O günün akşamındaydık ve herkesin keyfi yerindeydi. Ben hariç. Jin hyungla barışmıştık ama bu durum canımı sıkmaya başlamıştı. Biz birbirimize alışıktık işte bunda anormal birşey yoktu. Çoğu zaman uyandığımda onu evde bulamazsam endişeleniyordum ve o tuvaletten çıkıyor oluyordu.
Fakat son zamanlarda ki hareketleri fazla kırıcıydı. Üstelik sevdiği kişi öyle birisiydi ki diğerlerinin bile gözü ondaydı çünkü birşeyler vardı. Emindim.
Bahçede hepimiz ateş başında oturmuş sohbet ediyorduk. Jin hyung su içeceğini söylemiş ve yanımızdan ayrılmıştı.
Gözlerim etraftakilerde dolaşırken omuzlarıma bırakılan battaniye ile bakışlarımı o yöne çevirdim.
Jin hyung.
Ve o an bütün sinirim uçup gitmişti. Nasıl kızardım ki?
Gülümseyerek yanıma oturduğunda dibine girdim ve kafamı göğsüne yaslarken anında elleri bedenime sarıldı ve kafasını kafama yasladı. Gözlerimi kapattım. Çok huzurlu hissediyordum. Jin hyung bu hayatta bana iyi gelen tek şeydi belki de.
Sonuçta hem annem hem babam olmuştu bana. Herşey olmuştu.
''İyi misin?'' Kulağıma fısıldadığında rüzgara rağmen onun nefesi ile titremiş ve başımı olumlu anlamda sallamıştım.
Bir süre elleri sırtımda gezinirken mırıldanışını duydum.
''Biz artık gidelim.'' dediğinde hafiften hareketlenmişti. Merakla ona baktım. Elimi tutuyordu.
Yoongi hyung ikimize bakarken kaşlarını çattı.
''Nereye gidiyorsunuz? Ne güzel oturuyoruz işte. '' dediğinde kafamı sallayacaktım ama ayağa kalktı ve beni de kaldırdı.
''Gitmemiz gerek. Sonra yine yaparız.'' dediğinde herkes onaylayan şekilde mırıltılar çıkarmıştı.
Hobie çaktırmadan göz kırpınca kaşlarımı çattım. Ne demek istiyordu bilmiyordum ama Jin hyungun beni sürüklemesine izin verdim.
''Hyung neden-''
''Sadece gidelim Joon. Sesini çıkarma.'' dediğinde birşey demedim.
Arabaya bindiğimizde üzerimdeki tişörte baktı. Ardından hızla üzerinde ki ceketi çıkardı ve üzerime örttü. Eğilip alnımı öptü ve kapımı örttü. Diğer tarafıma geçtiğinde sessizce ona bakıyordum. Birşey mi vardı anlamamıştım.
Arabayı hızla sürerken bakışlarımı ondan çekmemiştim.
''Geldiğimde Jimin üzerinde yatıyordu.'' dediğinde ki ses tonunda ki sakinlik beni korkutmuştu.
Ne demekti bu?
''Evet?'' dedim sonunu uzatarak. Bunda ne vardı ki? Hepimizi yapardık bunu.
''Sence bu doğru muydu Joon?'' Bakışları hafifçe bana döndüğünde kurumuş dudaklarımı yaladım.
''Hyung bunu hep yapıyoruz zaten. Üstelik Jimin sadece iyi hissetmemi sağlıyordu.'' dediğimde uzanıp eline dokundum.
Aniden tutuşu gevşemiş ve parmakları elimi sıkıca kavramıştı.
''Üzerinde yatarak mı sağlıyordu?''
''Hyung ne demek istiyorsun?'' dediğimde arabayı durdurdu.
Onu izlemekten nereye geldiğimizi fark edememiştim. Gerçekten fazlasıyla ıssız bir yerdi. Korkmuyor değildim ama o vardı.
Bana döndü.