Apep'in yenilişinin ardından kısa bir sürede her şey- olabildiğince her şey eski haline dönmüştü. Yıkılan yapılar onarılmış ve yaralanan insanlar tedaviye alınmıştı. Jungkook'la birlikte ben de elimden geldiğince çevremizdekilere yardım etmeye çalışmıştık, buna gerek olmadığını söyleyip durmalarına rağmen. Kimse kralın sevgilisine iş yaptırmak istemiyordu ve elbette Seth'in oğluyla nişanlı bir yabancıya da. Başta gücenmişsem de bu duruma zamanla alışmış, anlayış göstermiştim. Başka da çarem yoktu zaten. Yoongi'yle aynı şehirde olmak bile onlar için korkutucuydu; bir tanrı çocuğu olarak saygı duymak zorunda olsalar ve yeri geldiğinde dua ediyor olsalar bile. Yine de, geçmişte yaşanan şeylere rağmen Yoongi kıyameti önlemişti. Bunun için zamanda yolculuk yaparak tanrıların karşısına dahi çıkmış ve ölümü göze almıştı.O insanlar akıllı olsalardı ona taparlardı bile, değil mi?
''Jimin, daldın yine.''
Jungkook'un kolumu dürtmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona doğru döndüm. Ona bakmak acı vericiydi! Aptal çocuk giyimi ve üzerindeki takılar ile gözümü kamaştırıyordu. Bu haliyle zengin bir Mısırlı gibiydi; koca gözleri yüzünden başka bir zaman diliminden gelmiş bir yabancı olması bile önemli değildi üstelik. Ya da sadece kralın sevgilisi olduğu için görmezden geliniyordu bu. O mutlu olduğu sürece hangisi olduğu kimin umrundaydı ki?
''Ne düşünüyordun?'' dediğinde omuz silkerek koluna vurdum. ''Sana ne acaba? Sanki söyleyeceğim.''
''Ne yapıyorsun? İnsanlar bize bakıyor.''
Kaşlarını çatarak birkaç adım uzaklaştı benden. Somurtmak ve ona daha fazla vurmak istiyordum ama haklı olduğunu bildiğim için önüme dönmüştüm.
''Gidip Yoongi'yi görmek istiyorum.'' dedim kucakladığım sepeti diğerlerinin yanına koyduğumda. Yoongi'yi özlüyordum. Yaraları çok yavaş iyileşiyordu ve günün büyük bir çoğunluğunda uyuyordu. Namjoon iyileşmesine engel olduğumu söyleyerek ona yaklaşmamı yasaklamışsa da odasına gizlice girme yolları bulmuştum. Birkaç hizmetli dışında kimse fark etmemişti bunu. Görünüşe göre, Thoth'un oğlunun bile bilmediği şeyler vardı bu dünyada. Mısır Kralı'ndan Horus'un gözünü çalmıştım. İki muhafız tarafından korunan bir odaya girmek benim için çocuk oyuncağıydı. Ne de olsa ben Park Jimin'dim!
''Bırak da dinlensin. Ne zaman yanına gitsen dikişleri açılıyor. Artık ne yapıyorsanız!''
Jungkook imalı bir şekilde dudaklarını büzdüğünde utandığımı hissetmiştim. Bu benim suçum değildi, gerçekten. İstemediğimden de değildi tabii ama dediğim gibi, benim suçum değildi. Sanıldığı gibi şeyler de yapıyor değildik. Hem nasıl yapabilirdik ki? Yoongi yaralıydı ve ona acı verecek şeyler yapacak kadar gözüm dönmemişti.
''Seni terbiyesiz!'' dedim kucağımdaki sepeti yere bıraktıktan sonra. ''Gidiyorum ben!''
''Ondan uzak dur, Jimin!''
Jungkook'un arkamdan bağırdığını duysam da aldırış etmemiştim. İşlerden kaçıp Yoongi'nin yanına sığınmam için bir bahane uydurmama gerek kalmamıştı sayesinde. Kendisine teşekkür borçluydum.
Apep'in yenilişinin ardından hiçbir kutlama yapılmamıştı. Yoongi'nin durumu ağırdı ve büyük hasarlar alınmıştı. Kutlama için günlerdir hazırlık yapılıyor olsa da kutlama için Yoongi'nin uyanmasını bekleyeceklerdi. Ondan nefret eden tanrı çocukları bile böyle olmasını istemişti. Çalışan insanların arasından geçerek doğruca tapınağa yöneldim. Kralın yaşadığı yer, Tanrı Horus adına yapılmış en görkemli tapınağından içeriye girdiğimde bedenimin hafiflediğini hissetmiştim. Daha önce hiçbir yerde hissetmediğim bir şeydi bu. Apep'in yenilişi Taehyung'un gücünü arttırmıştı. Ne de olsa diğerleri gibi onun da yardımı dokunmuştu. Bizi kovalayıp durarak değerli vaktimizin boşa gitmesini sağlamıştı mesela.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semi-Gods Among Us - Yoonmin
Fanfiction''Seth'in oğlunu kurtarmanızı ve Apep'le savaşması için onu ikna etmenizi istiyorum." | Öncesi: Semi-Gods of Egypt Yan Hikaye: Children of the Gods