Ve tekrar beraberdik. Bütün grup toplanmıştık ve her zaman ki gibi Jin hyung yoktu. Çok sevdiği 'sevgilisi' ile ilgilenmekle meşguldü. Hep beraber otururken herkes sessizliğe bürünmüş durumdaydı. Çünkü herkesin Jimin'le aramızda olan durumdan haberi vardı. Bu yüzden biraz garip hisler içerisindeydik.
Sanırım kimse hislerinden emin değildi.
''Pekala uhm..şimdi olayı toparlayıp konuşalım.'' Yoongi hyung gergince ellerini dizine silerken bakışlarım ona döndü. Hemen yanımda oturan Jimin bakışlarını bana dikerken ona bakmadım. Garip hissediyordum.
''Jin hyungla aranızın bariz kötü olduğu ortada. Yani bu değişimin hepimiz farkındayız.'' dediğinde istemsizce başımla onayladım.
''Peki senin ondan beklentilerin ne Joon?'' Yoongi hyungun bana dönen bakışlarıyla ensemi kaşıdım.
Ondan ne bekliyordum?
''Sadece...yıllardır aramızdan su sızmazken şimdi zar zor yüzüme baktığını hissediyorum. Elbette hayatına aldığı birileri oldu ama ben onun için farklıydım. O da benim için öyleydi fakat şimdi sanki birşeyler ona engel oluyor gibi.''
Jimin yavaşça kafasını omzuma koyduğunda ona döndüm. Bakışları gözlerimdeydi. Hafifçe nefesimi verdim ve uzanıp saçlarını öptüm. Bana daha da sokulunca kolumu beline sardım ve kendime çektim.
''Açık konuşmak gerekirse o kızla ilgili şüphelerim var hyung.'' Hobie, Yoongi hyunga dönünce hepimiz ona baktık.
''Ne gibi?'' Jungkook kafasını Taehyung'un dizinden hafif doğrultmuş Hobie'ye bakıyordu. Taehyung onun yorulmaması için kafasını geri yatırdı. Gülümsedim.
''Sanırım görüştüğü başka kişilerde var.'' dediğinde Taehyung gözlerini kocaman açtı.
''Bundan nasıl eminsin hyung?''
''Geçen akşam bara tek başıma gittim. Çok fazla içtim sarhoştum ama birini gördüm. Bir kız ve oğlanla öpüşüyordu. Dae Hee olduğundan şüpheleniyorum. Çok benziyordu.''
Hepimiz şaşkınlıkla birbirimize bakarken Jimin elimden tutmuş ve ayağa kaldırmıştı.
''Her ne yaşanırsa yaşansın sadece Namjoon hyunguma destek olacağım.'' dedi ve beni üst kata sürükledi.
*
Jimin'in yatağında oradan oraya dönerken yerimi yadırgadığımı hissettim. Rahat edemiyordum. Aklım Jin hyungda takılı kalmıştı. Her ne kadar ona kızgın olsam da özlüyordum işte. Dayanamıyordum. Ayrı evlerde kalmamız da garip hissettiriyordu.
Bulunduğum odanın kapısı açılınca kafamı kaldırıp baktım. Jimin üzerinde sadece şort varken yanıma doğru geldi. Birşey söylemeden yanıma uzandığında ona baktım. Dibime girdi ve kollarını belime sardı.
''Neden uyumadın?'' dediğimde gülümsedi.
''Çünkü seninde uyumadığını biliyordum.'' dediğinde hafifçe gülümsedim ve ona baktım. Sanırım söyleyecek şeyleri vardı.
''Ben...sanırım seni böyle görmek beni çok üzüyor hyung.'' Bakışlarını kaçırmış elleri tişörtümün ucuyla oynuyordu.
''Jiminah..'' dedim ve belime sarılı olan ellerini alıp öpücük kondurdum. ''...ben hyungun olarak her zaman yanındayım ama bunu sormama izin ver...Benden...hoşlanıyor musun?'' dediğimde bakışları direk gözlerime çıktı.
''Hyung ben...b-bilmiyorum.'' derken gözleri anında dolmuş ve bir damla gözyaşı süzülüvermişti. Endişe ile ona yaklaştım ve kollarım arasına aldım. Yavaşça saçlarını öperken daha fazla soru sormamaya karar verdim. Sanırım aklı fazla karışıktı miniğimin.