Namjoon'dan
Yavaşça gözlerimi açtım. Ellerim ve ayaklarım bağlı şekilde sandalyede oturuyordum. Ağzımda bant olduğu için konuşamıyordum da.
Odaya bir bakış attım. Resmen yatak odasındaydım. Kraliyet yatak odası gibi bir yatak odası. Kocaman odada o kadar güzel şeyler varken beni eski tahta bir sandalyeye bağlamışlardı.
Tamam şimdi bir şekilde burdan kurtulmanın yolunu bulmalıydım. Oturarak zıplamaya ve ses çıkartmaya çalıştım ama sonucunda yere kapaklandım.
Canım acımıştı ama bağıramadım bile çünkü ağzım bantlıydı.
O sırada içeriye iki tane dev gibi adam girdi. İlk önce beni kaldırdılar. Daha sonra elime kıyafet verdiler. İçlerinden biri Tanrı'nın vermiş olduğu ağzı kullanarak konuştu.
"Bunları giy." Dedi. Keşke konuşmasaymış ama elimden bir şey gelmez. Konuştu bir kere.
"Nedenmiş?" Dediğimde ise cevap vermeden çıktılar.
Elbette giymeyecektim. Resmen elime fantezi kıyafeti verip gitti. Bu çok... çok... sert bir kıyafet üstelik.
Aynanın karşına geçip üzerime tuttum. Aslında... acaba... denesem mi? Ne olur ki sadece deneyebilirim. Onlar dediği için giymiyorum, kendim denemek için giyiyorum.
Üzerimi değiştirdim ve bana verilen o seksi kıyafeti giyip aynanın karşısına geçtim.
"Siktir ordan. Bu tipime Jin bile düşer." Demiştim seslice. Dediğim şeye karşılık gelince irkildim.
"Jin kim?"
Bana seslenen kişiye baktım. Oldukça yakışıklıydı. Çene kemiği belirgin olan dolgun dudaklı, orta boyutta siyah gözlere sahip, ince uzun bedeniyle karşımda dikilmiş bana soru soruyordu.
"Jin kim?" Demiştim ona bakarak. Bir dakka ne? İki dakika da adamın etkisine kapılmış Jin'i unutmuştum.
"Ben de sana soruyorum Jin kim diye." Dediğinde kafamı kaşıdım. "Jin işte. Tanımazsın. Öyle benden büyük. İnsan işte." Dememle gülmesi bir oldu.
Bembeyaz dişleri resmen ışık saçıyordu. Ayrıca gülüşü de güzeldi yahu.
"Ben Lucas."
"Ben niye burdayım?"
"Hoşuma gittin."
"Beni tanımıyorsun bile!" Sinirlenmiştim. Resmen hoşuna gittim diye beni kaçırmıştı."Çirkin de değilim ki. Sadece bir kereliğine bir şey olmaz."
"Jin bunları bilse ne olur biliyor musun?!"
"Ne olur?" Diye sormuştu merakla. Ona olan yükselişim bir anda inmişti.
"Tam seni döverken sevgilisi arar ve o sana dokunmadan beni de yanına almadan gider." Başımı eğdim ve yatağa oturdum.
Oturduğum sırada Jin'in tüm yaptıkları gözümün önünden geçti ve sinirlerim tepeme çıktı.
"Seninle birlikte olmayı kabul ediyorum!"
Ayağa kalktım ve Lucas'ın yüzüne bağırdım. "Fuck You!"