Ⅷ. Bölüm: Yaşlı Bilge Adam

2K 243 25
                                    


Orman yolu boyunca koşarken geriye bakıp da hatırladıklarım arasında ayağıma dolanan sarmaşıklar, kolumdan çekiştiren Jungkook ve şaşkınca etrafına bakan Yoongi olmuştu. Onun da peşimizden gelmesi için, kısa bir anlığına da olsa, elini tutmuş; anın heyecanıyla ikimiz de bunu fark etmemiştik bile. Tanrı çocuklarıyla dolu bir tapınaktan kaçmaya çalışmak akıllı insanların yapacağı bir şey değildi ve biz de akıllı sayılmazdık. Üstelik ilk defa bir tapınaktan kaçmıyorduk.

"İyi misiniz?"

Jungkook çantasını sırtına geçirirken sorduğunda bedenime göz gezdirmiştim. "Sikeyim, kızarmış." Ayak bileğimdeki kızarıklığı fark ettiğimde hızla yere eğilirken Jungkook'un uzattığı su şişesine uzanmış, diğer elimle de ayak bileğimi kavramıştım. Herhangi bir acı hissetmiyordum ama ayak bileğimde kaçarken yakalandığım bir sarmaşığın birkaç santim genişliğindeki izi duruyordu.

"Zehirli olabilir mi? Aptal bir bitki yüzünden ölmek istemiyorum."

Buraya Yoongi'yi geri getirmek için gelmiştim. O da Apep'le savaşacaktı ama asıl olarak ben sadece Yoongi için buradaydım. Onu özlemiştim. Özlemim bazı geceler tenimi yakıp kavuracak cinsten olurdu. Öyle zamanlar soyut bir şey olan bu his somut hale gelir, güneş doğana dek kıvrandırırdı beni. Bundan bahsetmeyi sevmiyordum ve ikimizin arasında görünmez bir bağ vardı. Sanki konuşursam benimle birlikte onun da canı yanacaktı, kilometrelerce öteden. Bu nedenle gerekmedikçe ne Yoongi hakkında konuşmak istiyordum ne de Yoongi hakkındaki diğer şeylerden. Şimdiyse tam arkamda onu hissettirecek bir dövme vardı.

"Zehirli değiller." demişti Yoongi, beni düşüncelerimi dağıtacak bir ses tonuyla.

Ona bu kadar benzemek zorunda mıydı? Görünüş olarak benzemesi çok normaldi ama kendinden emin ve kibirli olduğu anlarda Seth'in oğlu olan Yoongi'den bir farkı kalmıyordu. Üstelik onun kadar sıcaktı elleri.

"Hayatında hiç bu bitkiden gördün mü? Nasıl bilebilirsin?"

"Bilmiyorum ama biliyorum işte."

Gerçekten açıklayıcı bir cümle olmuştu bu. Jungkook şimdi daha da çatık kaşlarla bakıyordu Yoongi'ye. "Seth'in oğluyla ilgili bir şeyler mi hatırlıyorsun yoksa?"

Jungkook'un Yoongi'den ne zaman şüphe etmeye başladığını sorgulamayacaktım. Çünkü tanıştıkları andan itibaren garip bir hava olmuştu aralarında. Sonuçta Yoongi kızların peşinde koşmayı seven biriydi ve ben de ondan hoşlanıyordum. Jungkook ise en yakın arkadaşımdı. Bu tepkilerini normal kılar mıydı, bilmiyordum ama bence aşırıya kaçmadığı sürece sevimliydi.

"Hayır."

İkisi birbirine garip bakışlar atmaya devam ederken yüksek sesle iç çektim. Tanrı çocukları bizden daha hızlı olmalıydılar. Şu an karşımızda değillerse bu onlar istemediği içindi. Yoksa üç aptalın koşarak ulaştıkları mesafeyi aşamayacak güçsüzlükte olamazlardı. Bu benim için bile mantıksızdı.

Dakikalar sonra ikisinden de ses çıkmayacağını anladığımda "Fazla vaktimiz yok, çıkalım artık buradan." demiştim. Peşimizde akrepler, sarmaşıklar falan olmamasının yanında olmayacağının da bir garantisi yoktu.

"Yolu hatırlıyor musunuz?"

"Ben hatırlıyorum."

Ben hızla başımı sallarken Yoongi'nin cevabı bizi şaşkınlığa uğratmıştı. Kaçırılan biri nasıl yolu hatırlayabilirdi ki?

"Nasıl-"

"Bilmiyorum, tamam mı? Seth'in oğluyla bağlantılı olabilirim ama ben o değilim. Ne çölün bir şeyiyim ne de Jimin'in hayallerindeki süper güçleri olan sevgili."

Semi-Gods Among Us - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin