7. Bölüm 'Papatya Taneleri'

240 79 2
                                    

'Yara bandı sevdiğin için kendini kesmemelisin.'

Gözlerimi burnuma gelen mis gibi kokular sayesinde araladım, ayaklarımı yataktan aşağıya indirip telefonu komidinin üzerinden aldım, saat sekiz olmuştu. Çarşafı üzerimden çekip mutfaktan gelen kokuyu takip ettim. Aşağıya indiğimde kahvaltı hazırlayan kas yığını ile karşı karşıya geldim. Bu adam neden kahvaltı hazırlarken bile yakışıklı, mutfak kapısından içeri girip doğradığı domateslerden bir tanesini ağzıma attım.
"Daha seksi bişey yok muydu tüğlü pijaman çok kötü."
"Komik espiri, gülme efektini kim yapıcak?"
Gülümsemesi tüm yüzünü ele aldı yanakları ortaya çıktı, sakin ol kalbim o da senin gibi bir insan.
"Seni anlamıyorum bazen"
Kurduğum cümle tuhaf geldi galiba biraz elinde tuttuğu tavayı ocağa bırakıp yanıma yaklaştı.
"Odunsun bi kere."
"Hmm. Başka."
"Aptalın tekisin."
"Sen içinde baya biriktirmişsin bana karşı."
Yukarı doğru kıvrılan dudakları alay ettiğini açık açık gösteriyordu.
"Ben çok acıktım."
"Ne zaman doydun ki zaten."
"Bir günde yedi öğün yemek yiyorum çok mu bu ?"
"Evet haklısın çok az biraz daha ye istersen."
Tezgahın üzerinde duran bardağı elime alıp sürahiden su doldurdum. Bardakta ki bütün suyu içip tekrar eski yerine koydum.
Cebimdeki telefonu çıkarıp sos medyalardan birisine girdim, altı mesaj vardı.
Mesajların olduğu kısma girdiğimde Gökay'ın mesaj attığını gördüm,

Gönderen: Gökay

Evindeki yakışıklının çocukluk fotoğrafı... :)

Fotoğraf bakıp kahkaha atmaya başlamamla birlikte Baran'ın elindeki bıçağı bırakıp bana ölümcül bakışlarını göndermesi bir oldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fotoğraf bakıp kahkaha atmaya başlamamla birlikte Baran'ın elindeki bıçağı bırakıp bana ölümcül bakışlarını göndermesi bir oldu. Yüzümdeki gülümsemeyi bir türlü durduramıyordum, fotoğrafa baktıkça daha da gülesim geliyor ama bu fotoğraftaki çocuk çok tatlıydı, karşımdaki ise tam bir öküz.
Bana doğru yaklaşan Baran yüzünden kahkahalarımı azaltmak zorunda kaldım.
Karşıma gelip telefonu elimden hızlıca çekip aldı.
"Ya Baran verir misin telefonumu."
Boyu uzun olduğu için telefonu havada tutuyordu, bir türlü yetişemiyordum.
"Baran ver şunu."
Gökay'ın attığı fotoğrafı açıp sesiz bir şekilde küfür etti.
Telefonu almak için ne kadar zıplasam da bir türlü alamıyordum,
"Ne ara bu kadar samimi oldunuz siz ?"
"Şey... Bilmem."
Galeri kısmına girip Gökay'ın attığı fotoğrafı sildi. Galeride ki diğer fotoğrafların olduğu kısma girip bütün fotoğraflarımı incelemeye başladı.
"Baran karıştırma telefonumu, belki özelim var bırak şunu."
Siyah efektli olan yazın arkadaşımın çektiği fotoğrafa girip fotoğrafı yakınlaştırdı.
"Baran telefonu ver diyorum sana."
"Çirkin."
"Sana ne Baran ver şunu."
"Bu herif kim."
Telefonu bana doğru çevirip fotoğrafı sordu.

İki yıl önce Melike'nin çektiği fotoğraftı bu. Fotoğraftaki Cem di İstanbul'da ki en yakın arkadaşım.
"Seni ilgilendirmez Baran."
"Haklısın beni ilgilendirmez."
Telefonu elime verip tekrar tezgaha döndü, ne yani kıskanmış olamazdı değil mi ?
"Baran dün gece ben..."
"Dün gece tamamen saçmalıktı."
"Ama..."
"Armina sen benim umrumda bile değilsin kendini ne sanıyorsun öptüm diye sana aşık olduğumu falan mı düşünüyorsun?"
"Ben sadece..."
"Aptal olma seninle benim aramda hiç bir şey olamaz !"
Mutfak önlüğünü hızlıca çıkartıp mutfağın çıkış kapısına yöneldi, gözden kaybolan bedenine bakmaktan başka yapacak bişey kalmadı. İçimde az da olsa bişeylerin koptuğunu hissettim. Kurduğu cümleler kalbimi durdurdu sanki, sevmediğine emindim, belkide haklıydı aramızda hiç bişey olamazdı. Gözlerimden dudaklarıma inen gözyaşlarıma aldırmadım, bu aralar beni hiç yalnız bırakmıyorlardı zaten. O mükemmel birisiydi benim gibi aptal bir kızı istemesi mucizeydi. Kapının hızlıca kapandığını işiten kulaklarım daha da korkmuştu neydi onu bu kadar kızdıran, bana karşı neden bu kadar acımasızdı, kurduğu cümleler neden bu kadar canımı yakmıştı, ona karşı bişeyler hissetmeyen kalbim neden bu cümleleri işitince ağırlaştı.
Mutfak kapısından çıkıp üst kata giden merdivenlere yöneldim, basamakları birer birer çıkıp odama yöneldim.
Dağınık yatağın içine girip saatlerce ağlamak istiyordum. Telefonu yanı başımda duran komidinin üstüne koyup yatakta ki ötüyü daha çok çektim kendime.
Gözlerimi kapatıp huzurlu uykunun tekrar beni alıp götürmesini bekledim,
onu düşündükçe daha da hızlı akan gözyaşlarım yastığın üzerine değil de sanki kalbimin içine düşüyordu.
Onun için akan gözyaşlarımdan bile nefret ederken cümlelerinin bu kadar canımı yakması normal değildi.
Üstümdeki yatak örtüsüne sarılıp gözlerimi sıkıca kapattım.

𝐴. 𝐿. 𝐹. 𝐴 '𝐾𝑜𝑘𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑖𝑧𝑖' #Wattys 2019 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin