13. Bölüm 'Korkunun Adı'

229 37 16
                                    


Gözlerimi aralayıp ellerim ile yüzümü ovuşturdum. Yorganı üzerimden çekip kuş seslerinin geldiği pencereye doğru ilerledim, perdeleri araladığımda ağaçlara konan kuşlarları fark ettim. Kış ayı neredeyse bitmişti ilkbahar havası vardı etrafta çilenen yağmur insanın içine huzur veriyordu sanki. Geldiğimiz ev o kadar sesiz ve huzur verici bir yerdeydi ki bu eve benzer on tane daha ev vardı.
Aniden içimde bir korku oluştu arkamı dönüp çalan oda kapısına baktım elinde kahvaltı tepsisi ile içeriye giren Baran'ı görmek biraz da olsa mutlu etmişti beni, beklenmedik hareketler bunlar.
"Korkuttum mu ?"
Başımı iki yana salladım. Cevap vericek hâlim bile yoktu hâlâ uyku sersemiydim.
"Bu aralar durgunsun."
Elindeki tepsiyi yatağa bırakıp bana doğru yürüdü, kendisinden önce gelen o muazzam konusundan da behsetmeden geçmicem.
Kafamı sallayıp cevap verdim,
"Yorgun hissediyorum kendimi."
"Biraz daha uyumak ister misin ?"
"Yeteri kadar uyudum zaten gerek yok."
"Peki o zaman, dışarıya çıkıp yürümeye ne dersin bu akşam iş için özel bir yemek yemenilicek onun için buradayız. Pek fazla zaman bulamaya biliriz. "
İçimde tuhaf bir utanma hissi uyandı, akşama giyicek hiç bir şeyim yoktu Baran bir kaç parça bişey aldım dedi ama erkek sonuçta şık kıyafetler almasını bekleyemeyiz.

"Yemeğe benimle mi katılıcaksın yani."

"Hayır, Gökay Tuğçe ile buraya gelecek siz Tuğçe ile durursunuz biz gidiceğiz."

"Tuğçe mi ?"

"Evet."

"Hayatta olmaz."

Gülerek cevap verdi,

"Neden ?"

"O kızla yalnız bırakma beni."

"Yapıcak bişey yok kalmak zorundasın."

"Bir kaşık suda boğarım ama ben o kızı."

Gülümseyip daha da yanıma yanaştı,

"Neden ?"

Hadi bakalım Armina cevap ver ne diyeceksin bakalım.

"Şey..."

Bir adım daha atıp aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Ne ?"

Ne diyeceğimi bilemiyordum zaten, iyice yakınlaşınca aklım gitti hepten, siz birlikte oldunuz bende kıskandım diyemezdim.

"Ee geziyor muyuz ?"

Diyip karşısından çekilmek için bir adım attım konuyu dağıtmaya ihtiyacım vardı.
Elleri ile kolumu kavrayıp tekrar olduğum yere getirdi beni.
Anlaşılan kurtuluş yoktu.

"Kıskanıyor musun o kızı ?"

Yoo ne alaka sadece saçlarından tutup yolmak istiyorum bir de o yılışık tavırlarını yapamaz hâle getirmek istiyorum, demek istesem de kekeleyerek geçici bir cevap vermek zorunda kaldım.

"seni kıskanmam için bende bir değerin olması gerek."

"Demek öyle."

"evet."

"seninle uğraşamayacağım."

Diyip kapıyı açıp ardından sertçe kapattı bu adamın kapılarla alıp veremediği neydi.
Pencerenin önünden ayrılıp yatakta duran kahvaltı tepsisinin olduğu yere gidip tepsiyi kucağıma aldım.
İki üç lokta atıştırdıktan sonra üzerimi değiştirmek için tepsiyi komodinin üzerine koyup yataktan kalktım.
Hâlâ valizde olan kıyafetlerden kırmızı, boyu ayak bileğime kadar gelen cepleri olan etek ile siyah kışlık kazağı aldım.
Baran'ın koyduğu etek de bu kadar olurdu zaten daha uzununu bulsa onu bile koyardı. Elime aldığım kıyafetleri yatağa koyup
İlk önce üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldum.
Kırmızı eteği bacaklarımdan geçirip bel kısmında bulunan fermuarı çektim.
Siyah boğazlı kazağı da giyip ön kısmını eteğin içine kıstırdım.
Siyah botlarımı da giyip aynanın karşısına geçtim.
Saçlarımı çantamdan çıkardığım siyah bir toka ile topuz yapıp telefonumu eteğin cebine koydum.

𝐴. 𝐿. 𝐹. 𝐴 '𝐾𝑜𝑘𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑖𝑧𝑖' #Wattys 2019 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin