeye devam ederken önüme bıraktığı kurabiye tabağıyla dudaklarımı büzmüştüm. Kimdi, bilmiyordum ama bir melez olduğunu ve bir melez tarafından kaçırıldığımı biliyordum. Göz kapatıp açana dek kendimi tapınağında bulmuştum. Böyle şeylere şaşırmıyordum da artık. Daha şaşırtıcı şeyler görmüştüm önceden nasıl olsa.
Söylemeliydim ki, şimdiye dek gördüğüm tapınaklardan en gösterişli -ve en havalı- tapınak onunkisiydi. Henüz sadece girişi ve bulunduğum odayı görebilmiştim ama yine de fikrimin değişeceğini sanmıyordum. Yüksek kubbeli tapınak daha önce görmediğim çiçeklerle donatılmıştı ve duvarlarındaki işlemeler Horus'un tapınağındakilerden bile daha güzeldi. Salonun etrafı büyük camlarla kaplıydı, bahçesindeki çiçekleri görebiliyordunuz. Tam da karşıma oturan kadına yakışır cinsten bir yerdi doğrusu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semi-Gods Among Us - Yoonmin
Fanfic''Seth'in oğlunu kurtarmanızı ve Apep'le savaşması için onu ikna etmenizi istiyorum." | Öncesi: Semi-Gods of Egypt Yan Hikaye: Children of the Gods