"duvarlarım var diyorsun. Elbette var evimsin sen."
Merdivenleri indikten sonra takım elbisesi ile bekleyen Baran'la göz göze gelmem çok uzun sürmedi.
Takım elbise daha da yakışıklı yapmıştı ona büyüleyici bir hava katmıştı, evin içini kaplamış o kokusunu söylemiyorum bile siyah takım elbise bir erkeğe bu kadar yakışmamalıydı haksızlıktı bu.
İncelemeyi bırakıp gözlerine baktım.
Kahverengi gözleri ateş gibi parlıyordu, sinirli gibiydi sanki.
Öne doğru ilerleyip karşısında durdum,
"Baran çok acıktım gitsek artık"
"Bu elbise ile asla gidemezsin!"
"Neden ?"
"Çok kısa asla olmaz hatta çıkar çöpe at evde bile giyme."
"Baran bu elbise ile gidicem bana ne."
Koltuğa doğru yönelip oturdu,
"Sen onu çıkarana kadar gitmiyorum."
"Off. Baran hadi ama ya hem sana ne."
"Ne demek bana ne, benim yanımdayken böyle şeyler giyemezsin."
"Baran ben bu elbiseyi çok beğendim, gelmezsen gelme ben gidiyorum."
Kapıya doğru yöneldim, dışarı çıkıp ardımdan kapıyı sesli bir şekilde kapattım
etrafı izlemeye başladım, ev resmen orman gibi bir yerin içindeydi hava da soğuktu üşümeye başlayan bacaklarım çoktan buz kesmişti.
Baran'a hak veren iç sesim böyle bir kış ayında bu elbise giyilir mi aptal diye ağlıyordu.
Evin çıkış kapısına doğru ilerledim.
Evin kapısının kapanma sesi geldi kulaklarıma içten içe gülümsedim, kıskanılmak çok hoşuma gitmişti galiba.
Hızlıca yanıma gelen Baran'ın siniri ayak seslerinden bile anlaşılıyordu,
"Yürü hadi gidiyoruz! Şunu da giy üşüme bir de hasta olup delirtme beni."
Uzattığı deri ceketi elime alıp giymeye başladım, bir yandan ceketi giymeye çalışıyordum bir yandan da Baran'a yetişmeye çalışıyordum.
"Ahh..."
"Yine ne oldu Armina."
Arkasını dönen Baran yerde oturup bileğini tutan aptal bir kızla göz göze geldi.
"Ah be kızım o kadar topukluyu giyersen olucağı bu işte."
Karanlıkta taşa basıp bileğimi burkmuştum, sakarlığım tutmasa olmazdı zaten.
"Ne bileyim ben."
Yere doğru eğilip elini ayak bileğime yaklaştırdı,
"Ahh... Dikkat etsene çok acıyor bileğim!"
"Yürüye bilecek misin ?"
"Odunluk yapmayı bırakıp koluma girersen evet."
Elini uzatıp tutmamı bekledi, yerdeki elimi çırpıp uzattığı elini tutundum.
Yavaşça kalkmama yardım etti, kolunu belime dolayıp daha çok yaklaştı,
"Hem sakar hem çirkin."
"Sende odunsun ben sana bişey diyor muyum ?"
Arabanın kapısını açıp oturmama yardım etti, hızlıca ilerleyip yan koltuğa geçti.
Arabanın kapısını açıp içeri girdi. Adamın her yerinden asalet akıyordu resmen gerçekten benim gibi birisi ile neden uğraşıyordu acaba.
Arabayı çalıştırıp direksiyonu o müthiş elleri ile kavradı, vitesi atıp arabayı sürmeye başladı.
Arabada çalan Cem Özkan'ın çok güzelsin şarkısını yol boyunca dinlemeye başladım.
Işıklı caddelerden geçiyorduk Bodrum'un deniz kokan sokakları yine müthiş görünüyordu.
En son ben altı yaşındayken tatile gelmiştik annemle buraya.
Babam her zamanki gibi işleri ile meşguldü.
Arabanın durması ile daldığım düşüncelerden uzaklaşıp arabadan indim, önünde durduğumuz mekân gerçekten de çok lüks bir yere benziyordu.
Baran arabanın anahtarını valeye doğru uzatıp yanıma geldi,
"Acıyor mu bileğin."
"Çok acımıyor."
Belimden tutup içeriye doğru adım attı, peşinden beni sürüklemeyi ihmal etmiyordu tabi.
İçeri girdiğimizde mekânı altın sarısı bir renk hakimdi. Mekân gerçekten de çok lüks bir yerdi, masalarda oturan insanlardan bazıları kafasını çevirip bana ve Baran'a baktılar, galiba içlerinden bu yakışıklı beyin yanında böyle çirkin bir kız ne geziyor diyorlardı.
Bizi görünce yanımıza koşar adımlarla gelen garsonu gördüm,
"Buyrun Baran bey her zaman ki yeriniz hazır. Ben size eşlik edeyim."
Garsonu takip edip ilerlemeye başladık mekândaki genç kızların öldürücü bakışları biraz da olsa rahatsız etmişti beni.
Merdivenlere doğru yönelip basamakları çıktık. Burası mekânın terası falan olmalıydı galiba.
En sonda duran masaya doğru ilerledik bizim masamız hariç etrafta bir kaç masa daha vardı.
"Ben hemen menüyü getiriyorum Baran Bey."
Masaya oturup uzaklaşan garsonu gördüm o kadar heycanlıydı ki eli ayağı bir birine dolaşıcaktı neredeyse.
Oturduğumuz yerin manzarası muhteşemdi deniz, denize yansıyan şehrin ışıkları, ayın ışığı çok güzeldi.
Dışarı bakmayı bırakıp diğer masada oturan insanları incelemeye başladım. Hepsi çok şık giyinmişlerdi, zengin oldukları dışarıdan bile belli oluyordu.
Az önceki garson elinde iki tane menü ile yanımıza geldi, menüleri verip masanın hemen yanında durdu.
"Seç bakalım küçük hırsız."
"Önden buyurun odun bey."
Kurduğum cümle ile garson hafifçe gülümsedi Baran'ın bakışı ile bu gülümsemesi gitti tabi ama olsun.
"Ben... Bruschetta alayım."
"Tabi efendim siz ne alırsınız hanımefendi."
"Bende Fettucini Alfredo."
"Peki efendim siparişleriniz hemen geliyor."
Menüyü garsonu doğru uzatıp önüme döndüm, Baran beni bu sefer kesin öldürücek kötü kötü bakıyordu çünkü.
"Ben sana bu elbiseyi giyme demedim mi ?"
"Bu konuyu kapattık sanıyordum."
"Şu masada oturan herif senin bacaklarına bakmayı devam ettirdiği sürece kapanmayacak bu konu."
Baran'ın baktığı masaya doğru kafamı çevirdim, gerçekten de bakıyordu rahatsız olmaya başlamıştım bile, tekrar önüme dönüp Baran'a baktım ama o, adamı öldürücek gibi bakmaya devam ediyordu.
"Baran artık bakmasan."
"Başımıza ne geldiyse senin şu inatçılığın yüzünden geldi. Eve gidelim kısa elbiselerinin hepsini kesicem."
Kafamı tekrar adamın oturduğu yöne doğru çevirdim, gerçekten rahatsız olmuştum.
Teras katının girişinde beliren garson servis arabası ile bize doğru geliyordu, neyse ki konu kapanıcaktı.
Önümüze tabakları koyarak beyaz şarap şişesini açıp bardaklara koydu.
"Başka bir isteğiniz var mı Baran Bey ?"
"Hayır."
"Peki efendim."
Servis arabasını sürerek teras kattan ayrılan garsonu izledim bir süre bu kadar odun olması gerekir miydi ? Teşekkür bile etmedi gerçi bir öküzden kibarlık beklemek de saçma olurdu.
"Bir an önce ye de gidelim."
Çatal ve bıçağı alıp yemeği yemeye başladım, telefonumdan bildirim sesi gelince çatalı, bucağı bırakıp çantama yöneldim telefonu elime alıp tuş kilidini açtım.
Gelen bildirim Melike'den di
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐴. 𝐿. 𝐹. 𝐴 '𝐾𝑜𝑘𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑖𝑧𝑖' #Wattys 2019
Любовные романыEllerini cebinden çıkarıp saçlarıma götürdü, "Dışarıdan güçlü göründüğüme bakma içimde yavaş yavaş nelerin yıkıldığını bir ben biliyorum, hislerimi ne kadar kontrol etmeye çalışırsam çalışayım bir gülüşüne yenik düşünüyorum ama yapamam. Sana gelmek...