14. Bölüm 'Sessiz Hastane Koridorları'

125 28 11
                                    

Armina Vural anlatımından...

"Baran orada mısın?"

Kalbim deli gibi atıyordu, göğüs kafesimi delip geçmek ister gibiydi sanki.
İçimde oluşan garip bi korku silah seslerini duydukça daha da şiddetleniyordu. Seslerin arasından kesik kesik gelen sesi ne kadar çaresiz olduğunu gösteriyordu.

Telefondan gelen mermi sesleri uzaklaşmaya başlamıştı içime kısa süreli rahatlama hissi gelsede Baran dan hâlâ ses gelmiyordu.
Telefonu kapatıp titreyen ellerimle Gökay'ın numarasını tuşladım.

"Alo, dur sen konuşmadan ben söyleyeyim. Tamam Baran hasta onu yormayacağı..."

Gökay'ın sözünü kesip titreyen bedenimle zor da olsa derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

"Gökay, Baran..."

"Evet Baran."

Nefesimi kontrol edemiyordum, telefon sanki titreyen ellerimden kayıp gidiyordu.

"Baran vuruldu."

Gözyaşlarım kurduğum cümlenin ağırlığıyla daha da hızlandı, gözlerimin önü kararıyordu.
Akan gözyaşlarımdan bulanıklaşan etrafı, daha net görebilmek için elimi gözlerimi götürüp beceriksizce silmeye çalıştım.
Elimde tuttuğum telefondan ses gelince dikkatimi Gökay'a verdim.

"Armina... Neredeymiş ? Ne konuştunuz ? Ne anlattı sana?"

Kendimi toparlamaya çalışıp telefonu daha da sıkı kavradım.

"Ben..."

"Armina söylesene !"

Ses tonu yükselmişti,

"Akdeniz caddesi dedi, sonra da sesi gelmedi. Bir silahın patlama sesini duydum sizin yanınıza geliyordu. Gökay yalvarırım kurtar onu."

Telefondan gelen üç kesik sesten sonra suratıma kapattığını fark ettim.
Korkudan ve ağlamaktan hiç bir şey görmüyordu gözlerim.
İçimdeki ses bir türlü susmak bilmiyordu. Kendime bile itiraf edemediğim gerçekleri, olabilecek bütün ihtimalleri yüzüme vuruyordu.
Belki de benimde gitmem gerekti yanına.
Her ne olursa olsun yanında olmalıydım. Onun, benim ve bizim buna ihtiyacımız vardı.
Yanında olup katlandığı bütün sıkıntılarına ortak olmalıydım. En zor günümde yanımda olan bir insana sırt çeviremezdim.
Elimdeki telefonu daha da sıkı kavrayıp, bedenimde kalan son gücümü de toparlamaya çalıştım.
Telefonun tuş kilidini açıp rehper kısmına girdim, Gökay'ın numarasını bulup tekrar aramaya başladım.
Telefonun açılma sesinden sonra söz hakkı bile vermeden konuştum.

"Gökay beni de al beraber gidelim, yalvarırım beni de al yanında olmam lazım."

"Az önce verdiğin adrese ambulans gitmiş."

Kurduğu cümle ile konuşmayı kesip sesizce durdum.
Sormaya korktuğum o soru benden habersiz dudaklarımdan dökülmüştü.
Alıcağı cevaptan korkarak atan kalbim sıkışmaya başlamıştı.

"Durumu nasılmış?"

Derin bir nefes aldığını duydum kendine bile itiraf edemediği cümleleri söylemeye hazırlanıyor gibiydi.

İçimde oluşan koca bir boşluk onun sesizliği ile daha da büyümüştü.

"Gökay söylesene!"

Benden bağımsız yükselen sesim, titreyen ellerim, gökyaşlarımla ıslanan yüzüm ve damarlarımdaki her damla kana işleyen tuhaf korku sesizce bitiriyordu beni.

"Armina... Baran sadece vurulmamış."

"Nasıl yani?"

"Arabası..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 09, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝐴. 𝐿. 𝐹. 𝐴 '𝐾𝑜𝑘𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑖𝑧𝑖' #Wattys 2019 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin