''Size bir hikaye anlatayım.'' Yoongi yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya başladığında elimi saran parmakları hafifçe sıkılaşmıştı. ''Yüzyıllar önce, tanrıların henüz yeryüzünü terk etmedikleri zamandan kalma bir hikaye.''Jungkook kollarını iki yana açarak esnedi, ''Şu hikaye, uydurma mı yoksa gerçek bir şey mi?''
Küçük odalardan, uzun koridorlardan geçerek yürümeye devam ederken Yoongi ve Jungkook öncekinden daha samimi gibiydiler. Daha doğrusu en azından Yoongi, Jungkook'un kendisine karşı alaycı bir üslup kullanmasına müsaade esiyordu, şimdilik.
''Buna sen karar ver, ukala çocuk.''
Loş ışık altında emin olamasam da birbirlerine imalı bakışlar attıklarını hissediyordum. ''Her neyse,'' dedi hemen sonra. ''Bir insan ve bir tanrı kral olan Osiris'in yeryüzünü barış içinde yönettiği zamanlardan bahsetiyorum. Mısır en bereketli günlerini yaşıyordu o zamanlar. Nil Nehri dolup taşıyor; coşkuyla kutlanıyordu bu saçmalık.''
''En bereketli mi? Saçmalık mı?''
''Bir daha sözümü kesersen seni fareye çeviririm.''
Jungkook farkında olmadan konuşmuş olmalıydı ki karşılığında aldığı cevapla sessizliğe gömüldü. Tıpkı Jungkook gibi ben de arkadaşımı korumalıydım, biliyordum. Ama Yoongi'ye bir şeyler söylemeden önce hikayenin bitmesini beklemeye karar vermiştim. Bir günde iki yarı tanrıyı gücendirmenin anlamı yoktu sonuçta.
''Masal gibi geçen dönemde yasak olmasına rağmen birçok tanrı, insanlarla ilişki kurmuş; onlardan çocuk sahibi olmuştu. Büyük tanrıların çocukları Osiris'in emriyle Thoht'un tapınağına getirilerek orada eğitildi.''
Cümlesi son bulduğunda durdu ve duvara asılı olan şamdana uzandı. ''Elbetteki diğer çocuklar onlar kadar şanslı değildi.'' Mumun ışığı ifadesiz yüzünü aydınlatıyordu.
''Kimisi insan anne, babası tarafından saklanmaya çalışıldı.'' Şamdanı yavaşça aşağıya çektiğinde mum sönmüş, kısa bir anlığına etraf karanlığa bürünmüştü. ''Kimisinin bedeni tanrısal gücü kaldıramadığı için acı içinde can verdi. Tabii bazıları da damarlarındaki kanın yarısına sahip olan Tanrılar tarafından yollanan askerlerce katledildi.''
''Neden böyle bir şey yaptılar ki? Sonuçta onlar çocukları.'' dedim merakla.
''Bunun bir önemi yok, tatlım. Eğer tanrılar için bir engel oluşturacaksa, bir ihtimal bile olsa ortadan kaldırılır. Bu çocukları olsa bile.''
Yoongi'nin söylediği kelimeye takılmıştım ki Jungkook beni yanına çekti, ''Sana demiştim, bu şeylerin korkunç bir yanı var.''
Yoongi mumları tekrar yaktığında duvar, büyük bir gürültü eşliğinde, hareket ederek açılmış; bir kapı ortaya çıkmıştı.
''Aptal yemek masalarından daha iyidir.'' dedi tereddüt etmeden kapıdan içeri girerken.
Onun aksine ben biraz da olsa korkuyordum. Tek ışık kaynağımız Yoongi'nin elindeki şamdandı ve karşımızda duvardan çıkan bir kapı bulunuyordu. Olası bir tehlike karşısında Yoongi tarafından korunacağımı biliyordum ama örümcekler, şu meşhur böcek ve diğer hoş olmayan şeylerden de korunamazdım.
''Girmeyecek misin?''
Yoongi beklentiyle elini uzattığında çekinerek de olsa elini tuttum. ''Korkuyorsan sorun değil. Var olduğum sürece seni koruyacağım.''
Önümüzden yürüyen Jungkook'un kıkırtısı duyuldu o an. ''Böyle şeyleri senin gibi birinden duymak çok tuhaf hissettiriyor.''
''Anı bozmak zorunda mısın?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semi-Gods Among Us - Yoonmin
Fanfic''Seth'in oğlunu kurtarmanızı ve Apep'le savaşması için onu ikna etmenizi istiyorum." | Öncesi: Semi-Gods of Egypt Yan Hikaye: Children of the Gods