Ⅳ. Bölüm: Osiris'in Asası

2.2K 260 26
                                    


"Bize yardım edecek misiz?"

Jiyeon beklentiyle Namjoon'a bakarken Namjoon yumruk yaptığı ellerini bel çukuruna yaslamış, geniş salonda volta atmaya başlamıştı. "Düşünüyor." dedim Jungkook'un koluna dokunurken. Bana "Sen ciddi misin?" der gibi bir bakış atmıştı anında. Ne vardı yani? Düşünmüyor muydu?

"Selket'in ya da çocuğunun, emin değilim, neden bize karşı olduğunu anlamıyorum bile."

Jiyeon tekrar konuştuğunda Namjoon durmuş ve düşünmesi son bulmuştu. Birbirine kenetlenmiş ellerini çözerken üçümüze de ufak bir bakış atmıştı. Kararını vermiş olmalıydı.

"Böyle bir soruyu gerçekten sorduğuna inanamıyorum.'' dedi Namjoon. Sesinde şaşkınlık ve hayal kırıklığı vardı, nedenini bilemediğim bir şekilde.

''Bu anlaşılamaz bir şey değil ama Selket'in kızı doğru bir şey yapmıyor. Apep'in alt edilmesi gerekiyor. Bunu Seth'in oğlundan başka yapabilecek biri var mı?"

"İyi de o öldü?" diyerek söze karıştı Jungkook salonda yankılanacak bir sesle.

"Ne zeki bir çocuk!"

Namjoon ikinci hayal kırıklığıyla başını salladı yavaşça. "Horus'un oğlunun böyle bir seçim yapacağı kimin aklına gelirdi ki?" dediğinde Jungkook öne doğru bir adım atmış ve ben de onu durdurmak için kolunu tutmuştum vakit kaybetmeden. Karşısında bir yarı tanrı vardı ve üstelik en zekisiydi. Ona karşı şansı bile yoktu.

"Ne yapıyorsun?" Jungkook homurdanarak "Ne dediğini duydun." dedi.

Kolunu tutan elimi geri çektim yüz ifadesinin komikliğini düşünürken. Genel olarak kocaman gözleri olan bir tavşana benzediği için sinirliyken de koca gözlü, sinirli bir tavşana benziyordu. Ve bu fazlasıyla komikti.

"Taehyung'un seni fark etmesini ikimiz de beklemiyorduk, kabul et." dedim. Planımız Jungkook'un Taehyung'u oyalamasıydı ve bunu yaparken çok da umutlu sayılmazdık, değil mi?

"Seth'in oğlunu kurtarmak istiyoruz."

Jiyeon bizim konuşmalarımızdan sıkılmış olmalıydı ki sanki bölünmemiş gibi konuşmasına devam etmişti.

"Bu imkansız. Ölen birini diriltemezsiniz."

"Tüm tanrılar ve tanrıçalar bunu istiyor."

Namjoon bir kez daha başını salladı. Bu plandan haberdar olmalıydı. Diğer tanrı çocuklarının bilip de onun bilmediği bir şeyin olması pek mümkün gelmiyordu bana.

"Bunun yerine birlikte Apep'le savaşsalar daha iyi olmaz mıydı? Çok daha kolay ve zahmetsiz."

Haksız olduğunu söyleyemezdim. Birbirinden benzersiz güçlere sahip olan tanrıların çocukları koca bir yılanla mı baş edemiyordu? Hem onlar yapamıyorsa çölün kötü niyetli tanrısının oğlu nasıl yapacaktı bunu?

"Apep'le savaşmak Seth'in görevi. Bu değiştirilemez." dedi Jiyeon. "Kimse tanrıların kaderini değiştirmek istemez. Değil mi, efendim?"

Yarı tanrı elini çenesine yaslayarak bir süre daha düşündü. "Bunun için önünüzde büyük bir engel daha olacak. Akrepler bir şey değil." dedi ardından. "Biliyorsunuz."

İlk birkaç dakika ne söylediğini anlayamamış olsam da daha sonra Jungkook'un büyük gözlerini üzerimde hissettiğimde büyük engelin ne olduğunu anlamıştım. Mumyalanmanın çakal tanrısı Anubis'in oğlu Mino'ydu önümüzdeki büyük engel. Yoongi'yle anlaşmalar yapmış ve sonunda ölmesi pek mümkün olmayan tanrı çocuğu öbür dünyayı boylamıştı. Evet, böyle söylemek canımı acıyordu ama kısaca durum buydu. Dramatize etmenin benim için bir faydası yoktu, değil mi?

Semi-Gods Among Us - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin