Taehyung ve garip giyimli kadının arkasından yürürken Anubis'ten kurtulduğum için içimden sevinç çığlıkları atıyordum. Asıl çığlığı ise Jungkook'u gördüğümde atacaktım. O çocuk gerçek bir tanrı ile oturup çay içtiğime inanamayacaktı- Üstelik bu 'hepimizin bildiği' tanrı olan Anubis'ti."Çok mu eğlenceliydi?"
Taehyung omuzunun üstünden bana bakarak konuştuğunda kendi kendime gülümsediğimi fark etmiştim. Aptal gibi görünüyor olmalıydım.
"Hayır, o gerçekten korkutucuydu."
"Ölülerin refakatçısından ne bekliyordun?'' dediğinde gülmemek için alt dudağımı dişlemem gerekmişti. Taehyung son birkaç yılda oldukça değişmiş olmalıydı. Çünkü sohbeti daha eğlenceliydi artık. Ve en önemlisi, eskisi gibi tepeden bakmıyor gibiydi.
Birlikte Anubis'le geçtiğim uzun köprüden geçerken kadını inceleme fırsatını yakalamıştım. Aynı renkte tüllerle örtülmüş siyah elbisesi göründüğünden daha gösterişliydi. Yalnızca dikkatle bakmadığınız sürece göremiyordunuz.
"Birlikte yürüdüğümüz yol burada son buluyor.''
Bir anda durduklarında Taehyung'un koluna çarpmıştım. Sandığımdan daha şanslı bir gün geçiriyor olmalıydım çünkü Taehyung bunu umursamamıştı. Mısır Kralı, Horus'un oğluna çarparak kurtulan tek insan olabilir miydim?
"Yarattığım canlıları korumak sana düşer, Kral Taehyung. Bedeninde Ankh taşıyan o çocuğa dikkat et. Çölün Efendisi ile birleşen kaderi onu korkunç bir sona götürebilir.''
Taehyung askerlere özgü bir selamlama ile kadını selamladığında ''Uyarınızı dikkat alacağım,'' demişti. ''Ama bizimle gelmeyecek misiniz?''
''Yeryüzüne inmeyeli asırlar oluyor. Geldiğim yere dönmek daha iyi olacaktır.'' dedi kadın, yavaşça elini uzatarak Taehyung'un saçlarına dokunmuştu. ''Osiris ve ben, seninle gurur duyuyoruz. O korkunç varlığa karşı galip geleceğini biliyorum, Taehyung. Çoğu zaman doğru seçimler yapmasalar da ölümlülerden ve Seth'in oğlundan umudunu kesme.''
Kadının yumuşak bir tonda çıkan sesiyle korkunç bir sonla biteceğini söylediği kaderim hakkında tek kelime edememiştim. Tanrı Seth'in oğluyla birlikteyken güzel şeylerle karşılaşmayacağımın bilincindeydim ama sırf onu seviyorum diye neden korkunç bir şekilde son bulması gerekiyordu? Buna kim karar veriyordu?
''Ya Güneşin Tanrısı? O da sizinle aynı fikirde mi?''
Babasının adını söylediğinde gönülsüzce de olsa konuşmalarına kulak vermeye devam etmiştim. Melezlerin anne babalarına nasıl hitap ettiğini merak ediyordum. Ya da Taehyung'un babasından neden böyle bahsettiğini.
''Elbette seninle gurur duyuyor. Sen onun oğlusun.'' Kadının yanıtı Taehyung'u tatmin etmemiş gibiydi. Eğer kadın bir tanrı çocuğu -ya da tanrıça- olmasaydı yalan söylediğini düşünebilirdim onun yüz ifadesinden dolayı. Taehyung bir şeyler söylemek istercesine dudaklarını aralayıp kapattı, vazgeçmiş olmalıydı. Ona burçlu olduğumdan bu kez kurtarıcı ben olmaya karar vermiştim. Kendinden emin gözükmeye çalışarak konuştum, ''Peki öyleyse, siz kimsiniz?''
Kadın bunu beklemiyor olmalıydı. Kaşları hafifçe yukarıya kalkmıştı bana doğru döndüğünde. ''İnsanlar yaradılış olarak ne kusurlu, değil mi?'' dedi, bana bakıyordu ama konuştuğu kişi ben değildim.
''Jimin, sessiz kal.''
Taehyung'un uyarısı ile özür dilemek zorunda kalmıştım. Ama bana kızmadığına yemin edebilirdim. Daha çok, ne yapmaya çalıştığımı anlamış ve bunu hoş karşılamış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semi-Gods Among Us - Yoonmin
Fanfiction''Seth'in oğlunu kurtarmanızı ve Apep'le savaşması için onu ikna etmenizi istiyorum." | Öncesi: Semi-Gods of Egypt Yan Hikaye: Children of the Gods