|4| Nereden buldun bu fıstığı?

1K 128 69
                                    

Yüzüme dokundurduğu pamukla acıyla inledim. Üzgün bakışları yüzümde dolaşıp bunu canımı yakmadan yapmaya çalışıyordu ama bu pek mümkün değildi elbette ama sesimi çıkarmamaya özen gösteriyordum.

İşine devam ederken bir eli sürekli elimi bırakmıyor, arada durup canımın acıdığını hissettiğinde eğilip alnımı öpüyordu. Ve bu yaralarımın acısını bir süre bana unutturuyordu.

"Çok acıyor mu? " dediğinde kafamı olumsuz bir şekilde salladım. Öyle bir ses tonu ve öyle bir ilgiyle soruyordu ki o an tüm sırtımda bıçak yatıyor olsa yine acımadığını söylerdim.

Benimle bu denli ilgileniyor oluşu çok güzeldi.

"Neden bunu yaptın Joon? Gerçekten olayın dışında kalmanı istedim." dediğinde bugün ki dediklerinin acaba hâlâ geçerli olup olmadığını sorguladım kendi kendime.

"Siz benim en yakın arkadaşlarımsınız. Elbette sessizce oturacak değildim hyung. Hem..sen dayak yediğim kadar attığım dayağı bilmiyorsun ki."

İmalı imalı ona baktığımda yüzümde ki pamuğu çekip kenara koydu. Yüzümü avucu arasına alıp yanaklarımı hafif hafif okşadı.

''Bebeğim benim ben elbette ki senin ne kadar iyi dövüştüğünü biliyorum. Benim demek istediğim...sana zarar gelmesi. En çok korktuğum buydu işte. '' Masum masum bakınca bir süre yutkundum ve bekledim. Elimi elinin üzerine koydum.

''Öyleyse neden...diğerlerinin yanında öyle dedin? Hyung bunu söylemek istemiyordum ama..''

Gözlerime baktı.

''Söyle bana. İçinde sana sıkıntı olan ne varsa söyle.'' dediğinde kafamı sallayıp gözlerine baktım.

''Bende çok fazla emeğin var hyung ve ben seni hiçbir şekilde kırmak istemiyorum ama bu küçük düşme meselesi canımı sıkmaya başladı. Ben elbette ki amacını biliyorum ama özellikle de Jungkook'un karşısında hyungu olarak küçük düşmek iyi hissettirmiyor.''

Gözlerine baktığımda biraz afallamış gibiydi. Ah onu kırmış mıydım yoksa?

''Devam et.'' dedi fısıldayarak.

''Sen bugün öyle dayak yiyeceğimden ve benimle uğraşacağından bahsedince herkes kahkaha attı ve ben çok kötü hissettim hyung. Yemin ederim öyle kırıldım ki bunu sana belli etmek istemedim. Çünkü ne olursa olsun senin asla üzülmeni istemiyorum biliyorsun.''

Hafifçe gülümseyip yanaklarımı daha çok okşadı. Alnımı öptü. Ardından alnını hafifçe alnıma yasladığında nutkum tutulmuş gibi hissediyordum.

''Ben çok üzgünüm Joon. Gerçekten böyle hissettiğini bilmiyordum. Sadece seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun ya işte. Beni ciddiye almazsın zannettim.''

Suratı asılmış mahcup bir halde bana bakıyordu.

''Sorun yok hyung. En azından bunu bilmen iyi oldu. '' gülümseyip gözlerine baktığımda biraz da olsa rahatlamış görünüyordu.

Alnını tekrar bana yasladı ve gözlerini kapattı. Bir süre o şekilde bekledikten sonra nefesini yüzüme üfledi.

''Sana bunu yapanlara haddini bildireceğim tamam mı? Yeter ki bu işten uzak dur. Yeter ki sana birşey olmasın.''

Bir süre yüzüne bakıp dolan gözlerimi kırpıştırdım. Ardından kollarımı beline doladım ve kafamı göğsüne yasladım. Saçlarıma sayısız öpücük bırakmıştı. Bu çok fazla iyi hissettiriyordu.

*

Çocuklarla bahçede oturmuş sohbet ederken her zaman ki bize ait olan bankta oturuyorduk ama Jin hyung yoktu. Bu sabah evden aceleyle çıkarken son anda unuttuğu proje ödevini almış ve bu teneffüste de onu teslim etmeye gitmişti. Ah, yalan olduğunu düşündüğüm proje ödevi gerçekten de varmış.

you're my hope|namjin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin