11. Bölüm 'Kalp Hırsızı'

271 79 5
                                    

"Yağan yağmur damlaları bulutlardan değil de gözlerinden dökülüyordu sanki."

Ellerimi yeni yeni çıkan sakallarında gezdirdim, kucağımdan yavaşça kalkıp o güzel gözlerini gözlerim ile buluşturdu.
Heycandan zorla dökülen kelimelerle cevap vermeye çalıştım,
"Ta... Tamam."
Direksiyonu parmakları ile kavrayıp yine gaza yüklendi.
"Güzel."
Zafer gülümsemesini de sergileyip arabayı eve doğru sürmeye devam etti.
Cok geçmeden evin önüne gelmiştik bile kafede olan olayları düşününeceğim diye nasıl geldiğimizi bile anlamamıştım.
Arabanın kapısını açıp aşağıya indim, evin siyah bahçe kapısına doğru yürüyüp bahçeyi geçtim. Kapıda iki tane takım elbiseli adamlar bekliyorlardı geldiğimi görünce önlerindeki düğmeleri ilikleyip önlerinde durdukları evin kapısının önünden çekildiler.
"Buradan başka bir yere ayrılmayacaksınız."
Kafamı hemen arkamda duran Baran'a çevirdim.
"Peki Baran Bey."
Elindeki anahtar ile kapıyı açıp içeriye geçtim, peşimden gelen Baran kapıyı ardından kapatıp, koltuklardan birisine oturdu.
Sırt çantamı çıkarıp yerde sürükleyerek üst kata çıktım, odamın öne gelip kapıyı açtım.
İçi karma karışık olan çantamdan zorla da olsa telefonumu bulup çıkardım komidinin üzerine koyup, siyah deri çantayı elbise dolabının üst tarafına koydum dolaptan siyah tavşanlı poları alıp üstüme geçirdim.
Odadan çıkıp aşağıya inip, Baran'ın yanına oturdum. Bedenimi Baran'a doğru çevirip kurucağım cümleleri kafamda son bir kez daha düzenledim, ona bunları söylemek arabada olanlardan sonra korkutuyordu beni.
"Bak ne dersen de ben çalışmak istiyorum, belki orası olmadı ki zaten olanlardan sonra orada çalışabileceğimi sanmıyorum."
Gözlerini elinde tuttuğu telefondan çekip benim gözlerime dikti.
"Adam gibi bir yer bulana kadar olmaz."
"Tamam işte yarın çıkayım bulup çalışırım."
"Olmaz küçük gördük nasıl bulduğunu."
"Ne yani sen mi bulucaksın ?"
"Evet."
Ellerimi önümde bağlayıp derin bir nefes alayıp Baran'ın sahiplenici erkek tavrına boyun eğmek zorunda kaldım en azından sinirlenmemesi için bunu yapmak zorundayım.
Kafamı bir anda çalmaya başlayan Baran'ın telefonuna çevirdim, telefonu açmış konuşuyordu bile,
"Efendim Tuğçe."
Kızın adını duyunca Baran'ın konuşmasına daha çok kulak verdim, içimde oluşan kıskançlık ve sinir duygularına hakim olamıyorum.
"Tamam geliyorum."
Baran telefonu kapatıp, bana bile bakmadan hızlı adımlarla üst kata çıktı.
Bedenimi ele geçiren merak duygusu git Gide kıskançlığa dönüştü, neydi acaba onu bu kadar tedirgin eden, aradı diye aniden evden çıkaran olay.
Çok geçmeden siyah tişört ve siyah kot pantolon giyip hazırlanmış bir şekilde aşağıya indi,
"Nereye ?"
"Hesap mı vericem Armina ?"
"Evet."
"Acelem var çıkmam gerek."
Kapıyı açıp hızlı bir çıkış yaptı kapıdaki görevliler o çıktıktan sonra kapıyı kapatıp düğmelerini iliklediler.
Derin bir nefes alıp içimdeki Tuğçe denen fahişeyi yolma isteğini geçiştirmeye çalıştım, fakat içimdeki o aptal ses bir türlü susmak bilmiyordu. Sen olsan gitmezdi diye bağıran sese hak vermiştim gerçekten.
Oturduğum koltuğa uzanıp yumuşacık yastığa sarıldım, gözlerimi kapatıp yorucu bir günün acısını çıkarmak için uykunun beni alıp götürmesini bekledim.

Kapının anahtar ile açılma sesi içimde korku ve heyecan duygusunu harekete geçirdi uykulu gözlerimi aralayıp karanlık oda da gelen iki kişiyi bir türlü seçememiştim. Baran diye tahmin ettiğim siyah erkek silüeti ellerini uzatıp lambayı açtı, lamba açılır açılmaz o iğrenç tablo ile karşılaştım, Tuğçe Baran'ın kollarından tutup bedenini ona yapıştırmıştı,
Baran'ın kolları da kızın belini sarıyordu.
Siyah bedenini saran bir elbise giymiş, saçları tepesinden bağlanmıştı,
Ayağında ki on santime yakın platform topuklu ayakkabıları gerçekten de onu seksi gösteriyordu.
Kafamı Tuğçe'den çekip kendi üstüne başıma baktığımda ise siyah bir yün poların üstüne işlenmiş pembe tavşan onun altında da küçük küçük tavşanların bulunduğu ve oldukça bol gelen siyah pijama, gerçekten de şu an o kıza karşı hiç şansım yoktu.
Baran Tuğçe'den ayrılıp yanıma geldi,
"Bir kaç gün bizde kalması gerek idare et lütfen."
"O iğrenç vıcık vıcık aşkınızı benim gözümün önünde yaşamazsanız sorun olmaz."
"Ne aşkı saçmalama."
Tuğçe afallayarak bizim olduğumuz tarafa geldi o yaklaştıkça gelen iğrenç içki kokusu midemi bulandırmıştı.
Baran'ın boynuna sarılıp kulağına bir şeyler fısıldadı. Şu an bu kızı gerçekten de yolabilirdim. Kızın belinden tutup üst kata çıkaran Baran'ı izledim.
Gözden kayboldularında koltuğa oturup yüzümü ellerim ile kapattım.
Bana doğru yaklaş adım seslerini duyuyordum fakat kafamı kaldırıp bakacak hâlim bile yoktu,
Yanıma oturan Baran'ın kendisinden önce gelen o muhteşem kokusu sayesinde anlayabiliyordum.
"Misafir odasında kalıcak."
"Neden ?"
"Nasıl neden ?"
"Ben birlikte odan da uyursunuz diye düşünmüştüm."
Parmaklarını saçlarından geçirip kahkaha atmaya başladı,
"Komik değil gülme."
"Kıskanınca hiç tatlı olmuyorsun yapma."
"Neyse ben uyumak istiyorum."
Ayağa kalkıp hâlâ kahkaha atan Baran'ı geride bıraktım, merdivenlerden tek tek çıkıp kendi odama geldim, kapıyı açıp içeriye girdim,
Yorgun olan bedenimi yatağa atıp. Tekrar uykuya daldım umarım uykumda yan o da da kalan Tuğçe'yi öldürmezdim...

𝐴. 𝐿. 𝐹. 𝐴 '𝐾𝑜𝑘𝑢𝑛𝑢𝑛 𝑖𝑧𝑖' #Wattys 2019 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin