Pazartesi Günü:
PAPATYA'NIN AĞZINDAN:
"Papatyaaaa!"
'Hıı..'
"Bak hâlâ homurdanıyor. Kızım kalksana."
'Poğaça yanaklım bir sal beni ya..'
"Kalk kız. Geç kaldın İŞE ."
'Hıım. Ne?!'
Ayağa kalktığım gibi banyoya koştum. Bir yandan da bağırıyordum.
'Bu şimdi söylenir aneyy ya. Uyandırsaydın ya erkenden.'
"Gören de çabalamadım sanır. Mübarek, koalalar gibi günün 20 saati uyuyorsun. Uyanma da uyanmıyorsun. Konuşma da hazırlan hızlı hızlı."
'Tövbe de. Ben mi çok uyuyorum?? Yalan.'
"Günaydın. Papatyam çarpılacaksın, devam etme bence."
'Sana da günaydın baba.'
Yüzümü yıkar yıkamaz odama girdim. Elime ilk gelen şeyleri, mavi kotumu ve krem kazağımı, giydim. Saçlarımı da ellerimle düzelttim. Şapkamı ve çantam da kaptığım gibi kapıya koştum.
"Şu tostu da giderken yersin. Al bakayım. Taksi de çağırdım. Gelmiştir herhalde."
'Sen cansın be anne. Ver bir öpücük.'
Yanağından öptüm ve tostu alıp evden çıktım. Az ilerideki taksiye hunharca koştum.
'Günaydın taksici abi. Awad Holding'e gidecektim.'
"Günaydın. Tamamdır.."
'Eee, şey. Hızlı gidebiliyor muyuz? Azıcık geç kalmış olabilirim de?'
"Olabildiğince giderim."
'Sağ ol.'
........................
Parayı ödeyerek taksiden indim. Koşmam daha iyi bence. Koş Papatya kooş. Bir elimde şapkam, diğerinde çantam penguen gibi koşuyordum. Doğal olarak biraz garip oluyordu. Gökçe gözlerini belertip neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
'Günaydın. Geç kaldım be Gökçe. Daha ne olsun?? He bu arada görüşürüz Gökçe.'
O daha günaydın dememişti ki merdivenlere koştum. Bir de asansör bekleyemezdim değil mi? Sonunda bizim kata ulaştığımda nefes almam gerektiğini fark ettim. Ellerimi dizime koyup biraz soluklandım. O sırada asansörün sesi duyuldu. Kafamı kaldırdığımda 'Dünya bana kıçıyla gülüyor.' diye düşünmedim değil.
'Merhaba Behnan Bey..' dedim zoraki gülümsememle. Neden mi zoraki? Beni gördüğünde ağzımı açmış, köpekcikler gibi nefes alıyordum. Bi' dilim dışarıda değildi. Anlatabildim mi rezilliğimi?
"Merhaba Papatya." Gülmemek için zor durduğu belliydi. Dudağı yana kıvrılmıştı ve yanaklarını ısırıyordu.
Ben de 'Rezil olduysan kaç' kuralıma bağlı kalarak hiçbir şey demeden odama koştum. Biraz bekledim de. Ee ben nasıl dosyaları alacağım? Behnan Bey'in kapısının önünde geçen 5 dakika oyalanmadan sonra kapıyı tıklatıp içeriye girdim. Gözlerim yerleri inceliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kusur Sorunsalı
HumorGözlerindeki maviler gittikçe içine çekiyor. Korktuğunda sığanılabilecek liman gibiler. Hiç hissetmediğin kadar güven veriyorlar.Sanki sana hiç zarar gelemez onun yanındayken. Ellerini daldırmak istediğin pamuk gibi yumuşak görünen o saçlara ne deme...