Paris'de halk açlık ve sefalet içinde yaşam mücadelesi verirken Versay Sarayından limana teşrif etmiş, süslü ve oldukça görkemli atlı araba limanda bekleyen kalabalığın meraklı bakışları altında tüm ihtişamı ile konuğunu bekliyordu
Kral Louis sır gibi tuttuğu bu konuğun sağ salim saraya getirilmesi için en iyi dört askeriyle birlikte muhafız alay komutanı olan Antie ' yi limana göndermişti.
Antie Kardinal Fleus' un en gözde komutanı ve kuzeniydi.
Kraliyete ait arabanın bekliyor olması deniz yoluyla gelecek olan yolcuların içinde önemli şahsiyetlerin olduğunun işaretiydi.
Halkın deniz yoluyla sağladıkları geçimleri ise kıtkaanat zor bir hayattı.Şehirde çoğunluğu fakir balıkçı ailelerin oluşturduğu kesimin önde gelenleri ise bir kaç tüccar ve aristokrat aileydi.
Bazı tüccarların da limana ticaret için gelmiş olması,limanı bugün diğer günlerine göre daha renkli bir görüntüye boyamıştı.
Sandra filikadan inip karaya ayak bastığında etrafındakilerden utanmasa yere oturup soğuk ıslak taşları öperdi.Bu kadar uzun ve maceralı bir deniz yolculuğu yapmak artık hayatında isteyecegi en son şeyler arasındaydı.
"Ne yolculuktu ama "diye düşündü
Denizde boğulduğu anlar geçti tekrar hafızasından görüntüler zihnini sardıkça bir görüntü netleşti gözlerinin önünde
" Evet evet " diye heyecanla nefesini tuttu.
Denizin dibinde çırpınırken onu azgın dalgaların içinden çelik gibi parmaklar tuttuğunda o anki panikle gördüğü adam Clean Macgein Forester'ın koyu yeşil gözleriydi.
Genç kadın hafızasındaki görüntülerle uğraşırken gemideki yolcularda tek tek karaya ayak basmış,kendilerini karşılayan arabaların önünde beklerken,kolunu sımsıkı tutmuş elin sahibine baktı.
Kocası 'kötü bir şey mi oldu ?'diye bakışlarıyla soruyordu .
Başını hayır anlamında sallayıp kocaman bir gülümseme attı kocasına .
Birlikte Versay sarayının yolcularının yanına ulaştıklarında
Jane yine kendisinden beklenen bir performansla gözü yaşlı
" Ahhh Amanda sensiz kalmak istemiyorum " diyerek gözyaşı döküyordu.
Genç kızın bu duru samimi haline ne yapacağını şaşıran Sandra da genç kıza sıkıca sarıldı.
Bir süre genç kızın ağlamaklı yakınmalarını dinleyip sustuğunu fark edince kızın yüzünü avuçları arasına alıp
" Merak etme çok sık buluşacağız " diyerek küçük biçimli suratına bir öpücük kondurdu.
Limandaki kalabalık arasından iki kadını izleyen meraklı küçük gözler,merakına yenik düşmüş, bu iki kadının dahada yakınına getirmişti sahibini.
Sandra ağlayan genç leydiyi sakinleştirmeye çalışırken merakla kendilerine bakan buz mavisi gözlerin sahibine göz kırparak
" Bak gördün mü Jane " diye küçük kızı gösterdi
" Burada neden ağladığını merak eden biri var ?"
Süslü leydilerin kendisini işaret edip gülümsediklerini gören çocuk avuç içinde tuttuğu örgü kazağın kollarını yüzüne sürerken ürkek iki adım da geriledi.
Karısının limanda kedi ile kavga eden küçük kızla konuştuğunu gören Clean şaşkınca gördüğü manzaraya tekrar baktı dikkatle.
Amanda kazadan sonra çok değişmişti,daha uysal ve daha yumuşak kalpli bir kadına dönüşmüştü,ama limanda gördüğü bu manzara karşısında daha bir afallamıştı genc adam." Hayır "dedi parmaklarıyla alnını ovuştururken
" Karım, başına sandığımdan daha ağır darbe almış olmalı "diyerek sırıtıp ,küçük kızın arkasından yaklaştı sessizce
O arada Sandra ve küçük kız koyu bir tartışmanın içindeydi.
Fransa çok şeye gebeydi ilerde,artık herşeyi kabullenmiş ,acizliği kader zanneden bir zihniyet yıkılıp bir imparatorluğun son kaleleri halkın özgürlüğünün önünde buzdan kaleler gibi yıkılacaktı,belkide biraz daha zaman ve sabır gerekliydi özgürlük kokan refah günlerin gelmesi için ,birkaç cesur küçük yürek büyümeliydi zalimlere baş kaldırmaya
" Siz " dedi kirli küçük elleriyle Kate'i işaret ederek.
" Bana neden güldünüz ?,bende sizin kadar güzelim ama " dedi ve kirden eskimiş renkleri görünmeyen elbisesini ve kazağını inceledi,sonra tekrar aynı dik başlılıkla cesaretini toplayarak" Ailem olsaydı ve param ,hem sizden daha güzel olurdum " diyerek göz devirirdi kendisini izleyen leydilere Clean bu asi canavarın cesur
davranışlarını sessizce izlediği yerden alkışlayarak
"Kesinlikle size katılıyorum küçük hanım"diyerek eğildi çocuğa doğru
" Hımmm bakalım iri ve deniz mavisi gözler,sarı saçlar ama bu sarı saçlar derhal yıkanmalı" diyerek kızın kirli saçlarına dokundu.
Kalabalığın içindeki birkaç kibirli leydi ve asilzade gelen konukların, kendi sınıfından olmayan pis bir kızla yaptıkları konuşmayı aşağılayan gözlerle süzdüler.Kocasının koluna tutunmuş diğer bir asilzade kadın olanları tiksintiyle izlerken Clean'nın kızın saçlarını okşamasına cılız bir çığlıkla tepki gösterdi.Yolcuların hepsi yine bir araya toplanmış bu küçük sevimli tiyatro gösterisini izlerken Sandra küçük kıza yaklaşıp
" Kesinlikle dediğin gibi sen çok güzel bir kızsın ,kasabada ailenden hiç kimse yok mu?"diye sorarken elleriyle küçük kirli elleri avuçlamıştı.
Tuttuğu eller öyle soğuktu ki genç kadın dokunur dokunmaz soğuk bir çeliğe dokunmuş gibi ürperdi.Yok diye kafasını sallayan küçük kız çocuğu yine bir baş işaretiyle ileride ağlarını tamir eden yaşlı balıkçıyı gösterdi.
"Andre var"
" Ama o benim arkadaşım " dedi bilmiş bir edayla
Küçüğün bu özgüvenini karı koca gülümseyerek izlediler.
" Andre arkadaş olmak için sencede fazla yaşlı değilmi " dedi genç kadınKüçük kız göz devirerek cevapladı soruyu
" Ama benimle kimse oynamak istemiyor ki, hem Andre bana balık veriyor " dedi yaşlı arkadaşını savunarak .Clean bu asi cadıya bayılmıştı,karısının şaşkın bakışları altında
"Biz seninle arkadaş olabiliriz eğer istersen sana güzelleşmek için de yardım ederiz bizimle gelir misin?"dedi" Clean " diye kendisine seslenen karısına çevirdi bakışlarını,karısının gözleri neşeyle parıldarken hayretle bir elini ağzına götürmüştü.
Kate,Jane ve Sandra birbirlerine bakıp gülümserken
Kate küçük kıza dönerek muzip bir ses tonuyla eğilip
" Küçük cadı bir kere senin saçların çalı süpürgesi gibi iğrenç bak benimkiler daha güzel " derken erkeklerde bu tatlı atışmayı izliyordu, hep birlikte kahkahalarla gülmeye başladıklarında küçük kızı Kate saldırmaktan son anda engelleyen Clean kollarının arasında ahtapot gibi kıvranan küçük cadıyı zor zapdediyordu.Dostum bir Jeanne d'ark vakası daha bu Fransız leydilerinin hepsi aksi diye Clean ' a yardıma koşan İan gülme isteğini bastırmak için kendini zor tuttu.
İan ile birlikte küçük cadıyı sakinleştiren Clean arkadaşının omzuna dokunarak" Dostum sizin yolunuz bizimkinden daha uzun benim bu meseleyi halledip yola çıkmam en iyisi "diyerek elinin altında hala kıvranan küçük kızı işaret etti.
" Tamam,dostum bir kaç gün sonra tekrar görüşmek üzere " diye kısa zamanda dost olduğu adamla vedalaşan İan leydi Sandra ile de vedalaştıktan sonra arabanın bulunduğu yöne doğru ilerledi.
Herkes birbiriyle tekrar görüşmek üzere anlaşıp vedalaştıktan sonra arabalarına yöneldiler.
Bütün olanları kibir ve kasıntı ile uzaktan izleyen bir çift göz kalabalık arasındaki genç kızı delici bakışlarla izliyordu.
Dayısının dediği gibi bu leydi kendisini Fransa'nın ve Britanya'nın en güçlü insanı yapabilirdi.
Kardinalin de dediği gibi bu evlilik kesinlikle olacaktı,tek bir sorun vardı.Kral Louis 'i buna ikna etmenin bir yolunu bulmak gerekiyordu,onuda dayısı başaracaktı.
Komutan sinsilikle genç kızı izlerken kendisini de aynı kibirli bakışlarla izleyen çelik bakışlardan haberi yoktu.
Ian komutanın gözlerinin Jane' i avını hedefleyen bir yırtıcı gibi takip etmesine sinirlenmiş ,sol tarafındaki yüz kası gerilip seğirmeye başladığında ellerini yumruk yapmış bir şekilde derin derin soluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kitap
FantasyYakışıklı Weldinburg Dükü , Wt.Brandon Weldinburg karısına ikizi kadar benzeyen genç kızı görünce kısa bir şok geçirmişti ...deliler gibi sevdigi karısının yasını tutarken karşısına Casandra çıkmıştı.......uzun bir matemden sonra duygularını yenide...