ⅩⅩⅠ. Bölüm: Bir Ölümlü İçin Yakılmış Bin Ağıt

1.4K 180 105
                                    


Yoongi'nin gittikçe büyüyen bedenini, solgun tenini ve dikkatle üzerimde gezinen parlak gözlerini seviyordum. Sinirlendiğinde koyulaşan, kızıla çalan gözleri kimi zaman bir güneş kadar aydınlık oluyordu. Böyle anlarda onun mutlu olduğunu hissediyordum- Şimdi olduğu gibi.

''Canın acıyor mu?''

Kendini içime iterken konuştuğunda hızlıca başımı sallamış, devam etmesi için hemen yanımda duran elini sıkmıştım. Canım canıyor, belden aşağımı hissetmiyordum. Tanrı formundayken büyük olan tek şey bedeni değildi Yoongi'nin. Ama anı bozmamak ve onu daha fazla hissedebilmek için acıdığını söylemeyecektim, durmasını istemiyordum.

''Nasıl bu kadar güzel olabilirsin?'' Çene kemiğim boyunca dudaklarını gezdirirken diğer eliyle kalçamdan hafifçe yukarıya kaldırmıştı beni.

''Yoongi?''

''Merak etme,'' Dudakları bu kez göğsüme değdiğinde güçlükle aldığım nefesimin kesildiği hissettim. ''İyi hissetmeni sağlayacağım. Rahatlamaya çalış sadece.''

İyi hissedeceğimden şüphem yoktu. Ama ne kadar ilk olmasa da benim için hala tecrübesiz olduğum bir konuydu bu- Rahat olmam imkansızdı bu yüzden.

Kalçası ritmik bir şekilde hareket ederken omzunu ve altımdaki örtüyü sıkmak dışında yapabileceğim bir şey yoktu. Bedenim geriliyor, kasıklarım yanıyordu. Rahatlamam için Yoongi'nin uzun parmaklarıyla penisimi kavraması yeterdi bile. ''Vay canına!'' demişti gülerken, sıvımla kaplı parmaklarını yüzüne yaklaştırdı. Ses tonundaki alay utanmamı sağlamış; etrafımızdaki yastıklardan birini yüzüme çekmiştim. Daha da kızaran suratımı görmesini istemiyordum.

''Seni bu kadar mı etkiliyorum?''

Bu kadar mı? Kendini ne sanıyordu bu?

Bacaklarımı beline sararken sordum, ''Sen Tanrı Seth'in oğlu, Çölün Efendisi'sin. Muhteşem egon nereye kayboldu?''

''Burada,'' Yastığı, biraz uğraşmak zorunda kalarak da olsa, yüzümden çektikten sonra ellerimi tutmuş ve çıplak göğsüne yerleştirmişti. ''Sevgimle birlikte yerli yerinde duruyor.''

''Yoongi.'' Alışagelmişin dışında davrandığında ne tepki vereceğimi ve ne söylemem gerektiğini bilemiyordum. Anlamış olmalıydı ki, ''Bir şey söylemene gerek yok.'' demişti hızlıca. ''Kelimelere ihtiyacım yok, Jimin. Varlığımı hisset yeter.''

Birbirine çarpan tenlerimiz ve istemsizce ağzımdan kaçan inlemelerle dolu dakikaların ardından Yoongi'nin kendini bırakmasıyla hissettiğim sıcaklıkla birlikte içimi dolduran doluluk kaybolmuştu. Kasılmalarım son bulmuş, bedenim gevşemişti. Hala üzerimdeyken geri çekilmesine izin vermeden sıkıca sarıldım ona. Uzaklaşmasını istemiyordum. ''Biraz daha böyle kalmamıza izin ver.''

''Yapabileceğimiz başka şeyler de var.'' dedi. Büzdüğü dudakları önce onu saran kollarıma, ardından da çeneme bastırılmıştı. Öpüşlerinin sarhoşluyla, istemeyerek de olsa, kalkmasına izin verdim.

''Sandığımdan daha fazlaymış.'' diye mırıldandı. ''Ne fazlaymış?'' dedim merakla. Kendi kendine mi konuşuyordu yoksa benimle mi, emin değildim.

Son bir öpücük de dudaklarıma bıraktıktan sonra yere saçılmış kıyafetleri toplamak için yataktan kalkmıştı. Ben ise yumuşak yatakta, üzerime örttüğü örtüye sarılmış onu izliyordum. Onunla yatakta vakit geçirebilmek, mümkünse ona sarılarak uyumak istiyordum. Ama yapamayacağımızı bildiğim için bunun hakkında bir şey söylememiştim. Belli etmese de Yoongi'nin Tanrılar Konseyi ve Apep yüzünden endişeli olduğunu biliyordum çünkü.

Semi-Gods Among Us - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin