Soluğu yanında alasım geliyor bazen, bu ne güzel bi' delilik
Kapıya doğru yürüyen Baran'ı arkasından takip ederek yetişmeye çalışıyordum.
Arabayı açıp içeri geçti. Bense hâlâ arabanın mükemmel görüşünün izliyordum dıştan.
Audi A8 e araba demek haksızlıktı aslında.
"Biraz daha bakmaya devam edicek misin yoksa binicek misin ?"
Arabanın kapısını açıp bende tam yanına oturduktan sonra arabayı çalıştırdı.
Ten rengi ile kaplı deri koltuklar çok rahattı bu araba muhteşem bişey.
Elimi şarkı açmak için uzattım arabanın içinde çalan şarkının verdiği huzurlu bir yolculuk yapıyorduk evin olduğu yer şehirin olduğu yere uzaktı galiba yol bitmek bilmiyordu.
Yaklaşık yarım saatin ardından AVM nin önüne park etti arabayı.
Kapıyı yavaşça açıp arabadan indim. Çok utanıyordum ona yük olmak ne bileyim benim için masraf yapmasını istemem.
"Bak... Bu aldıklarının parasını çalışıp ödeyeceğim."
"Hayır. Ödemeyeceksin."
Aniden bağırması ile korkup bir daha sesimi çıkaramadım.
Büyük bir kapıdan içeri girdik. Etrafta bir sürü mağaza vardı.
Baranın pahalı olduğunu vitrininin bile belli ettiği bir mağazaya doğru yürüyordu peşinden takip edip hızlıca onu takip ettim.
İçeri girdiğimizde kazağın birini elime alıp baktım.
En az 300 TL den aşağı bişey yoktu bu mağazada Baran arkamda durmuş beni izliyordu.
Elime aldığım kazağın fiyatını gördükten sonra kazağı geri bıraktım.
Tamam benim ailem de çok zengin ama ben hiç bir zaman pahalı şeyler almadım bir kazağa 300 TL vermem çok saçma.
Mağazanın içinde gezdikten sonra elime kırmızı kışlık bir elbise aldım.
Fiyatına bakmak için etiketini bulup bakmaya başladım.
900 TL mi ?
Ucuz bişey bulamayacağım ben galiba bu mağazada.
Taytların olduğu bölüme gidip deri bir tahta baktım.
Elime bazı kısımları deri bazı kısımları da zımbalı bir deri tayt aldım.
Fiyatına bakıp onu da yerine koydum.
Herşey pahalıydı anlaşılan barana burdan çıkmak istediğimi söylemek için arkamı döndüğümde elinde tuttuğu kıyafetlere baktım daha deminden beri baktığım bütün kıyafetleri eline almıştı.
"Bunları geri bırak çabuk."
"Neden ? Hepsine baktın hoşuna da gitti alıyoruz bunları."
Görevli bayanı çağırıp
"Bunlar kasaya gidicek."
Diyerek elindeki bütün kıyafetleri bayana verdi.
"Neden hepsini aldın çok pahalı bunlar."
"Sadece seç ve çeneni kapat. Yürü hadi şu tarafa bakalım."
Kavga etmek bile istemiyorum onunla o yüzden gösterdiği yöne doğru sessizce ilerledim.
Bir sürü abiye elbiseleri olduğu yerdi burası.
Kırmızı mini bir elbise dikkatimi çekti.
Elbiseyi almak için uzandım ama fazla yukarıdaydı arkamdan gelip elini askıya doğru uzatan Baran'ın bana ezikler gibi gülmesi yüzünden kendimi çok kötü hissettim ne yani kısa boylu olmak suç mu ?
Elbiseyi sinirle elinden alıp kabine doğru gittim.
Üzerimdeki kıyafeti çıkarıp kırmızı elbisenin fermuarlı kısmını açıp yavaşça üzerime geçirdim. Kabini kapısını yavaşça açıp dışarı çıktım. Aynaya doğru dönüp üzerimdeki diz kapaklarımın bir karış üstünde olan ince askılı elbiseyi incelemeye başladım arkamdan gelen Baran'ı aynadan görmem çok uzun sürmedi.
"Bunu da alıyoruz."
"Şey... Ama biraz açık değil mi ben beğenmedim."
"Kabine gir, elbiseyi çıkar ve bana ver."
"Hayır bunu almak istemiyorum."
"Alıcaz boşuna konuşma yürü hadi."
"Of tamam."
Hafifçe dudakları yukarı doğru çıktı ve gülümsedi eğleniyordu ukala şey.
Kabine girip tekrar eski kıyafetlerimi giyip çıktım. Elinde siyah balık elbise modelinde bir abiye taşıyan Baran yanıma gelip
"Bunu da deniyorsun." Dedi.
"Hayır denemek istemiyorum tekrar üstündeki kıyafetleri çıkaramam erindim."
"Bal gibi de deniyeceksin hırsız hanım."
"Hayır giymicem ukala bey."
Kolumdan tutarak zorla kabine itti elbiseyi de elime verip kapıyı dıştan suratıma kapattı ukala ne olacak."
Denemezsem beni buradan çıkarmazdı bu öküz mecburdum giymeye.Elbiseyi giydikten sonra kapıyı açmaya çalıştım ittiğim halde açılmıyordu son bir kez daha son gücümü kullanarak kapıyı ittirdim.
Baran'ın kolları arasında kendimi bulmamla kapıyı ittirmem bir olmuştu.
"Ben sen çıkma diye kapıyı... Şey yani kabini dıştan yaslanarak kapattım."
Baran'ın ilk defa ne diyeceğini bilemez bir şekilde konuştuğunu görmüştüm kaslı kolları bedenimi düşmeyim diye sarıyordu o kadar sıkı tutuyordu ki kollarımın morardığına yemin edebilirim.
"Canım acıyor... Kollarımı sıkmasan artık."
"Pardon... özür dilerim."
Hâlâ tutmaya devam ediyordu. Gerçekten canım acıyordu.
"Baran bıraksan artık."
Aniden bırakması ile bu sefer gerçekten düşmüstüm.
"Aaahh kolum... Çok acıyor. Baran öküz müsün sen ya ? Çok acıyor kırdın kolumu be. Bırak dedim de kolumu kır demedim."
"Ya ne bileyim düşmezsin diye düşündüm sende dikkat etsene be kızım."
Aniden yere eğilip kucağına aldı.
"Baran ölmedim ayaklarım da kırılmadı yürüye bilirim."
"Sus. Hastaneye gidicez."
"Yaa tamam indir beni."
Beni dinlemeyen Baran görevli kadına yanına gelmesi için çağırdı.
"Bu reyondaki bütün kıyafetlerden birer tane istiyorum bedenini seçtiğimiz diğer kıyafetlerden bakarsınız. Her zamanki adrese de gönderirseniz sevinirim."
"Baran ben istemiyorum bana ne aldıklarımız yeter."
Baran yine beni dinlemiyorudu tabi. Görevli kız ile konuşmaya devam ediyordu öküz ya.
Kızın kulağına doğru eğilip bişeyler söyledi kız söylediği şeyden hafifçe yüzü kızardı ama belli etmemek ister gibi tabi Baran bey diyip yanımızdan gitti.
"Ne söyledin o kıza."
"Akşam ev boş gel dedim. Armina bi sussan artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐴. 𝐿. 𝐹. 𝐴 '𝐾𝑜𝑘𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑖𝑧𝑖' #Wattys 2019
RomanceEllerini cebinden çıkarıp saçlarıma götürdü, "Dışarıdan güçlü göründüğüme bakma içimde yavaş yavaş nelerin yıkıldığını bir ben biliyorum, hislerimi ne kadar kontrol etmeye çalışırsam çalışayım bir gülüşüne yenik düşünüyorum ama yapamam. Sana gelmek...