Salı Günü:
PAPATYA'NIN AĞZINDAN:
'Ben yaparım. Bayılıyorum eğlenceye ya.'
"Papatya, hadi kızım."
'Gittim bile annem.'
Merdivenlerden koşarak yukarıya çıktım. Odanın önüne geldiğimde hemen kapıyı açtım. Yatakta öküz gibi uyuduğunu görünce yatağın üstüne çıktım.
'Kalk artık.. Öğlen oldu Ezra'cık. Ez- Raa. Hu hu. Uyan.' dedim yatakta zıplarken. Homurdanmalarından anladığım kadarıyla "Rahat bırak beni." diyordu.
'Ben seni rahat mı bırakacağım? Çok beklersin.'
'Ne yapsam?' diye düşünürken aklımda yanan ampulle mutfağa gittim. Buzdolabını açıp bir göz gezdirmenin ardından onu görebilmiştim. Elime alıp buzdolabını kapattım.
"Ne yapacaksın onunla abla?"
'Eğlence var, eğlence. Beni takip et dostum.'
Asilay kıkırdarken odaya ilerledik. Asilay'a dönüp hemşirelerin yaptığı işareti yapıp sessiz olması gerektiğini belirttim. Yüzüstü yatan Ezra'nın yanına geldik. Birkaç homurtudan sonra Ezra'yı ittirmiştik. Artık sırtüstü yatıyordu. Üstünde tişört olmadığı için işimiz daha kolaydı. Hazır krem şanti şişesini sallayıp sıkmaya başladım. Biz gülmemek için zor duruyorduk. İşim bitince hemen telefonumu çıkartıp fotoğraf çektim. Uyuyan Ezra'ya yaklaşıp selfie de yaptık. Annem de merak etmiş olmalı ki kapının önüne gelmiş. Yaptığımızı görünce dayanamayıp kahkaha atmaya başladı.
"Sabah uyumak içindir diyen sen değil misin Papatya? Rahat bırak beni."
"Anneciğim.. Bence kalkman lazım. Bikini pek olmamış sana."
"Nesi yakışmamış anne? Bir dakika. Bikini mi?"
Yatağından fırlayan Ezra ile hepimiz kahkaha atmaya başladık. Öyle ki ben ve Asilay yerlere yatmıştık. Dolabın kapağındaki aynadan kendine baktı Ezra. Üstüne bakıp elleriyle gözlerini ovuşturdu. Gerçekliğine inanmak istemiyordu belli ki.
"Bu ne?! Bence de yakışmamış hiç. Ne diyorum ben ya? Kim yaptı bunu?"
Elleriyle krem şantiyi temizlemeye çalıştı. Sorusuyla birlikte gerildim. Asilay ile göz göze geldik. Bu da demek oluyor ki 'Koş.'
"Gaççın."
'Seninle gurur duyuyorum Asilay, bana benziyorsun giderek. Ve evet, gaççıın.'
"Bittin sen Papatya. "
'Öyle deme Ezra'm.' dedim ve krem şantiyi ağzıma sıktım.
'Bence mükemmel, al sen de ye.'
Onu oyalarken Asilay odadan fırlamıştı. Ben de hemen peşinden gittim tabii ki. Oyuna geldiğini anlayan Ezra, elindeki krem şanti şişesini bırakıp peşimizden koşmaya başladı.
'Oley. Ne krem şantili bir gün!'
"Bak hala diyor ya. Yakalayınca ne diyeceksin bakalım?"
'Aneeeey. SOS anne.. Ahaa, kahramanım.'
Ezra annemi görünce gözlerini belertti ve hazır ol komutunu almış gibi ellerini yanına koydu.
'Sen çok yaşa annem. Ne kadar da otoriter bir güç! Elinde 999999 km/sa kuvvetinde, hedeften asla şaşmayan ve küçükken kabuslarımızın başrolü olan terlik olduğu için değil kesinlikle (!)'
Diğer elini belinden çekip saçlarını savurdu. Bu anneme göre 'Üstünlük ben de.' demekti.
"Geçin bakayım siz de sıraya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kusur Sorunsalı
HumorGözlerindeki maviler gittikçe içine çekiyor. Korktuğunda sığanılabilecek liman gibiler. Hiç hissetmediğin kadar güven veriyorlar.Sanki sana hiç zarar gelemez onun yanındayken. Ellerini daldırmak istediğin pamuk gibi yumuşak görünen o saçlara ne deme...