"İnsan aslında istedikleri ile vazgeçtikleri noktasın da seçimler yapar
Ve o seçimleri kaderi olur "15 yıl sonra......
Weldinburg malikanesiCasandra ihtişamlı malikanenin balkonundan rengarenk çiçeklerle donatılmış bahçeyi izlerken,son on beş yılının muhasebesini yapıyordu.
Vazgeçişleri aslında hep başkalarını mutlu etmek adına hayatından çaldığı o yılların da gizliydi.
"Ne bekliyordu ki ?"
Genç kadın bu ortaçağ avrupasında kadının bir erkek kadar saygı göremeyeceğini bile bile bir mücadelenin içine girmişti.On yıl öncesindeki bir anıyı hafızasının derinliklerinden çıkarıp tekrardan yaşanmışlıklarını o girdaplı mutluluğunda gülümseyerek hatırladı.
"Ahh Albay Murphy ne demişti,karanlık bir ortaçağ avrupasını karanlığa itilenler aydınlatacak sevgili Casandra " demişti.
Albayın malikaneye gelişini, o entrika dolu günleri, dükün yaptığı araştırmalarla Vatikan kaynaklı Sion tarikatına kadar uzanan dolambaçlı yolun sonunda çok acılar çekmişti genç kadın
Ama işte yine buradaydı,sevdiği adamın güven veren kolları arasında
İnsan sevince ıssızlaşıp,sevilince ışıldıyordu güneş gibi ve biliyordu ki feda ettiklerine her şeye değerdi şuan burada olmak
" Evet"
dedi genç kadın kollarını kendine dolayarak kesinlikle ben buraya aitim.
İkizleri düşündü yine belli belirsiz gülümseyerek
Jones'in ordudaki başarıları ile yüreği kabarmıştı genç kadının, O artık Buckingham da hatırı sayılır bir komutandı.
Karl gelince aklına hafif bir kahkaha attı düşüncelerine ve muzipçe eli ile havada sildi o düşünceleri
" Tam bir çapkın " diyerek hayalindeki genc adama bir öpücük bahşetti
" Fransa'da genç leydilerle başını ağrıtmaya devam etsede" diye devam etti genç kadın düşüncelerindeki gezintiye"O artık başarılı bir diplomattı."
Ilk fırsatta ziyaretine geleceğini bildiren mektubu genç adama dün göndermişti. Zaten Nessie'yide özlediğini düşünerek biran önce bu yolculuğa çıkmaya sabırsızlanıyordu.
Matthew ile evliliği mükemmel gidiyordu kardeşinin birde üzerine Hindistan ziyareti dönüşü bebek haberi eklenince doğumdan önce Paris'de olmayı planlayarak mektup göndermişti sevdiklerine ayrı ayrıBalkon da dalıp gittiği anılarına arkasından kendisini saran kolların sıcaklığı ile son verirken ,dükün boynuna kondurduğu öpücükle başını sevdiği adamın göğsüne dayayıp usulca çevirdiği başını yine sevdiği adama yasladı, kendini o her zamanki mest olduğu kokuya bırakarak göz kapakları kapalı bir halde mırıldandı.
" Sonsuza kadar böyle kalabilirim Brandon " dediğinde
Kocası genç kadına imalı imalı bakarak "Hindistan'da seni bulduğumda , beni tanımadığını söylediğini hatırlatırım " diyerek genç kadını kendine çevirdi.
Genç kadının irislerine sabitlediği bakışlarını boynunda ve dudaklarında gezdirirken biliyordu ki
Casandra vazgeçemedikleri arasında ilk başta yer alıyordu.
Brandon kabus dolu o yıllarıı hiç yaşamamış sayarak genç kadına sıkıca sarıldı.
" Kabus gibi geçen o yılların acısını senden çıkaracağım düşes hazretleri, bunu o inatçı kafana yazsan iyi edersin,bana yaptıklarını unutmadım" diyerek karısının önce gözlerine dokundurdu dudaklarını sonra o dudaklar genç kadının dudaklarını buldu.
Eskisi kadar çekici görünen bu adamın öpüşlerinde
"Şefkat vardı ,vazgeçememek vardı,herşeyim "der gibiydi .
"Canım""Her şeyim"
"Nefesim " diyordu.
Öyle anlar vardır ki bir saniyesi bir ömürdür,öyle sessizlikler vardır ki size satır satır mısra mısra Aşk' ı anlatır.
Genç kadın sımsıkı sarıldığı güçlü bedenden ayrılmadan balkondan içeriye dükün kollarında girerken bu mutluluk için tanrıya şükrediyordu.
Hindistanda bulduğu gerçek inancın teslimiyeti ile şükrederek içeriye girdi.Genç kadın kaçırıldığı o günleri hatırasından silmek istesede o tatsız olaylar genç kadına kendi gerçeğini bulmasında rehber olmuştu.
Albay Murphy'nin kaçmasına yardım ettiği gün peşindeki adamın varlığından habersiz
O bir asır gibi bitmek bilmeyen gemi yolculuğunda kilitli tutulduğu gemi ambarında fareler böcekler ve küf kokusu genç kadının kabusu olmuştu.
Gemideki yaşlı hindu ile arkadaşlığı kendisine ölmeyecek kadar verilen ekmek ve suyun sayesinde başlamıştı.Saati hatta gece ve gündüzü ayırt edemediği o mahkum günlerinde yaşlı adam usulca gelip yemeği genç kadının önüne koyar ,yarım yamalak bir aksan ile kendisi ile sohbet ederdi.
" Tekamül inziva ile gerçekleşir,bu senin imtihanın güzel leydim sabır zor ama sonucu güzel bir fırtınadır biraz daha sabır " diye
Konuşurken ilk başlarda
dediklerinden bir şey anlamadığı yaşlı adamı akıl yoksunu zannederken acıyarak bakardı.Oysa en acınası kendi halinden başkası değilken
Kibir ve gurur nasıl bir illetti,göreni cellad görüleni mahkum edenO günlerinden utansada her yaşanmışlık bir ders değil miydi ki, elbette yaşanması gereken neyse o yaşanacaktı ve yaşamıştı da
Genç kadın kaçırılmasının ardından esir olarak satıldığı asilzadeye gönderilmek üzere Hindistana doğru yola çıkan bu gemiye değersiz bir eşya gibi bağlanıp bindirilmiş izbe bir yerde güneş görmeden günlerce yolculuk yapmıştı.
Yüzünde koyu renk derisinin ortasında yıldız yıldız parlayan gözlerle yaşlı Arditi adı gibi ateşin tanrısı misali genç kadının karanlığına ateş olup ışık tutmuştu.
Uzun geceler boyu genç kadına anlattığı o mistik inancı aslında ilmek ilmek dokumuştu Casandra'nın yüreğine.
Genç kadın bilmediği duymadığı bu inançla kendinin ,evrenin ,yaratılan herşeyin bir tekten oluşup birlenerek ayrıştığını ve herşeyi birleştiren gücün ilahi Aşk olduğunu o yolculukta yaşlı Arditi'sinden ögrenmişti.
Bu yaşlı kara kuru adamı babası gibi sevip sahipleneceğini bilmeden adam onun yüreğinde başka başka alemlerin kapılarını açarak hayata bağlamıştı.
Genç kadın Hindistan'a ayak basar basmaz Albayı limanda görmesi aslında mucizenin de ötesinde bir şeyin varlığından kaynaklı olduğunu biliyordu.
Albay Casandra' yı limanda görür görmez genç kadının halinden yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu anlamış ,kurtuluşu için yardım etmişti
Ne garip bir silsilenin harmanladığı çarktı bu .
Önce Albayın hayatını kurtarıp herşey yolunda derken kendisi görünmez ellerin esiri olup esir pazarında bir köle gibi satılmış,daha sonra bu kader yine albayı karşısına çıkarıp esaretine son vermişti.
Yaşlı adama her defasında dediği gibi
" Bütün bunları seninle tanışmak için tasarlamış tanrı Arditi " diyerek ikisinide gülümseten bu espri ile geçmişi yad ederlerdi.Genç kadın anılarına, kocasının öpücüklerine karşılık vermek için son verirken yüreği huzur dolu bir halde gülümsedi.
"Sevgili karıcığım şimdilik seni rahat bırakıyorum,buna mecbur olmasam asla yapmazdım iki gün sonra Fransaya yolculuk var ,benim buradaki işlerimi bitirmem gerek" diyerek karısının gözlerine, yüzüne,saçlarına sonrada dudağına tekrar tekrar öpücükler kondururken Casandra ikigün sonra yapılacak yolculuğa odaklanmıştı.Sitemli bir ses tonu ile
"Bradon" dediğinde dük karısından gelecek saldırıyı sezinlemiş hemen bir referansla
" Güzel leydim bu sarayın emri olmasa inanın siz ekselanlarının talimatı dışına çıkmazdım " diyerek tekrardan karısının dudaklarına bir buse kondurdu.Kocasının yerinde yaptığı atakla kendine savunma bırakmayışına gözlerini devirip,kendisini kocasının kollarından uzaklaştıran genç kadın.
" Tamam o zaman ekselansları işinizin başına ,benimde işlerimi yetiştirmem gerek " diyerek kapıya yönelip eliyle dükü kapının dışını göstererek adeta odadan kovaladı.
Dük kapı eşiğinde duraksayıp güzeller güzeli karısının komik halini süzerek gözlerinde muzip bir parıltıyla
" Düşes hazretleri bu tutumunuz agır bir cezayı hakediyor,akşam görüşmek üzere " diyerek karısının söylediklerini duymazdan gelerek odadan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kitap
FantasyYakışıklı Weldinburg Dükü , Wt.Brandon Weldinburg karısına ikizi kadar benzeyen genç kızı görünce kısa bir şok geçirmişti ...deliler gibi sevdigi karısının yasını tutarken karşısına Casandra çıkmıştı.......uzun bir matemden sonra duygularını yenide...