|11| Kamp

851 95 166
                                    

Biraz +18 yerler var rahatsız olacaksanız atlamanızı tavsiye ederim. İyi okumalar.

Hepimiz ertesi sabah için valizlerimizi hazırlamıştık. Ertesi sabah erkenden uyandım ve rahatlamak için banyoya girip duş aldım. Dün Jin hyungun yaptıklarını unutamıyordum.

Düşüncelerimden kurtulup belime havlu sardım ve banyodan çıktım. Odama girdiğimde korkudan yerimde sıçradım.

"Jin hyung senin burda ne işin var? Ödümü kopardın."

Ayağa kalktı ve beni kendine çekti.
"Özür dilerim. Seni korkutmak istemedim." Kısık sesle söylemişti. Kısık sesle söylediği zaman ayrı bir çekiciliği vardı.

Elini belimde yavaşça hareket ettirdi.

"H-hyung... napıyorsun?.."
"Bilmem ne yapıyorum..."

Beni aniden yatağa itti. Ne yapacağını merak ediyordum. Karnıma ağrı girdi. Üstüme eğildi ve boynumu öpmeye başladı.

"H-hyung-" cümlemi tamamlamama izin vermeyip dudaklarımı öpmeye başladı. Kiraz gibi dudaklarını emmeye başladım. Onu itmek benim için çok zordu. Ondan gitmekte benim için zordu. O yüzden onu durdurmadım.

Beni öpüşüne karşılık verdim. Ellerini bedenimde gezdirmeye başladığında dudaklarına inledim.

Tişörtünü çıkarttı. Daha ileri gideceğimizi biliyordum. Yanlış olduğunuda biliyordum ama umursamadım. Çünkü umrumda değildi.

Elimi beyaz teninde gezdirirken sanki pamuğa dokunuyormuş gibi hissettim.

Dudaklarımdan ayrılıp dudaklarını göğsümde gezdirmeye başladı ve yavaşça aşağıya doğru indi. Elimi saçlarına daldırdım.

Kendi şortunu çıkarttı. Belimdeki havluyu yavaşça aşağı çekti.

Dudaklarımı dişledim ve ona baktım. Havlu tamamen bedenimden ayrıldığında o bir saniye bile düşünmeden erkekliğimi ağzına aldı ve emmeye başladı.

Kafamı geriye attım ve hafif hafif iniltiler çıkarttım. Ellerimi saçlarına daldırıp kafasını bastırdım. Derin derin nefes alıp verirken boxerını çıkarttı. Yavaşça kendi erkekliğini çekiştirmeye başladı.

Oldukça sertleşmiştim ve zevkten gözüm kapanıyordu. O sırada Jin hyungun telefonu çalmıştı. Çalan telefona bakınca erkekliğimi ağzından çıkarttı ve telefonu açtı.

"Hemen geliyorum bebeğim."

Sevgilisiyle konuştuğunu üzülerek anlamıştım ve hâlâ küçük bir umutla onun olmamasını diliyordum. Bana baktı.

"Üzgünüm ama sevgilim çağırıyor gitmem lazım."

Cidden, cidden sinirlenmiştim. Sinirle ayağa kalktım ve kapıdan dışarı sertçe ittim kıyafetlerini yüzüne fırlatıp kapıyı sertçe kapattım.

Böyle bir anda o aptal sevgilisi için bırakıp gidiyordu.

"N-namjoon niye böyle davrandın?"

Sertçe bağırdım.

"Siktir git!" İlk kez ona küfür ediyordum ama umrumda değildi. Yatağa oturdum. Bir kaç kez kendimi çekiştirdim ve rahatlamamı sağladım.

Onu affetmeyecektim.. onu affetmeyecektim ve onu affetmeyecektim.

Kıyafetlerimi giydim ve aynanın karışısında üzerimi düzelttim. Daha sonra makyaj yaptığım aynanın karşısına geçtim. Hafif bir makyaj yaptım ve saçlarımı düzelttim.

Kamp için hazırladığım çantamı aldım ve herkesin beni salonda beklediğini düşünerek yanlarına gittim. Hâlâ öfkem geçmemişti. Bu sinir yüzümden okunuyordu. Jimin beni görür görmez yanıma geldi.

"Hyung?.. iyi misin?.." ona baktım ve hafifçe gülümsedim. "İyiyim Jiminah."

Kolumu omzuna attım ve herkese baktım. "Hadi gidelim."

Her zaman ki gibi Jin yoktu. Sevgilisinin yanına mutlu mutlu gitmişti. Acaba yine ne için çağırmıştı.

Hep birlikte arabaya binecektik ama maalesef sığmıyorduk. O yüzden ben arkaya oturdum. Jimin kucağıma oturdu. Yanıma Jungkook oturdu, onun kucağına ise Taehyung. Sonra Yanımıza Yoongi'nin kıyamadığı devasa çantası geldi.

"Hey Yoongi! Neden bu çanta burda?!"

"Çünkü o çantayı yeni aldım ve sizin iğrenç çantalarınızla birlikte bagajda kalamaz."

Göz devirdim. Hoseok şoför koltuğuna oturdu. Yan koltuğunda ise tüm gece oyun oynayıp uykusuz kalan Yoongi oturmuştu.

"Neden gece uyumak yerine oyun oynadın?"
"Çünkü eğer oynamasaydım bugün yapacağım ilerlemeyi yapamazdım. Sonra sizi öldürürdüm."

Jungkook, Yoongi'ye hitafen konuştu.
"Hyung ben mi? Oyun mu?"
"Hoseok." Diye cevap verince hepimiz gülmeye başladık.

Sonra Jungkook, kucağındaki Taehyung'a baktı.
"Ben mi? Bogum mu?" Taehyung düşünmeden Jungkook'u seçti.

"Bakıyorum herkes işi pişiriyor."
"Bu sabah senin odandan da ses geliyordu ama." Dedi Hoseok.

"Ne sesi?"
"İnleme sesi falan." Güldü.
"Yanlış duymuşsundur."
"Yo. Gayet doğru duydum. Jin'de odasında değildi. Hiç bir yerde yoktu. Yani senin yanındaydı."
Çok uzatmadan kabul etmeye karar verdim.
"Ama sonra sevgilisi aradı ve yarım bırakıp gitti."

Jimin bana baktı. "Sinirli olmanın sebebi o muydu?" Dediğinde başımla onayladım.

****

Kamp alanına geldiğimizde Jin hyungun bizi orda beklediğini gördüm. Sevgilisiyle birlikte bekliyordu.

Jimin bana bakıp sırıttı. "Hadi onu kıskandıralım sende bana karşılığında bilgisayar alırsın."

"Hah! Onu niye kıskandıralım ki?!"
"Hadi hyung bilgisayar istiyorum."
"Aish pekala.."

Arabadan birlikte indik. Kolumu omzuna attım ve onu kendime çektim.

Jin hyungun yüzüne bile bakmadan yanından geçtik.

———————————————
Üzgünüm 1 haftayı birazcık geçti ama yeni bölüm geldi.

Sizi seviyorum. Okuduktan sonra oy vermeyi unutmayım :) muah :3

you're my hope|namjin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin