Kitap

17.bölüm

Vatikan sarayı....

1700 yılların ilk yarısı iç isyanların ve türklerin avrupa'ya geçişini durdurma çabaları sarayın maddi açıdan kan kaybetmesine neden olmuş,vatikan'dan krallıklara gönderilen kardinaller vergi memuru gibi vatikan'a entrikalarla parasal akışı sağlarken haçlı savaşçıların venedik'te müslüman türklere karşı zaferi vatikanın yeniden muzaffer eda ile dünya siyasetinde etkin rol oynamasına yardımcı olmuştu.

İhtişamlı odasının dört bir yanında yer alan altın varaklı heykellere göz gezdirirken gözlerinin takılı kaldığı meryem heykeline sıkıntılı bir iç geçirişle dalgınca bakan papa kardinalin bitmek bilmeyen isteklerle dolu mektubunu maun renkli masasının üzerine fırlatıp, yarım bıraktığı şarap kadehine uzanıp kadehi yavaşca dudaklarına götürdü,o esnada aklına gelen şeyle hemen elini havaya kaldırıp, yirmi metre ötesinde emrini bekleyen askere işaret etti

Papa Crius kardinalden gelen mektubu askere uzatırken,bunu Kardinal Celementi ye iletin ve bana hemen Claus' u bulun derhal gelmesini söyleyin diyerek, ihtişamlı tahtına yaslanıp uzağındaki meryem heykeline dikti gözlerini tekrardan
Elindeki kadehi kendisini gerçekten görüyormuş gibi canlı duran meryem heykeline tutarak
" Birgün bu masumiyetin gercekten kazanacağını zanneden ahmakların yanılgısına " diyerek içkisini bir yudumda içip ağzının kenarından dışarıya akan içkiyi değerli mücevherlerle süslü parmaklarıyla sildi.
Bir kaç dakika içinde odaya koşarak gelen kardinaller saygıyla papa hazretlerinin yanına gelip üzerindeki elbisenin eteğini öperek saygıyla başlarını egip beklerken papa iki üst komutanını kutsayarak komutanlara oturmalarını işaret etti.
Kardinal Celemente ve Claus papanın sıkkın halinden bir şeylerin ters gittiğini anlamışlardı ikiside ses çıkarmadan dikkatlerini papanın ağzından çıkan kelimelere dikkat kesilmişken.
Papa bir iki kesik öksürükle boğazını temizleyip elini masasının gizli bölmesine uzatıp bir zarf çıkararak Claus'a uzattı.
"Komutan türklerle şu an için büyük bir mesele kalmadığına göre İsa mesihin kanından olanı bulmaya yoğunlaşabiliriz bu aslında çok büyük bir mesele "diyerek komutana zarf da yazanları okumasını işaret etti.

Papa sol işaret parmağındaki armalı yüzüğü bir iki çevirmeyle parmağından çıkarıp avucuna aldı
" Clemente " diye mırıldanırcasına bir sesle birşeyleri sürekli tekrar ederken kardinal tanıdık gelen bu ritüeli izlerken ürpertisine engel olamamıştı.
Yüzüğü nefesiyle efsunladıktan sonra cebinden çıkardığı keseye koyup kesenin iplerini sıkıca titreyen parmaklarıyla yavaşça bağladı.
O arada zarfın içindekini okuyan komutan Claus yüzünün aldığı renkten habersiz balmumu gibi sararmış bir halde papayı izliyordu.
Bu bir aldatmacaydı bunca yıldır hatta yüzyıllardır bir aldatmacanın son piyonları olduklarını düşünürken gerçekle yalanın ayırt edilemediği bir inanışın neferi haline nasıl gelmişti.
Daha dün gibi hatırladığı olay yine hafızasına gömmek istedikçe ansızın hortlayıvermişti.

SanPaterson tapınağındaki onca erkek çocuğunun başına gelenler hiçbir dinin yada inanışın zihniyeti olamazdı.
" Bunlar iblise hizmet ettiklerinden habersizmiydi ? Papanın neye hizmet ettigi aşikardı da ,ya bu onca insan , ya o zavallı çocuklar kimin kurbanıydı.?"
"Kendilerini aşırı dindar zanneden katolik ailelerin mi? "
"Yada bu sapkın zihniyetin sapık neferleri olan başıboş tapınaklarda her sapıklığı yapan sözde din adamlarının mı?".
Komutan Claus içindeki intikam ve nefreti en derinlerine çocukluğunun karanlık sayfalarına tekrardan gömerek boş ve soğuk bakışlarını papaya yöneltip

"Papa hazretleri ne emrediyor?" diyerek egilip tekrardan papanın etek ucuna dudaklarını dokundururken içinden gelen kusma isteğinide bastırmaya çalışarak ayağa kalkıp papanın elindeki keseye uzandı.

"Clemente komutana gerekli şeyleri bir bir anlatın eksik yada atladığınız tek bir konu bile kalmasın mesih'in son varisinin peşini bırakmayacağız bu yüzyıllardır süren bir kovamalacaya dönüştü son noktasına geldiğimiz iş gönderdigin adamın ahmaklığı ile çuvallayamaz derhal yeni bir plan hazırlanmalı" diyerek oturdugu yerden kalkan papa sıkıntıyla odanın içinde dört dönüyordu.