ⅩⅩⅦ. Bölüm: Ertelenen Zafer ve Büyük Şölen

1.4K 156 42
                                    


Yoongi'nin beklenmeyen sözleri sayesinde salondaki tüm gözler şaşkınlıkla açılmıştı.
Benim de şaşırmadığımı söyleyemezdim. Tanrı Seth'ten süregelen bir başkaldırıyı Seth'in yarı insan oğlu son veriyordu. Bu Apep'i durdurmasından daha olağanüstü sayılmalıydı.

''Ama kırdığımı nasıl anladın?''

Sorusunu sorarken masaya yaslanarak öne doğru eğildi ve ellerini çenesine yasladı. Bu haliyle meraklı, sevimli bir çocuğa benziyordu.

''O odayla ilgilenen tek kişi değildin.'' diye mırıldandı Taehyung, istemeyerek de olsa bir şeyi itiraf ediyor gibiydi.

Ne odasından bahsettiklerini bilmediğim için bir daha görebileceğimden emin olmadığım sahnenin tadını çıkartıyordum. Jungkook da benimle aynı durumdaydı. Gözleri pinpon topu büyüklüğüne ulamıştı neredeyse. Yanımda olup da benden bir şaplak yiyememesi yazık olmuştu.

''Vay canına!'' dedi Yoongi. Duruşunu bozmamıştı. ''Kim inanırdı Horus'un uslu oğlunun bir şeyleri karıştırmaya meraklı olduğuna?''

Taehyung itibarını düşünerek hafifçe öksürdü.

''Atladığım şeyler var olmalı ama. O kadar da mükemmel bir evlat değildin, değil-Ah!''

Taehyung'un rengi değişirken gözlerim Hoseok'a kaymıştı; büyük bir öfkeyle izliyordu Yoongi'yi. Anı bozacağını anladığımda dirseğimi Yoongi'nin karnına geçirmekten başka şansım kalmamıştı. Konuşmasına müdahale etmem bir işe yaramazdı, anlamıştım çünkü.

Yoongi'nin Hoseok'la karşı karşıya gelmesini istemiyordum, yeniden. Bir arada olmalarının iyi sonuçlar çıkarttığını söyleyemezdim ama Yoongi'nin Hoseok'a karşı çıkardan fazlasını gözettiğiniz hissediyordum, her ne kadar şu ana dek aksi gözükmüş olsa da.

''Küçük insan, eşine nasıl vurursun?''

''Bağışlayın, efendim.'' dedim mahçup gözükmeye çalışarak. Masada fısıldaşmalar başlamıştı; bir insanın Tanrı Seth'in en az onun kadar korkutucu oğluna vurması her zaman görebilecekleri bir manzara değildi. ''Ama, kralımız da izin verirse, konumuza geri dönelim. Malum... vaktimiz azalıyor.''

Birkaç saniye boyunca kısık gözlerle beni izledikten sonra ani bir hareketle yerinden kalkmış ve ''Pekala,'' demişti. ''Getirin şu atalardan kalma eski tekneyi!''

''Asla uslanmayacaksın.''

Tekne kelimesiyle Hyeri içtiği şarabı ağzının içinde tutabilmek için havlulara uzanmıştı. Diğer kadın -biri dışında- melezler onaylamadıklarını belli edecek şekilde ağızlarını elleriyle kapatmışlardı. Yalnızca Victoria olanca sakinliğiyle izlemeye devam ediyordu diğerlerini.

Taehyung elini kaldırarak etrafındaki askerleri gönderdikten kısa bir süre sonra askerler aceleyle dönmüştü. İçlerinden bir tanesi, kafasında şahin şeklinde zırh olmayan tek asker, eğilerek Taehyung'a bir şeyler söylerken kralın yüzü gittikçe kararmıştı.

Yoongi, kemerine taktığı miğferin zırhına çarptığı sese aldırmadan ağır adımlarla Taehyung'a doğru yürümeye başladığında kralıyla konuşan asker hızlıca savunma pozisyonu almıştı. Buna karşılık kısık sesli bir kahkaha gelmişti Yoongi'den.

''Aramızda uzun yolculuk yapanlar var.''

Sol eli sağ bileğini kavrayan zırha giderek yavaşça parmaklarıyla kavramıştı altını. Gergin miydi yoksa etrafta onu eğlendiren bir şeyler mi dönmeye başlamıştı, kestiremiyordum.

Semi-Gods Among Us - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin