Bir enkaz altında inanmıştım sana.
Manzaranın mükemmeliği karşısında gülmeye devam ederken gerçekten çok yakışıklı olduğunu fark ettim beyaz dişleri, kahverengi gözleri, şekilli dudakları, sert bakan kaşları meteor kelimesinin vücut bulmuş haliydi resmen. Tanımadığı birisini evine alması tamam biraz kaba ama içeri de bir yerlerde iyi bir kalbi olduğunu gösteren gülümsemesi.
Bu büyülü anın bozulması uzun sürmedi birden çalmaya başlayan telefonu irkilmeme sebep oldu rahat bir şekilde kalkıp telefonunu alıp evin deniz manzaralı bahçesine çıktı.
Çok geçmeden sinirle içeri girdi daha demin gülen çocuktan eser yoktu. Odaya fırladı kapıyı sertçe kapattı ayağa kalktım ama korkudan gitmedim peşinden.Çok geçmeden elindeki takım elbisenin ceketi ile aşağıya indi. Bana hiç bir şey söylemeden evin çıkış kapısını hızlıca kapatıp gitti.
O kadar hızlı çıktı ki hani çizgi filmlerde olur ya koşarlar arkada duman kalır o hesap yani.
Ayağa kalkıp evi incelemeye başladım mutfağa girdim girer girmez 2 tane buzdolabı olması dikkatimi çekti elimi birinci buz dolabına götürüp kapağını açtım.
İçinde tüm Bodrum'da yaşayan aileleri doyurabilecek kadar çok yiyecek vardı. Kapağı kapatıp diğer buz dolabına yönelim. Kapağı açarken içeriden gelen sesle birlikte olduğum yerde dona kaldım.
Sese doğru yavaşça yürümeye başladım.
Balkona açılan kapının önünde durdum galiba bu sefer kalbim yerinden çıkmak için hazırlanıyordu.
Kapıyı açmadan ayağımın altında dolanan bir tüğ hissettim.
Ne yani kaba beyfendimizin evinde kedi de mi vardı? Beyaz yumuşacık tüğleri olan mavi gözlü kediyi elime alıp koltuğa oturdum.
"Şen ne şevimli biy şeyşin böyle. Adın ne benim adım Armina bişey sorucam senin sahibin hep böyle kaba mı yoksa sana da böyle kötü davranıyor mu ? Kıyamam kim bilir sana ne eziyetler yapıyordur o cani. Ama korkma bundan sonra ben de varım bu evde. Yani galiba burada kalıcam artık. Kim bilir belkide kalmam."
Konuşmama daha fazla dayanamayan kedi kucağımdan aşağıya inip yerde duran kırmızı yatağına uzandı.
Bu hâli ile çok tatlı görünüyordu.
Tıpkı İstanbul'daki arkadaşım Melike gibi onun kadar üşengeçdi galiba.
Kediye bakmayı bırakıp evi gezmek için tekrar yerimden kalkıp merdivenlere doğru yürümeye başladım. Üst kata çıktığım zaman karşıma ilk çıkan kapıdan içeriye girdim.
Spor salonu gibi bir odaydı o kaslarından anlamalıdım.
Odadan çıkıp diğer bir kapıdan içeri girdim.
Burasıda banyo olmalıydı galiba. tamamen altın rengi kaplamalar ile sarayda gibi hissettiren bir banyosu vardı.
Banyonun çaprazındaki kapıya doğru ilerledim.
Odaya girdiğimde ilk önce kocaman olan yatak dikkatimi çekti ve burnuma gelen ilk günden beri aldığım o muazzam koku.
Derin bir nefes alıp odayı incelemeye başladım siyah yatak örtüsü beyaz büyük bir elbise dolabı banyo olduğunu tahmin ettiğim bir kapı daha vardı.
Elbise dolabına doğru ilerleyip kapağını açtım.
Açtığım anda daha da yoğunlaşan o koku...
Bir sürü gömlek vardı ama hepside koyu renkliydi askıda duran bir gömleği elime aldım kalbimden gelen o ses yüzünden gömleği burnuma doğru götürdüm. Keşke bir kavanoza saklama imkanım olsaydı bu kokuyu.
Elimdeki gömleği tekrar asıp çekmeceyi açtım. Bir sürü kol düğmesi vardı acaba mesleği neydi kıyafetleri daha çok gömlekler ve takım elbiselerinden oluşuyordu.
Çekmeceyi kapatıp. Aynanın önünde duran parfümlere doğru ilerledim.
Aynı parfümden nerdeyse 20 tane vardı diğer parfümleri saymıyorum bile bir tane parfüm şişesini elime alıp bileğime sıktım.
Yavaşça burnuma götürdüm bu o kokuydu. Parfümün markasını telefonuma yazıp tekrar yerine koydum neden bilmiyorum ama çok hoşuma gitmişti. Odadan çıkıp hemen yan tarafında duran odaya girdim burası sabah uyandığım odaydı çok fazla inceleme şansım olmadı.
Odada duran çalışma masasındaki kitapları inceledim. Cetveller büyük kağıtlar bu adamın mesleği neydi acaba gerçekten çok merak ettim.
Siyah elbise dolabına doğru yürüdüm.
Kapağını açtığım anda bir sürü elbiselerin, eteklerin, taytların olduğunu gördüm yatağın yanında duran komidine doğru ilerledim. Çekmeceyi açtığımda iç çamaşırların olduğunu gördüm.
"Aşağılık adam ne olucak bir sürü kız vardır tabi hayatında mini mini elbiseler, kırmızı sütyenler kaba şey."
Çekmeceyi hızlıca kapatıp salona tekrar döndüm arka bahçeye çıkan kapıyı aralayıp toprak zemine çıplak ayaklarımın deymesine izin verdim.
Deniz kokusu ile karışık gelen dalga sesleri insana huzur veriyordu geriye doğru döndüm ev çok büyük değildi.
İki katlı küçük bir evdi tam bir aileye yetecek kadar. Beyaz bir evdi bahçesinde kurumuş çiçekler, bahçenin en köşesinde duran kocaman bir beşik.
Harika bir yerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐴. 𝐿. 𝐹. 𝐴 '𝐾𝑜𝑘𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑖𝑧𝑖' #Wattys 2019
RomanceEllerini cebinden çıkarıp saçlarıma götürdü, "Dışarıdan güçlü göründüğüme bakma içimde yavaş yavaş nelerin yıkıldığını bir ben biliyorum, hislerimi ne kadar kontrol etmeye çalışırsam çalışayım bir gülüşüne yenik düşünüyorum ama yapamam. Sana gelmek...