"Amanda mı ? "
"Neden bu isimle sesleniyordu yanındaki yabancı?"
Şaşkın gözleri yanındaki yarı uykulu ama sevinçden ışıl ışıl parlayan yeşillerle birleşti.
" Bu yabancı da kimdi ? Neden Brandon yoktu ?"
Yanındaki genç adam mutlulukla genç kadına sarıldı sımsıkı
"Tanrıya şükürler olsun günlerdir başucunda uyanmanı bekliyorum , beni çok korkuttun aşkım " diyerek genç kadını müşfik bir şekilde yanaklarından öptü
"Nihayet kendine geldiğine göre sana birşeyler hazırlatayım birderi bir kemik kaldın günlerdir aç susuz yatıyordun sevgilim " diyerek oturduğu yerden kamaranın kapısına yöneldi.
"Dr. Anderson'ada haber vereyim uyandığını yemekten sonra tekrar bir muayene etsin "
Genç kadın birşeyler söylemek için tam ağzını açmıştı ki yanındaki yabancı adam kamaranın kapısını kapatıp uzaklaştı.
Bilinmezliğin cenderesi genç kadının bütün benligini ele geçirmiş yorgun vüducuduyla birlikte zihninide hırpalamıştı, cevaplandıramadığı milyonlarca soruyla birlikte yattığı yerden sendeleyerek ayağa kaltı sol tarafındaki kamarının küçük penceresine yöneldi, pencerenin camına vuran sulardan bir geminin içinde olduğunu anlayan genç kadın dalğınca koyu maviliklere daldı , denize düştüğü andan itibaren kutulmak için çırpındığı o anları tekrar zihninde canlandırırken artık son dediği o anlarda kuvvetli bir elin kendisini tutup ölümün kucağından çekip aldığını hatırladı, beraberinde o çelik gibi bakan yeşillikleri,o yeşillerin sahibi demmeki o yabancıydı,anlam veremediği ise isminin Amanda olarak telafuz edilmesi ve kendisine yabancı olan adamın
"Sevgilim " demesiydi.
Kamaranın kapısının açılmasıyla içinde bulunduğu karanlık dünyadan sıyrılıp yabancısı olduğu , bilmediği bu garip dünyaya yeniden döndü. Pencereden uzaklaşarak kapıya baktı.
" Ahh leydim bizi ne kadar çok korkuttunuz bilemezsiniz "diyen kadının sevecen tavırlarına belli belirsiz bir gülümsemeyle baktı.
" Bu insanlarda kimdi? Neden hiç birşey hatırlamıyordu?"
Kadının arkasından gelen adamlardan birinin elinde siyah çantayı görünce biraz önce bahsi geçen Dr.Anderson ve eşi olduğunu tahmin ettiği insanlara içtenlikle gülümseyerek yatağın karşısındaki koltuğu işaret ederek
" Lütfen oturun ayakta kalmayın anladığım kadarıyla herkesi telaşlandırmışım" diyerek kendiside yatağın kenarına oturdu. Kamarasındaki konuklar işaret edilen yere oturduktan sonra kadın tekrardan konuşmaya başladı.
" Ahh güzel kızım ne kadar telaşlandığımızı kelimelerle anlatamam ama bay Macgein'nin delirdiğine yemin edebilirim "diyerek gözlerinde yaşadığı olayların şiddetini yüzündeki mimiklere yansıttı"
"Bay Macgein 'de kim?"diye soracağı esnada doktorun araya girmesiyle suspus oldu yeniden
"Anna..!lütfen bayan Forester'ı daha fazla yormayalım kazanın şokunu hala atlattığını zannetmiyorum ,şimdi iznin olursa kızım tekrardan muayene edeyim yemekten önce muayene etmek daha doğru olur diye geldim.Anna'da senin için fazla üzgündü onunda senin iyi oldugunu görmesi gerekiyordu,yoksa sorularıyla beni bayıltabilirdi diyerek" gülümsedi.
Kadın alınmış bir sekilde kocasına göz devirerek Sandra'ya yöneltti bakışlarını
"Bu yaşlı adama aldırış etme kızım bilirsin işte erkekler hep birbirinin aynısıdır ."
Sandra içinden "Bilirmiyim? " diye düşündü.
"Hayır bilmiyordu , hiç birşey bilmiyordu hayatla ilgili hayatıyla ilgili herşey kocaman bir boşluktu, hatta bu insanları ilkkez gördüğüne, etrafındakilerin delirmiş olduğuna yemin edebilirdi, kafayı yememek için bu soruları kendine saklayıp olayların iç yüzünü öğrenene kadar sırrını saklayacaktı".
Doktorun karısına seslenmesiyle iç dünyasından uzaklaşarak yeniden ortama döndü.
" Anna hayatım birazdan bay Macgein burada olur,sen Jane ve Kate' nin yanına dön istersen tek başılarına gemide daha fazla yanlız kalmasın kızlar , zaten Jane yeterince üzgün "
Yaşlı kadın başıyla kocasının dediklerini onaylarken sevecen bir halle tekrardan Sandra'ya yaklaşıp
"Sevgili kızım ben müsade istiyorum,Jane'yi ve Kate daha fazla yanlız bırakmıyayım iyileştiğine çok sevinecekler , sen biraz daha kendini toparla birlikte ziyaretine geliriz " diyerek kamaradan çıktı.
Genç kadın doktor la gözgöze geldiğinde adamın babacan bakışlarından içine yayılan güven duygusuyla onunla bu cevapsız soruları konusabileceğini hissetti.
"Dr.Anderson sizinle yanlız konuşabilirmiyiz vaktiniz varsa ?"
Adam genc kadının kendisine yönelttiği sorudan birşey anlamasada
" Tabiki kızım" diyerek gülümsedi.
Sandra neler olduğunu sormaya cesaret edemesede bu muammayı çözmeliydi o anda kamaranın kapısı yeniden açıldı,yine o çelik gibi bakan yeşillerle karşılaştı.
Uzun boylu esmer tenine tezat yeşil gözlerle kamaranın kapısından kendisine aşk'la bakan adam doktoru kamara da görünce gülümseyerek selamladı
" Dr. Anderson size ne kadar teşekkür etsem azdır, tatsız bir olayla karşılaştık ama mucizeler demekki böyle gelişiyor "diyerek doktora elini uzattı.
"Ahh evet bay Macgein sizinle karşılaşmasaydık şuan belkide hayatta olamazdık evlat,bizi geminize almak gibi onurlu bir davranış için ben teşekkür ederim "dedi babacan bir ifadeyle
Sandra neler oluyor diyen bakışlarla iki adama da öylece bakarken o çelik yeşili gözlerin sahibi konuşmaya başladı.
" Aşkım Dr.Anderson ve beraberindekileri sen denize düşmeden önce gemimize aldık hatırlıyormusun ? "
Sandra boş bakan gözlerle yaşamadığı bir olayı hatırlamaya çalışmanın ne kadar saçma olduğunu düşünürken karşısındakiler kadının birşeyler hatırlamaya çalıştığını zannederek kendisine yöneltilen bakışlarla cevap bekliyorlardı.
"Üzgünüm ama kafamın içi bomboş hiç birşey hatırlamıyorum"
Dr.Anderson genç kızın omzuna dokunarak
"Çok büyük bir kaza geçirdin evladım, başının arkasına düşen direğin şiddetiyle o fırtınada birde denizin soğuksularına düştün ,Allah'dan bay Macgein erken farkedip seni o soğuk sulardan çekip aldı yoksa sonuç daha vahim olabilirdi " dedi dalgınca
Sandra; doktor konuştukça olayları birleştirmeye başlamıştı.
" Kendisi gibi denize düşen bir kadın varsa,ona ne olmuştu?yada neden herkes ona o kadınmış gibi davranıyordu?"
İstemsizce ellerini başına götürdü Acı çekiyordu bir sürü cevapsız sorular ve yabancı sı olduğu bir hayat ve insanlar vardı,delirecek gibi oldu bir an
" Amanda hayatım neler oluyor?" diye endişeyle üzerine atlayan adama yabancı ve ağlamaklı gözlerle baktı
" Lanet olsun hiç birşey hatırlayamıyorum sen kimsin? Ben kimim ? Nasıl buraya geldim? Bulamıyorum " diyerek hıçkırıkla maviliklerinden oluk oluk gözyaşları dökülmeye başladı.Kamara'daki iki adamda genç kadının ağlaması karşısında üzgünce birbirlerine bakarak işaretleştiler."Doktor karıma bir ilaç verebilirmisiniz?"
" Tabiki bay Macgein " diyerek çantasından bir kutu ilacı genç kadına uzattı.
"Evladım kazanın şokuyla bir hafıza kaybı yaşıyorsun,hiç birşey hatırlayamaman normal bu kalıcı yada geçiçi bir durum olabilir zamanla çözülecek,şimdi sizi yanlız bırakayım bu ilaçları düzenli olarak hergün yemekten sonra bir tane iç .Başka bir şikayetin olursa gemi Fransaya ulaşıncaya kadar emrinizdeyim " diyerek başıyla adamı selamlayıp kamaradan uzaklaştı.
Kollarında bulunduğu adam genç kadını dahada sıkıca sararak gögsüne bastırdı,genç kadının saçlarını okşarken bir yandanda saçlarına öpücükler konduruyordu
"Herşey geçecek iyileşeceksin aşkım , bundan sonra seni gözümün önünden ayırmayacağım .Keşke başından beri izin vermeseydim bu yolculuğa İskoçya'da kalsaydın " dedi.
"Ne iskoçyamı demişti.? Sandra da Weldinburg topraklarında yaşıyordu demekki aynı topraklarda yaşıyorlardı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kitap
FantasyYakışıklı Weldinburg Dükü , Wt.Brandon Weldinburg karısına ikizi kadar benzeyen genç kızı görünce kısa bir şok geçirmişti ...deliler gibi sevdigi karısının yasını tutarken karşısına Casandra çıkmıştı.......uzun bir matemden sonra duygularını yenide...